Darbe
girişimi, terör, şehitlerimiz, komşularımızdaki savaş, doların ateşi, Rusya
Büyükelçisinin katledilişi derken 2016, herkesin bitsin artık dediği bir yıl
oldu. 2017 ise tam anlamıyla belirsizliğin tavan yaptığı bir yıl gibi
görünüyor. Transmedya Dergisi olarak; lojistiğin ve ticari araçlar sektörünün
kanaat önderleriyle 2017 yılının kilometre taşlarını belirleyerek sektöre ışık
tutmayı amaçladık. Bakalım planlar, öngörüler neler.
Başımıza
daha ne gelebilir?
Daha
ne olabilir dediğimiz pek çok şey 2016 yılında yaşandığı için tüm kesimlerde
2017 yılı için ‘bundan daha kötü olmaz’ anlayışı hakim. Bununla beraber
ihtiyatlı bir strateji de firmalar tarafından ortaya konuluyor. Burada asıl
belirgin nokta taşımacıların 2017 yılındaki beklentileri geçmiş yıla göre daha
pozitif bir öngörü barındırıyor olması. Çünkü olabilecek her türlü kötü şey
2016’da başımıza geldi diye düşünülüyor.
Döviz
nasıl etkileyecek?
Döviz
kurundaki hızlı artış 2106 yılının başından beri durgun giden ithalat
taşımalarını daha da geriletiyor. Bu durumun ihracat taşımalarına etkisi de
olumsuz oluyor. Şöyle ki dönüş yükü bulamamaktan dolayı ihracat navlunları
artıyor ve ihracatçıda araç bulmakta sorun yaşıyor.
Dövizin
artması sektörde orta ve uzun vadede ihracatın artmasını sağlayabilir.
Özellikle işçilik maliyetlerinden kaynaklanan avantajla beraber cari açık
dengesinin de kapanmasına yarayabilir. Ancak kurun sert hareketleri piyasayı
tedirgin ediyor ve ‘kriz mi var’ sorusunu akıllara getiriyor. Firmalar ani kur
artışlarında ciddi zararlarla karşı karşıyalar.
Ekol
Lojistik Yönetim Kurulu Bakanı Ahmet Musul, kurlardaki artışın ithalata bağımlı
hale gelen ülkemizin tekrar yerli üretim ve ihracatın önemini anlaması
açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. “Ancak bunun çok kısa süre
içerisinde ani yükselişler biçiminde olması maalesef piyasadaki güven ve
istikrarı yok edip, spekülatif davranışları ivemelendiriyor.” diyen Musul, orta
ve uzun vadede ülkemizin yararına olacağından kuşku duymadığını açıklıyor.
Tek
engel döviz kuru değil, stratejik yaklaşımlar
Kurların
sektörde kısa vadede maalesef ciddi bir kur farkı zararına yol açtığını ifade
eden Musul, şöyle devam ediyor: “Zira şu an ülkemiz ticaretinin önündeki tek
engel maalesef döviz kuru değil; çeşitli stratejik yaklaşımlar. Yoksa bu gibi
gelişmelere karşı aşılı bir ülke olarak bu sıkıntıları da bir an evvel aşıp,
kendimizi yeni normale uydurabilecek fedakar, esnek ve yetkin bir özel
sektörümüz var.”
Ocakta
navlunlar dengelenir
Mars
Logistic Genel Müdürü Ali Tulgar ise dövizin sektörü nasıl etkilediğini şöyle
yorumluyor: “Dolar sadece Türkiye’de değil dünyada da diğer para birimleri
karşısında değer kazanıyor. Bunun ilk nedeni Donald Trump’ın başkan seçilmesi,
ikinci nedeni ise Trump’la birlikte ABD’nin agresif bir büyüme politikası
izleyeceği beklentisi. Tabii bu durum şu anda tüm sektörlerde bir belirsizliğe
de yol açıyor. Hatırlayacağınız gibi, Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım,
TÜSİAD toplantısındaki konuşmasında dolardaki dalgalanmaya değindi ve 20 Ocak’ı
işaret etti. Zira, bu tarih Donald Trump’ın da göreve başlama tarihi. Bu süre
zarfına kadar dolardaki dalgalanmanın sürmesi bekleniyor. O tarihten itibaren
daha öngörülebilir bir kur dengesi bekleyebiliriz. Bu dengeden sonra ithalat
ihracat dengeleri de 2017 için daha netleşmiş olacaktır. Sektör de navlunları
dengeleyebilecektir.”
