Borusan
Holding bünyesindeki 6 şirketin Ar-Ge faaliyetleri bir genel müdürlük altında
toplandı. Borusan Ar-Ge Genel Müdürü Murat Yıldırım, bu yıl bitmeden 4’üncü
Ar-Ge merkezlerini kuracaklarını ve 2 yıl içinde tamamlanacak bir Sanayi 4.0
dönüşümüne start verdiklerini anlattı.
Ne CEO’larla,
direktörlerle, genel müdürlerle konuştuk; bu hafta ilk kez bir Ar-Ge genel
müdürü ile röportaj yapıyoruz. “Bu Borusan’ın özelliği, bu işe verdiği önemden
kaynaklanıyor” diyor Borusan Ar-Ge Genel Müdürü Murat Yıldırım. Borusan’da
otomotivden çeliğe ve lojistiğe 6 şirket Ar-Ge kapsamında. Her bir şirketin
farklı sektörel pozisyonları var. Murat Yıldırım’ın temel görevi ise bu
şirketlerin tümünü tek bir inovasyon ve Ar-Ge mentalitesiyle yoğurmak...
Grubun bir
sanayi şirketinde Sanayi 4.0 dönüşümünü başlattıklarını anlatıyor Yıldırım. 1
yıl önce bir yetkinlik ve yetki analizi yaparak başlamışlar işe. Her bir iş
süreci adımında “Biz neredeyiz, hangi teknikleri kullanıyoruz, benzerlerimize
göre neredeyiz, en iyiye göre neredeyiz, neleri kullanırsak daha yukarı
çıkabiliriz” sorularını sorup tek tek analiz etmek, bunları projelendirmek...
Yıldırım bu ön analizin ardından tüm süreçleri, yüzde 80’ini kendi bünyelerinde
geliştirdikleri yazılımlarla dijitalleştirdiklerini anlatıyor. En doğru kararı
en hızlı şekilde almayı, bu sayede verimliliği artırmayı sağlayan bir yolculuk
bu. Ve zorunlu bir yolculuk. Murat Yıldırım da altını çiziyor ki Türkiye ya
tasarım yapıp teknoloji geliştirerek merdivenin tepesindeki ülkelerin arasına
katılacak, ya da en aşağı düşecek. Ortada kalmanın artık pek imkanı yok...
Borusan
önümüzdeki süreçte Sanayi 4.0 ile ara ürün sattığı müşterilerin çözüm ortağı
olmayı hedefliyor. Örneğin otomotive koltuk yapan müşterisine ürün satarken, o
müşterinin daha hafif bir koltuk üretebilmesi için gerekli tasarımı ona
matematik modelleme ile sunacak. O müşteri de kazanacak, Borusan da vazgeçilmez
bir tedarikçi hale gelecek... Katma değer zincirinde bir halka daha bünyeye
katılmış olacak. Murat Yıldırım ile dijitalleşmenin yöntemini ve sunduğu
fırsatları konuştuk
Bu dönüşümle
yüzde 15 verimlilik artışı gelecek
Ar-Ge
kültüründen bahsediliyor. Siz olayı farklı boyuta taşımışsınız; genel müdürlük
boyutuna... Nedir bu kültür, ancak böyle mi kurum genelinde yayılır?
Ar-Ge kültüründe
“Bu işi on yıllardır böyle yapıyorsunuz ama farklı şekilde yapabilirsiniz, o
daha iyi sonuçlar verebilir” dersiniz. Burada bir üst yönetim iradesine ihtiyaç
vardır. Kültürel bir değişimi zorlar Ar-Ge. Bu nedenle farklı bir yapıya
ihtiyaç duyar. Her çalışan, teknisyen dahil kendine şu soruyu sormalı: “Bugün
yaptığım bu işi daha iyi nasıl yapabilirim? Rakiplerim nasıl yapıyorlar?
Aradaki boşluğu nasıl kapatabilirim?” Bunu düşünen bir mekanizma yaratmaktır
Ar- Ge kültürü... Bu yapıyı hayata geçirip, bu düşünceleri bir yol haritasına
dönüştürmek için bir metot uygulamalısınız.
