Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / LOJİSTİK SEKTÖRÜNDEKİ 5 TEMEL EĞİLİM

LOJİSTİK SEKTÖRÜNDEKİ 5 TEMEL EĞİLİM

LOJİSTİK SEKTÖRÜNDEKİ 5 TEMEL EĞİLİM27.02.2017Bu yazımda, DHL tarafından 2016 yılında hazırlanan ve önümüzdeki 10 yılın lojistik eğilimlerini derinlemesine ele alan rapordan (Logistics Trend Radar) seçtiğim 5 temel eğilimi sizinle paylaşmak istiyorum. DHL bu raporda, eğilimleri iki ana başlıkta ele almış; sosyal ve İşletme yönlü eğilimler ve teknoloji eğilimleri. Eğilimlerin etkisini de yorumlamayı unutmamış; yüksek, orta ve düşük etkili eğimler. Diğer taraftan, bir zaman dilimi de koymuş; 5 yıldan önce gündeme gelecek eğilimler ve 5 yıldan sonra gündeme gelecek eğilimler.  Ben sizler için, yüksek etkili ve önümüzdeki 5 yıldan önce gündemimizde olacak 5 temel eğilimi seçtim.

Sezgisel Lojistik:  Bu kavram büyük veri tabanlı algoritmaların talebi önceden tahminlemesi üzerine dayanıyor. Lojistik hizmet sağlayıcıların süreçlerinde etkinliği ve hizmet kalitesini arttıracak olan bu yapı perakende lojistiğinin değişmez bir parçası olacak.  Özellikle, tüketici davranışlarının anlık analizi ve büyük veri ile yorumlanmaya başlaması, otomatik sevkiyat ve stok yenilemelerinin çok daha güvenilir bir boyutta yapılmasına olanak verecek. An itibariyle, başarılı uygulamalarını gördüğümüz bu sistemlerin, yapay zekâ uygulamaları ile çok daha ileri boyutlara gideceği de öngörülmekte.

Çok Kanallı Lojistik:  Yeni nesil perakendeciliğin artık her satış kanalını kullanmaya başladığını somut bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. E-ticaret kanalından satışların artması ile birlikte, tüketiciye ulaşabilecek kanalların çeşitliliği de her geçen gün artıyor. Çok kanallı lojistik kavramı da, işte tüm bu kanalların stok ve sevkiyat süreçlerini eş zamanlı planlama ve gerçekleştirme süreçlerine dayanmakta.  IKEA örneğinde olduğu gibi, satış noktalarının aynı zamanda depo olarak da kurgulanması bu yapının en somut örneklerinden biri sayılabilir.

Talebe Dayalı Sevkiyat: Teslimatın artık büyük oyuncuların tanımladığı kurallar (teslimat zamanı ve yeri) ile belirlenmediğini gözlemlemekteyiz. Tüketicilerin siparişini verdiği ürünü çok kısa süre içerisinde ulaşmak istemesi daha esnek kurye çözümlerini de gündeme getirmeye başladı. Türkiye’de de uygulamalarını gördüğümüz bukurye.com gibi platformlar, gönderici ile bireysel kuryeleri bir araya getirerek bu sistemlerin etkin bir şekilde uygulanmasına önemli katkılarda bulunmakta. Bu tür platformların, çok daha büyük bir hızla büyümeye başladığını gözlemleyeceğiz.

Bulut Lojistiği: Lojistik işletmelerinin, bulut teknolojisi üzerinden müşterilerine verdikleri e-lojistik hizmetlerin genel adı olan bu kavramın önemi artmaya devam ediyor. Faturalama, kargo-konteyner takip, rotalama gibi hizmetlerin yer alabileceği bu kurguya özellikle Maersk, Safmarine gibi büyük lojistik işletmelerinin son dönemlerde ciddi yatırımlar yapmaya başladığını gözlemliyoruz.

Robotik ve Otomasyon: Robot ve otomasyon teknolojileri lojistikte sıfır hatalı ve verimliliği çok yüksek lojistik operasyonlara olanak verecek. Özellikle, el işçiliğinin kullanımını, çok düşük maliyet ile gerçekleştirecek bu otomasyon yapılarını, lojistik fonksiyonlarının her aşamasında görmeye başlayacağız. Örneğin, Rethink Robotics tarafından geliştirilen Sawyer adlı 19 kg ağırlığındaki tek kollu robot söz konusu faaliyetlerin birçoğunda kolaylıkla ve esnek bir yapıda kullanılabilmekte. DHL’in de bu robotun denemelerini yaptığı söylenmekte.

*Prof. Dr. Okan TUNA / Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı

Kaynak: yesillojistikciler.com