Yatırımların
ertelenmesine neden oluyor
Dövizin
yükselişinin ticari araçlar sektörüne yansıması iki açıdan değerlendirilebilir.
Iveco Pazarlama Müdürü Tansu Giz, şöyle dile getiriyor: “Dövizdeki ani
yükselişler ekonomik anlamda beklentileri de olumsuz yönde etkilediği için
fiyatlara yansımasa bile satışlar olumsuz yönde etkileniyor zira ani kur
artışları ülkemizde her zaman bir kriz sinyali olarak algılanıyor. Tabii kur
artışlarının kalıcı olması durumunda hem araç maliyetleri, hem de nakliye
maliyetleri olumsuz yönde etkilenecek bu da karlılıkların azalmasına, eksiye
dönmesine ve yatırımların ertelenmesine neden olabilecektir.”
2017’de
büyüme olacak
Diğer
bir bakış açısı da otomotiv sektöründe gelişmiş pazarlara yönelik Türkiye’nin
ihracatta rekabet şansının artması yönünde. Burada en önemli faktör işçiliğin
yoğun olduğu otobüs, treyler, kamyon ve yedek parça ihracatında dövizin kısa ve
orta vadede ihracatın artmasına faydası olabiliyor. Bununla beraber tekstil
gibi diğer önemli ihraç kalemlerini de ekleyebiliriz. Tabi bu etkenin ekonomiye
tam olarak yansıması için siyasi gelişmelerin de pozitif yönde olması
gerekiyor. İntermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, 2017 yılının sektörde büyüme
görecekleri bir yıl olacağını savunuyor. Perahya’nın düşünceleri şöyle:
“Treyler üreticileri özelinde konsolidasyonun devam edeceğini düşünüyorum.
Büyük oyuncuların hem iç pazarda paylarını arttıracakları hem de TL’nin devalüe
olması nedeniyle yeni ihracat fırsatları bulacağını göreceğiz. Ayrıca belli
araç gruplarına (damper, tanker, lowbed gibi) odaklanan ve bu gruplarda ihtisas
sahibi olan üreticilerin başarılarını devam ettireceklerini öngörüyoruz.”
Gümrük kanunu, destekler, 3. Havalimanı…
2017
yılında lojistik sektörünü doğrudan etkileyecek bir seri mevzuat değişikliği
bekleniyor. UTİKAD Başkanı Emre Eldener, beklenen değişikliklerin başında
sektörümüzü yakından ilgilendiren yeni gümrük kanunu tasarısına son halinin
verilmesi geldiğinden bahsederek, “Bunun yanı sıra lojistik sektörüne yönelik
ilk kez verilecek destekler, yeni havalimanına geçiş ile ilgili ön
hazırlıkların hem altyapı hem de mevzuat açısından şekillenmesi, çıkarılacak
ihracat navlun desteği programının ihracatçılara ve dolayısıyla lojistikçilere
etkileri gibi konular sektör için ön planda olacak. Bunlara ek olarak demiryolu
ve özellikle intermodal taşımalarda bir hareketlenmenin söz konusu olacağını
öngörebiliriz. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde Kars-Tiflis-Bakü demiryolu
hattının çalışmaya başlamasıyla özellikle Orta Asya ülkelerine demiryoluyla
yapılan taşımalarda da artış bekliyoruz. 2017 yılında Suriye’de meydana
gelebilecek barışa yönelik birtakım gelişmeler de Türk lojistik sektörüne
doğrudan olumlu etki yapacaktır.” şeklinde belirtiyor.
ATP
yıla damga vurabilir
2017
yılında lojistik ve ticari araçlar sektörünün en büyük beklentilerinden bir
tanesi ATP. Bozulabilir Gıdaların Karayolu ile Taşınması’nda önemli bir
dönemece geçildi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile TSE
arasında 2016’da ATP protokolü imzalandı. TSE’nin 2017 yılında test ve
sertifika işlemlerine başlaması bekleniyor. Ayı zamanda ATP Yönetmeliği de
bakanlık tarafından yayınlanıp yürürlüğe girecek. ATP’nin soğuk zincirde yeni
yatırımları gündeme getirmesiyle yıla damgasını vurabilir.