►Bunu şirketin
genel müdürü yapamaz mı?
Şirketin
genel müdürünün daha öncelikli görevleri var: Kar etmek, çalışan memnuniyeti...
Önceliklerde geriye düşüyor orada Ar-Ge. O zaman şirket içinde bir departman
içinde kalıp orada yeterince etkin olmaması mümkün.
► Şimdi kaç
kişilik bir ekipsiniz?
60 kişiyiz
ama bir ay içinde 90 kişiye çıkacağız. 2017 sonuna doğru 160 kişilik bir ekip
olacak.
►Bu hızlı
artışın kaynağı ne?
Lojistik şirketimizde
bir Ar-Ge merkezi kurguladık. Artık sistem kendi içinde teknoloji üretecek,
bunu sahaya ya da prosese uygulayabilecek bir yapıya kavuştu. Birkaç gün içinde
Borusan Ar-Ge de bir Ar-Ge merkezi haline geliyor. Burası şirketin
ihtiyaçlarının da ötesinde Borusan’ı çok farklı noktalara taşımaya aday işleri
çalışıyor. Bir diğer Ar-Ge merkezi bir sanayi şirketimiz bünyesinde, diğeri de
yenilenebilir enerji şirketimizde olacak. Planlarımıza göre 2017 sonunda
böylece 4 Ar-Ge merkezine ulaşmış olacağız.
► Ar-Ge,
inovasyon... Çok sık kullandığımız kavramlar. Peki ne kadar hayata
geçirebiliyoruz?
10 yıl önce
nanoteknoloji modaydı. Ne kaldı geriye? Birkaç yatırımın ötesine geçilemedi.
Şimdi ise inovasyon, Endüstri 4.0’ı çok kullanıyoruz. Ne kadarı gerekli, ne
kadarı fazla buna bakmadan... Ben size çok iddialı bir şey söyleyeyim, Endüstri
4.0’ı biz bir sanayi şirketimizde gerçekten başlatıyoruz. Oradaki süeçlerin her
bir adımının sanal ikizlerini yarattık. Modelledik. Sanki gerçekten fırın
canlıymış ve ekranınzda çalışıyormuş gibi görüyorsunuz. Bunu tarihsel verilerle
doğruluyorsunuz ve artık fabrikadaki süreçlere dair her tür senaryo çalışmasını
yapar hale geliyorsunuz. Şunu önce çıkarsam, bunu önce koysam, bunu önce
çıkarsam... Bunların sonuçları ne olur? Neyi nasıl yaparsanız üretim
optimizasyonuna ulaşırsınız bunu görmek açısından büyük bir avantaj. Hangi
ürünün ne kadar fırında kalması gerektiğini bu çok hassas hesaplarla belirleyebilir
hale geliyorsunuz.
► 4.0’a
geçişte ne aşamadasınız?
Biz şimdi tüm
süreçlerin ikizlerini ekranda çalıştırır hale geldik. Bu yıl sonunda hedefimiz
birbiriyle konuşmalarını sağlamak. Yani bir yerden hammadde girdikten sonra
sistem o hammaddenin hangi aşamadan ne kadar geçmesi gerektiğini belirleyecek.
Yapılan hesaplara göre en optimum verimlilikle müşterinin istediği zamanda
istediği ürün çıkarılacak. 3’üncü sene sonunda da tedarik zinciri ile birlikte,
tüm depo hareketleri, vinç hareketleri bu konuşmaya katılacak. Sonunda Endüstri
4.0 dediğimiz, insan tecrübesinin ötesinde matematik hesapların her alanda
birbirini optimize ettiği bir yapı oluşacak.
► Bu yapı
tamamlandığında, yani Sanayi 4.0 ile nasıl bir verimlilik artışı
öngörüyorsunuz?
Hem üretim
zamanında, hem girdiler anlamında minimum yüzde 15’lik bir verimlilik olacak.
Bu çok yüksek bir oran çünkü Borusan’ın üretim tesisleri zaten insanoğlunun
getirdiği en üst verimlilik noktasında.
