Daha düşük bir taşıma bedeli havayolu şirketine ödense ve bir
fatura ile bu ödeme tevsik edilse bile, gümrük idaresi bu ödeme bedelini kabul
etmeyip daha yüksek olan IATA’da belirtilen emsal bedeli dikkate alıyor, bu da
sorunlara yol açıyor.
İthal edilen eşyanın taşınmasına ilişkin yapılan ödemelerin
gümrük tekniği açısından önemi, gümrük kıymetine ekleniyor olmasıdır. İthalat
vergisi matrahına eşyanın teslim şekline göre ayrı bir faturayla veya mal
bedeli içerisinde bu ödeme dâhil edilmektedir. Ancak hava yolu taşımacılığının
tercih edildiği hallerde, kargo şirketlerinde IATA (Uluslararası Hava Taşıma
Birliği–International Air Transport Association) kurallarına göre benimsenen
taşıma tarifesi baz alınarak “emsal bir taşıma bedeli uygulaması” olduğunu
gözlemlemekteyiz. IATA kuralları çerçevesinde belirlenen ücret tarifesinden
daha düşük bir taşıma bedeli havayolu şirketine ödense ve bir fatura ile bu
ödeme tevsik edilse bile, gümrük idaresi bu ödeme bedelini kabul etmeyip daha
yüksek olan IATA’da belirtilen emsal bedeli dikkate almaktadır. Bu uygulama
birçok şirketin fazladan ve yersiz bir ithalat vergisi ödemesine neden
olmaktadır.
“Navlun farkı” uygulaması nedir?
Gümrük kıymeti ile teslim şekilleri arasında yakın bir bağ
bulunmaktadır. Şöyle ki, Uluslararası Ticaret Odası (ICC) tarafından 27 Eylül
2010'da yayınlanan ve 1 Ocak 2011 tarihinde uygulamaya giren yürürlükteki
INCOTERMS 2010 revizyonu; dış ticaret işlemlerinde eşyanın bir yerden başka bir
yere taşınmasında hangi tarafın ne yükümlülüğünün olduğu ve bu yükümlülükler
yerine getirilmediği takdirde risklerin nasıl bölüşüleceğine ilişkin ticari
kurallar ve teamüller dizisi olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, taşıma
bedelinin satıcı mı alıcı mı tarafından üstlenileceği teslim şekline göre
belirlenmektedir.
Taşıma bedeli dâhil teslim şekilleri CPT, CIP, CIF, CFR’dan
oluşmaktadır. Bu teslim şekline göre bir ithalat işlemi yapıldığında, satıcının
tanzim ettiği faturada mal bedeli ile birlikte taşıma bedeli de yer almaktadır.
Gümrük tekniği açısından bu faturanın fiilen ödenen veya
ödenecek fiyat olarak değerlendirilmesi ve ithalat vergisi matrahı için esas
alınması gerekmektedir. Ancak hava yolu taşımasına ilişkin konşimentoda bir
taşıma bedeli belirtilmiş ise gümrük idareleri, bu bedelin veya faturada taşıma
bedelinin ayrıca belirtilmiş ve IATA tarifesinden daha düşük olması durumunda
aradaki farkın ithalat vergisi matrahına “navlun farkı” adı altında ilave
edilmesini beklemektedir. Aksi takdirde eksik matrah farkı nedeni ile Gümrük
Kanunu’nun 234’üncü maddesi kapsamında işlem tesis edilmektedir.