Tehlikeli
madde faaliyetinde bulunan firmalar 2017’de denetlenecek
Diğer
yandan ADR’de 2010 yılında başlayan süreç hızlı bir şekilde ilerliyor. Bugüne
kadar 22 bin 188 araca Taşıt Durum Tespit Raporu düzenlendi ve bu araçların
sadece 8 bin adede ADR Uygunluk Belgesi’ne sahip. Bakanlık 2019 yılının sonuna
kadar Türkiye’deki bütün araçların güvenli olmasını sağlayacak faaliyetleri
yürütüyor. Bakanlık ayrıca 2017 yılında tehlikeli Madde faaliyetinde bulunan
firmalar için kapsamlı bir denetim yönetmeliği yayınlayacak. Bu yönetmelikle
birlikte saha denetimlerine doğrudan başlanması bekleniyor.
Euro
6 C geliyor
Euro
6 motor, yeni güvenlik ve akıllı sürüş sistemleri ticari araçlarda maliyetleri
önemli ölçüde arttırmış durumda. Avrupa’da 2016 yılında zorunlu hale gelen Euro
6 C, Türkiye’de 2017 Nisan ayında zorunlu olmaya başlayacak. Euro 6 C Euro 6
A’ya göre daha az yakıt tüketimi ve daha çevreci bir araç. Bazı araç
üreticileri Euro 6 C’ye geçişle birlikte 2 bin Euro fiyat artışı yapmayı
planlarken, artış yapmayan araç üreticileri de var.
Endüstri
4.0 yatırımları sürecek
Endüstri
4.0 2017 yılında kendisini daha çok hissettirecek. Lojistik sektöründeki büyük
markalar dijitalleşmeye Ar-Ge’ye yatırım yapmaya devam edecekler. Ekol, Borusan
gibi markalar Ar-Ge merkezini kurarken Borusan Lojistik 2017 yılında inovasyon
ve Ar-Ge’ye 72 milyon TL ayıracak. Borusan Lojistik Genel Müdürü İbrahim Dölen,
2020’ye kadar 27 farklı projeyi hayata geçireceklerini belirterek “8’tanesi
gelecek yıl hayata geçmiş olacak. Gelecek yıl 20 milyon dolar yatırımımızı
Ar-Ge ve inovasyona ayırmak için bütçeledik. Gelecekte şunu çok iyi göreceğiz
ki yatırımlar bu yönde olacak” şeklinde konuşuyor.
İran
ve Rusya ticaretin kaderini belirleyecek
Ambargo’nun
kalkmasının ardından İran hem Türkiye hem de dünya için önemli bir pazar haline
geldi. Otomotiv, kimya başta olmak üzere İran’da doğrudan yatırım kararı
alınmasıyla lojistik firmaları da söz konusu ülkelerde veya yakın bölgelerde
lojistik merkezlerini yönetmeye başladılar. Diğer yandan ilişkileri düzeltmeye
başladığımız Rusya da Türkiye için olmazsa olmaz bir pazar. Türkiye’nin Rusya
ile ilişkilerinin geliştirmek istemesi bu anlamda firmaların gelecek açısından
içini rahatlatıyor.
2017’de
tahsilat da zor olacak
Lojistikte
karlılık her geçen gün azalırken verilen hizmetin karşılığını almakta
güçleşiyor. UTİKAD Başkanı Emre Eldener, tahsilat sorununa dikkat çekerek,
“Müşterilere verilen lojistik hizmetlerin karşılıklarının tahsilatında sektör
için zorlu bir yıl olacağını öngörerek, tüm lojistikçilerin risklerini doğru
yönetmesini ve sürdürülebilir iş modellerini geliştirmelerini öneriyoruz”
diyor.
Lojistik
yine büyüyecek
Lojistik
sektörünün 2017 büyümesini sürdürmesi bekleniyor. Tahminler ülke büyümesinin
bir puan üzerinde olması yani yüzde 4 ila 4,5’luk bir büyüme. Aslında bu
lojistik pazarının potansiyelini bakılırsa düşük bir oran sayılabilir. Ancak
tekerleklerin dönmesini sağlamak her şeyden önemli. Bu anlamda Türkiye’nin alt
yapı yatırımları yine önemli. 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Çanakkale Köprüsü
gibi yatarımlar önemli altyapı projeleri.
Son
tahlilde firmaların en çok üzerinde durduğu konu siyasi gelişmeler. Savaş
dışında üstesinden gelinmeyecek bir ekonomik durum yok. Bölgede komşularla
durumun yeniden normalleşmesi halinde yeniden iki basamaklı büyümeleri
görebiliriz. Firmaların özellikle beklediği komşularla biran önce normalleşme
sürecine girilmesi.
Kaynak:
transmedya.com