Kendi
yazılımı ile dönüşümü gerçekleştiren ilk biz olacağız
► Tek bir
şirketle kalmayacaksınız herhalde bu dönüşümde?
Aşama aşama
holdingdeki tüm şirketlerde uygulanacak. Çok büyük, yabancı ortaklı şirketlerde
bu kısmen uygulanıyor olabilir ama bir dönüşüme sıfırdan başlayıp, bu dönüşümü
kendi imkanları, kendi yazılımı ile, kendi modelleri ile yapabilen Türkiye’deki
ilk örnek olacağız diye düşünüyorum.
►Yazılım da
programlar da sizin bünyenizde mi oluşturuluyor?
Evet, hem
yazılımları hem de programları kendimiz yaratarak ilerliyoruz. Benim yönettiğim
birimin görevi bu. Know How’ı burada tutan bir yapı olacağız. Burada sadece bir
süre sabır göstermek önemli, belki 2 yıl sabredilecek ama sonra katma değerin
şirket içinde kaldığı, ayakları yere basan bir dönüşüm tamamlanmış olacak.
►Çok ayakları
yere basan bir proje değil mi bu; heyecan verici, geleceğe dair yenilikler
olarak ne var içinde?
Şöyle bir
yazılım yazabiliriz mesela; bir cep telefonu programı. Bu programla genel müdür
üretim hattına girip cep telefonunu sanayi tesisimizdeki fırına tuttuğunda,
fırının içinde hangi ürünler olduğunu, o ürünün kime ne zaman satılacağını
canlı bir biçimde görebilir, kimseye bir şey sormadan fabrikadan çıkabilir...
Ama bu gerekli mi?
►Değil, ama
çok havalı...
Evet, orası
kesin. Ama biz böyle havalı şeyler yerine karar mekanizmalarında çok hızlı
karar vermenizi sağlayabilecek, anlık izlemeye imkan sağlayan programlar çok
önemli olacak diye düşünüyoruz. Örneğin ocak ayına dair muhasebe verileri Şubat’ın
10’unda belli olur. Şubat ayının 10’unda bakarsınız ocakta para kaybettiniz mi,
kâr ettiniz mi.? Artık gelen bir siparişin önceliğine dair hızlı karar vermeniz
gerek: X firmasına şunu mu üreteyim yoksa y firmasına bunu mu? Buna karar
verebilmeniz için hangisinden hangi malzeme ile ne kadar kar edebileceğinizi
anlık görüntüleyebileceğiniz sistemlere ihtiyacınız var. Bizim projemiz işte
bunu kapsıyor. Hattın başında duran mühendis için anında izleyip karar
verebilen bir sistemin yanında, genel müdürün masasındaki ekrana “Bugün ne
kadar kazandım, kimin malını gönderdim, ne kar ettim” sorularını cevaplayan bir
veri akışını sağlıyor olacağız 3’üncü yılın sonunda.
►Bu da bir
genel müdür için çok havalı olmalı...
Evet, tüm
operasyonlarının o anda ne aşamada olduğunu masanızdan görebileceksiniz. Buraya
ulaşmazsanız önümüzdeki 5-10 sene içinde rekabetçi olma şansınız pek yok artık.
"4.0’A
DÖNÜŞÜMLE İSTİHDAM NE KADAR AZALACAK?
Dijitalleşme
ile istihdam kaybı endişesi var. Endüstri 4.0’a geçiş sonrası bu işletmenizde
istihdam nasıl değişecek?
Biliyorsunuz
20 yıl önce de robotlar ortaya çıkacak, bütün işimizi onlar yapacak denirdi.