Taşıma bedeli hariç teslim şekilleri ise FOB, FCA, FAS’dan
oluşmakta olup benzer yaklaşımın bu teslim şekillerinde de tatbik edildiği
gözlemlenmektedir. Bu teslim şekillerinde taşıma bedeli bir fatura ile taşıma
şirketine yapılmış olmasına karşın gümrük idareleri bu ödemeyi IATA tarafından
belirlenen tarife ile karşılaştırmaktadır. IATA fiyatlarından daha düşük bir
ödeme söz konusu ise aradaki fark ithalat beyannamesinde “navlun farkı” olarak
beyan edilmektedir. Bu iki durumda da ithalat vergisi matrahına fiilen
ödenmeyen bir tutar eklenerek fazla ve yersiz bir ithalat vergisi ödemesine
neden olunmaktadır. Birçok şirket cezai işlem ile karşı karşıya kalmamak için
gümrük beyannameleri tanzim edilirken IATA tarifesini esas almakta (daha düşük
bir taşıma ile bu işlem gerçekleşmiş olsa bile) ve bir fark var ise ithalat
vergisi matrahına bunu eklemektedir.
Gümrük tekniği ne söylemektedir?
Eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesine ilişkin usul ve
esaslar, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 23 ila 31’inci maddelerinde
düzenlenmiştir. Buna göre, ithal eşyanın gümrük kıymeti, eşyanın satış
bedelidir. Eşyanın satış bedeli ise Türkiye'ye ihraç amacıyla yapılan satışta
27 ve 28’inci maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen
veya ödenecek fiyat olarak tanımlanmıştır. Kanunun 27’nci maddesinde ise ithal
eşya için Türkiye’deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye giderleri,
ithal eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına dâhil edilecek unsurlar
arasında sayılmaktadır. Ayrıca anılan
kanunun 26’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının (g) bendinde; gümrük kıymetinin
belirlenmesinde keyfi veya fiktif kıymetlerin esas alınamayacağı açıkça
belirtilmiştir. Buna ilaveten, ilgili kanun maddesinin 3’üncü fıkrasında;
gümrük kıymetinin belirlenmesinde, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata bu
maddede öngörülenler dışında hiçbir ilave yapılamayacağı ifade edilmiştir.
Sadece, ithalat işlemleri sırasında taşıma belgesinin ibraz edilememesi
durumunda FOB bedelin %10’unun emsal olarak uygulanabileceği Gümrük Yönetmeliği’nde
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla satış bedelinin bir parçası olan ve fiilen
satıcıya mal bedeli içinde veya taşıyıcı şirkete ödenen taşıma bedellerinin
gümrük kıymetine eklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak bunun dışında
taşıma bedellerinin emsal alınacağı tek uygulama faturanın ibraz edilmemesi halidir.
Faturanın ibraz edildiği veya teslim şekline göre fiilen ödenen tutarın içinde
yer alan taşıma bedelinin olması durumunda IATA tarifesinin esas alınarak
ithalat vergisi matrahının belirleneceği gümrük mevzuatında açık ve net olarak
düzenlenmemiştir.
Sonuç ve değerlendirme gümrük tekniği açısından, fiilen
ödenen veya ödenecek tutarın esas alınarak ithalat vergisi matrahı
oluşturulmaktadır. Ancak hava taşıması yolu ile gerçekleştirilen gümrük
işlemlerinde fiilen ödenmeyen ve hiçbir zaman ödenmeyecek bir taşıma bedelinin
(IATA tarifesi esas alınarak) bir zorunluluk gibi vergi matrahına eklendiği
görülmektedir. Fazladan ithalat vergisi ödemesine neden olan bu uygulamanın
gümrük kıymeti tanımlamasında bir karşılığı bulunmamaktadır. Taşıma bedelinin
doğru beyan edilip edilmediğinin kontrolü için IATA tarifesi bir sorgulama
gerekçesi olabilir. Ancak bu sorgulama sonucunda taşıma bedeli gerçekten IATA
fiyatının altında gerçekleşmiş ve ithalatçı bunu bir fatura veya teslim şekli
ile ispat ediyor ise bu ödemenin gümrük kıymeti açısından dikkate alınması
gerekir.
Birçok şirket, ticari hayatın parçası olarak taşınan miktara
göre bu tarifenin altında bir bedel ile anlaşma yapabilir. Gümrük idarelerinin
bu yaklaşımı, şirketlerin bu ticari avantajını ve rekabet üstünlüğünü ortadan
kaldırır niteliktedir.
Kaynak: Lojiport