LOJİSTİK ZİNCİRİ

LOJİSTİK ZİNCİRİ18.03.2015
Son haftalarda yazdığım köşe yazılarıma bir baktım da; malum döviz kurları, ekonomi vs. derken, lojistik veya tedarik zinciri gibi konulara pek de değinmemişim. O yüzden biraz gündeme ara verip, bu konulara dair bir kaç fikrimi paylaşmak istedim.

Gerek üretim sektörü, gerekse perakende alanında faaliyet gösteren kuruluşlar, sıkça tedarik zinciri terimini kullanır ve bu konuda bir takım çalışmalar yürütürler. Bu kavram, hammaddenin elde edilmesinden, üretilen ürünün son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar olan süreç içerisinde üretim ve tedarik proseslerinin her bir elemanının birleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Kurumlar için değer yaratan faaliyetler; başta tasarım olmak üzere, üretim, pazarlama, dağıtım gibi süreçler esas faaliyetler olarak nitelendirilmiş olup, aynı zamanda ürünün satışı, müşteriye teslimi ve satış sonrası faaliyetleri de aynı kapsamda değerlendirilir. Destek faaliyetler ise ürün ve hizmetin üretilmesi faaliyetlerini destekleyen, satın alınan girdileri, insan kaynaklarını, gerekli teknolojiyi sağlayan faaliyetlerdir. Bu tür faaliyetler kuruluşun tümüne yönelik genel faaliyetler olabileceği gibi belli esas faaliyetler ile ilgili de olabilir. Esas faaliyetler ve destek faaliyetler birbirleriyle ilişkili faaliyetlerdir. Elbette ülkemizi incelediğimizde, üretim sektörümüzde hammaddenin büyük ölçüde ithalata dayalı olduğunu görebilmekteyiz. Yanı sıra perakende sektöründe de durum pek farklı değil. İşte bu sebeple tedarik zincirinin asıl faaliyetleri arasında gümrüklemeye yönelik süreçlerin de yer alması gerektiğini söyleyebiliriz.

İşletmeler için hammadde ile başlayan, ve onun mamule dönüşmesi ile devam eden ticari ürünün, müşteriye ulaştırılması ve son kullanıcı tarafından tüketilmesi aşamalarını kapsayan, fiziksel ve bilgi akışının tamamı anlamına gelen Tedarik Zinciri Yönetimi, her ne kadar üretim ve satışı kapsamıyor gibi değerlendirilse de; ürünlerin üretimini ve müşteriye doğru zaman ve mümkün olan en uygun koşullarda teslimatını sağlayabilmeyi hedeflemektedir. Tedarik Zinciri’nin bir işletme için; satıcıların, üreticilerin, toptancıların veya tedarikçilerin etkin şekilde entegrasyonu için kullanılan yaklaşımlar ve yöntemler bütününü kapsadığını düşündüğümüzde, kurumlar için bu kavramın can damarı anlamına geldiğini görebilmek hiç de zor değil. Her firma bir tedarik zincirinin parçasıdır ve artık günümüzde rekabet işte bu zincirler arasındadır.

Zincirin halkaları arasında lojistik ve gümrükleme faaliyetleri ayrı ayrı değerlere sahiptir. Bazı firmaların tedarik zinciri yöneticileri, bu süreçlerin tamamını lojistik şirketlerine bırakarak onların yönetmelerini beklerler. Oysa ki, lojistik firması lojistikte, gümrükleme firması ise gümrüklemede uzmandır ve her firma kendi uzmanlığında en iyiyi yapmaya çalışır. Bu zincirin halkalarını doğru birleştirme görevi ise, bana göre firmalarındır ve devretmek mümkün değildir. Üstelik böyle bir davranış sergileyen firmalar, bu işleri tek bir firmada birleştirerek oto kontrol anlamında da ellerindeki gücü kaybederek zinciri yönetmeyi daha zor hale getirirler. Her biri ayrı uzmanlık, her biri ehlince yürütülmesi gereken bu işleri, sağlam bir zincire dönüştürmek ve verimliliği sağlamak tedarik zincirini yönetenlerin asli sorumluluğudur.

HAKAN ÇINAR/DÜNYA GAZETESİ