Bugün robotlar evet var ama onlar sayesinde iş güvenliği yükseldi; insanların
çalışamayacağı yerlerde bu işleri görür hale geldiler. Üretim adedinin artması
ile fiyatların düşmesine yol açtılar. Bu robotların üretilmesi, bakımı,
kullanılması için de yeni insan gerekiyor. Burada dönüşüm kentleşme gibi; bilek
gücüyle çalışmadan akıl gücüyle çalışmaya geçiş... Bugün geldiğimiz noktada
yapay zeka gündeme geldiğinde, insanın yerine onlar karar verecek diye yine
şüpheler başladı. Benim görüşüm, bunun yaygınlaşması ile ilgili ne istihdam ne
de kontrole dair bir sorun yaşanmayacak. Bu dijital yapı, verilen talimatların
dışına çıkamıyor çünkü bir duyguya sahip değil. İstihdamda bizim yaptığımız
dönüşümde örneğin; hiçbir istihdam kaybı olmayacak. Aksine ilave nitelikli
mühendis, doktoralı insanlar işe alınacak. Daha nitelikli işgücüne kayış,
kaynak kullanımında daha az fireye doğru bir yolculuk bu.
Sabırlı olmak
şart
İTÜ mezunu
olan Murat Yıldırım, doktorasının ardından post doktora yapıp doçent olmuş,
ertesi gün istifa ederek sanayiye geçmiş. Koç Grubu’nda ilk dizel motor,
elektrikli araç, yakıt pili, sonra Tüpraş derken şimdi Borusan bünyesinde
Ar-Ge’nin başına getirilmiş. Süreçte sabırlı olmanın öneminin altını çiziyor.
Globallerin
büyük ekiplerle yaptığını biz çok az kişi ile tıkır tıkır yürütüyoruz
İleride
Borusan’ın dışında başka şirketlerin Endüstri 4.0’a geçişinde de etkin olabilir
misiniz?
Biz 1
yaşındayız henüz. 1 yılda buralara geldik. Şu anda pek çok şirketten talep
alıyoruz, “Gelin bize mühendislik satın, şu süreçlerimizin dönüşümünü siz
yapın” diye teklifler geliyor. Bunu tartışıyoruz. Dünyada dev global
şirketlerin büyük ekiplerle yaptığı bir dönüşümü biz burada çok az kişi
tamamlıyoruz. Şu anda yaptık bitirdik, sahada denemelerini yapıyoruz. Sahadan
aldığımız veriler, bu dönüşümün tıkır tıkır çalıştığını gösteriyor.
"Her
şirketin bir sırrı vardır. Nedir onu farklı, başarılı kılan?
Bu stratejik
bilgiyi şirket içinde tutacağı bir dönüşümü gerçekleştirebilmesi önemli. Biz
yüzde 80 teknolojimizi kendimiz geliştiriyoruz. Bir diğeri yüzde 50’yi
geliştirir ama o sırrı koruyabilmesi çok önemli.”
EN BÜYÜK
EKSİKLİK SANAYİYİ TANIYAN İYİ YETİŞMİŞ MÜHENDİS
Türkiye,
verilen teşviklerle Ar-Ge yapmak isteyenler için bir cennet. Ancak Murat
Yıldırım’a göre Endüstri 4.0’a geçişte en önemli handikap, yeterli sayıda
eğitimli eleman olmaması. Üniversite-sanayi işbirliği çok önemli. Yıldırım bu
yolda pek çok üniversite ile birlikte çalıştıklarını anlatıyor. Bir Ar-Ge
networkü yaratma yolunda önemli bir aşama kaydetmiş Borusan, Ar-Ge’de yatay
büyüme hedefliyor.
“Üniversitede
mühendislik alanında çalışılan tüm tezlerin sanayide bir karşılığı olması şart
koşulmalı” diyen Yıldırım, üniversitede çok iyi olmanın, Ar-Ge de çok iyi
olmanın yeterli olmadığını, bunları sanayiyle doğru biçimde yoğurmak
gerektiğini anlatıyor. Ortak hedef bu zinciri doğru yürütmek: Sanayi,
üniversite ve Ar- Ge’nin birbiriyle konuşması gerektiğini vurguluyor.
Uluslararası teknoloji platformlarında yer almanın da altını çizen Borusan ArGe
Genel Müdürü, bu platformlara dahil olarak sektörün yönünü görme ve buna
hazırlanma şansı elde edileceğini belirtiyor.
Kaynak:
dunya.com