Lojistik faaliyetleri günümüz dünyasının uluslararası ticaretinde merkezi bir öneme sahiptir. Dinamik yapısı ve geniş iç pazarıyla, lojistik sektörü, Türkiye ekonomisi için de çok önemlidir. Bilindiği üzere, kıtalar arasında bölgesel bir merkez olan Türkiye, çok sayıda pazara, 1,5 milyarlık nüfusa ve 25 trilyon dolarlık GSYİH’ya erişime olanak sağlamaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin; Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika pazarlarını birbirine bağlayan eşsiz coğrafi konumu, Türk lojistik sektörü için özel bir avantaj sağlamaktadır.
Son yıllarda bu avantajı iyi değerlendirmeye başlayan sektör temsilcilerimiz, makroekonomik dengelerini iyileştirmiş, büyüme potansiyelini güçlendirerek önemli yapısal dönüşümler sağlamış, ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücü en yüksek sektörleri arasına dâhil olmuştur. Önümüzdeki süreçte sektörümüzün büyümesine katkı sağlayacak 3.havalimanı, 3. köprü, Marmaray ve Avrasya Tüneli gibi dev ulaştırma projelerinin hayata geçmesiyle de Avrupa ve Orta Doğu arasında önemli bir köprü vazifesi gören ülkemiz bir “küresel lojistik aktarma merkezi” olacaktır.
Dolayısıyla, ülkemizin dinamik ve güçlü ekonomik yapısı ile her geçen yıl büyüyen lojistik ve taşımacılık sektörümüz için gerçekçi bir vizyon etrafında geleceğimizin yol haritasını bugünden çizmemiz muhakkak ki bir ihtiyaçtır. Bu çerçevede, bilgi yoğun teknolojilere, ürün geliştirmede, pazarlamada ve dağıtımda yeniliklere odaklanmalıyız. Bu nedenle, taşımacılık ve lojistik sektörü olarak önümüzdeki esas mesele bilim, Ar-Ge, teknoloji ve yeniliğe ağırlık veren bir büyüme stratejisini hayata geçirmek olmalıdır.
Daha kat edecek çok mesafemiz varken, bunun için de, önümüzdeki bazı sorunların çözülmesine de ihtiyacımız var. Lojistik performans endeksinde üst sıralarda olan ülke uygulamalarına baktığımızda kara-demir-hava ve deniz hatlarının birlikte işlediğini görüyoruz. Uluslararası lojistikte etkinliğimizin ve verimliliğimizin devamını istiyorsak bizlerin de tüm taşıma modlarımızın entegre olduğu sistemleri hayata geçirmeliyiz. Bunun için özellikle demiryolu ağlarını genişletmeli ve limanlarla bağlantılı hale getirmeliyiz.
Öte yandan lojistik iş akışlarında işlemlerin tamamlanması sürecinde gümrükleme işlemleri adeta kilit nokta olarak yer almaktadır. Zira ithal ve ihraç edilmek istenen malların bir an önce gümrük işlemlerinin tamamlanarak ekonomiye katılması, firmaların rekabet gücünü etkileyen önemli bir faktörü oluşturuyor. Bu konuda ülkemizin gümrük işleyişi ve mevzuatları ‘zaman kaybı’ açısından sıkıntılar yaratabiliyor. Gümrüklerdeki iş akışının aksamadan yürütülmesi amacı ile gümrükleme işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması, yapılan işlemlerin standartlaştırılması, basitleştirilmesi ve daha şeffaf hale getirilmesi, üzerinde önemle durmamız gereken konular arasında yer alıyor.
Bu ve benzeri konular olmak üzere lojistik sektörünün önündeki ulusal ve uluslararası engellerin aşılması için atılması gereken adımların belirlenmesi ve harekete geçilmesi için Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği olarak çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
TURGUT ERKESKİN / DÜNYA GAZETESİ