Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Üye Şirketlerden / HOROZ LOJİSTİK’İN ORTAK KÜLTÜRÜ VE DEMİRYOLUNA BAKIŞI

HOROZ LOJİSTİK’İN ORTAK KÜLTÜRÜ VE DEMİRYOLUNA BAKIŞI

HOROZ LOJİSTİK’İN ORTAK KÜLTÜRÜ VE DEMİRYOLUNA BAKIŞI20.02.2015
“Biz tedarikçilerimizi yaşatarak, onları yönlendirerek onlarla beraber gelişmeyi hedefleyen bir şirketiz. Bizim işimiz müşterimize lojistik çözüm sağlamak” diyen Horoz Lojistik Uluslararası Grup Başkanı Cem Kumuk,  şu an dünya ekonomisinde geçerli olan kuralın yapmak değil, yaptırmak ve yaptırırken de kontrol etmek olduğunu söylüyor. Bugün Horoz Lojistik’in filosunda 300’e yakın aracını olduğunu ancak sadece uluslararası güzergâhlarda kendileri için faaliyet gösteren taşeron firma sayısının 460 olduğunu belirten Cem Kumuk, yatırımlarını daha çok intermodal taşımacılığa yönelik yaptıklarını vurguluyor.

Türkiye lojistik sektöründe üst düzey görevlerde bulunan Horoz Lojistik Uluslararası Grup Başkanı Cem Kumuk ile bir araya geldik. Lojistik sektörünün en tecrübeli isimlerinden biri olan Cem Kumuk’a www.yesillojistikciler.com olarak Türk lojistik sektörünün bugünkü konumunu, lojistikte yaşanan değişimi, lojistiğin bugünkü tanımının ne olduğunu, Horoz Lojistik’in yaptığı çalışmaları, yatırımlarını, lojistiğe bakış açısını ve Yeşil Lojistik kavramının sektörü ne yönde şekillendirdiği ile ilgili sorular yönelttik. İşte özetle Cem Kumuk’un bu konular hakkında bize yaptığı açıklamalar…

HOROZ LOJİSTİK’İN ORTAK KÜLTÜRÜ VE DEMİRYOLUNA BAKIŞI

Demiryolunun serbestleşmesine yönelik yasa çıktı ve yasa yönetmeliklerle şekillendiriliyor. Horoz Lojistik olarak şu an vagon işletmeciliği yapıyoruz ama lokomotif alma gibi bir düşüncemiz yok. Horoz Lojistik’in ortak kültürü şu: “Biz tedarikçilerimizi yaşatarak, onları yönlendirerek onlarla beraber gelişmeyi hedefleyen bir şirketiz.” Dolayısıyla bir şeyin hem üreticisi hem satıcısı hem de müşterisi olamazsınız. Zaten böyle ticaret dünyası yok. Bizim işimiz müşterimize lojistik çözüm sağlamak. Bizim işimiz filo sahibi olmak ve filoma 10 tane daha araç kattım diye mutlu olmak değil. Bizim işimiz demiryollarında lokomotif işletmeciliği yapmak, demiryollarında hat işletmeciliği yapmak, demiryollarında istasyon aktarma merkezi sahibi olmak değil. Evet, bir aktarma merkezini ve bir istasyonu yönetebiliriz. Bu konuda da lojistik bilgimizi kullanarak yönetebiliriz ama bu lojistik merkezin, o aktarma istasyonunun sahibi olmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Bugün Elazığ’daki Organize Sanayi Bölgesi tren istasyonunu biz yönetiyoruz. Ama oranın sahibi değiliz. Sahibi olmamız da gerekmiyor. Bugün denizyolu taşımacılığında line acentesi olmayıp forwarder olarak en büyük iş hacmine sahip şirketiz. Bunu denizde özmal gemi filomuz olmadan başarabiliyorsak karayolunda da başarılmaması için bir sebep göremiyorum.

BUGÜN DÜNYA EKONOMİSİNDE YAPMAK DEĞİL, YAPTIRMAK GEÇERLİ

Şu an dünya ekonomisinde geçerli olan yapmak değil, yaptırmak. Yaptırırken de kontrol etmek. Bir orkestra şefinin bütün müzik aletlerini çalması gerekmez, hatta hiçbir müzik aletini çalması gerekmiyor. Orkestra şefinin görevi bütün müzik aletlerinden ortaya güzel bir müzik çıkarmak. Horoz Lojistik, bugün Türkiye’de 70 yılı aşan en eski şirketlerinden birisi. Türkiye lojistik sektöründe 70 yılını devirmiş kaç tane şirket var diye baktığımızda Horoz Lojistik’in sektördeki önemini de görmüş oluruz.

BİZE SADECE ULUSLARARASI GÜZERGÂHTA 460 TAŞERON FİRMA ÇALIŞIYOR

Artık taşımacılık modernleşti, nitelik yükseldi, sayı da arttı. Dolayısıyla biz de güncel gelişmeler çerçevesinde filo işletmeciliği rolümüze yeni bir karakter kazandırdık. Bugün Horoz Lojistik’in filosunda yine 300’e yakın araç var ama Horoz Lojistik’in sadece uluslararası güzergahlarda faaliyet gösteren taşeron firma sayısı 460. Bu 460 taşeron firmanın her birinin ortalama 12-15 arasında araç sahibi olduğunu varsayarsak 6 bin civarında araç bizim sağladığımız yükün taşımasını yapıyor diyebiliriz. Kaldı ki, bu tedarikçilerimiz içinde ciddi anlamda bütün ekmek kapısını bize bağlamış olanlar var. Dolayısıyla yollarda gördüğünüz üzerinde Horoz Lojistik yazan bütün araçların mülkiyetinin de bize ait olması gerekmiyor. Dünyada zaten böyle bir şey yok. Bugün cirosal ve hacim olarak Avrupa’nın en büyük şirketlerinin yollarda isimlerini taşıyan tüm araçlar o şirketlere mi aittir? Değildir.

MATEMATİĞİNİ YAPARSANIZ ARACINIZI KAPIKULE’DEN DIŞARI ÇIKARTMAZSINIZ

Şu anda öz mal araçlarımızın çok büyük bir kısmı ulusal coğrafyada çalışıyor. Ticaret niçin yapılır, un için mi ün için mi? Yani ticaret, para kazanmak için mi yoksa yapıyor desinler diye mi yapılır? Tabi ki para kazanmak için yapılır ve biz öyle yapıyoruz. Baktığımızda Adana-İstanbul, İstanbul-Adana mı yoksa İstanbul-Münih, Münih-İstanbul arası mı araçlarınızı çalıştırırsınız matematiğini yaptığınız zaman aracınızı Kapıkule’den dışarı çıkartmazsınız.

BÜYÜKLER HİZMETE VE ORGANİZASYONA, KÜÇÜKLER İSE OPERASYONA ODAKLANMALI

12-15 adet arasında aracı olan, araçları kendisi, yeğeni, kardeşinin kullandığı işletmeler en verimli maliyet muhasebesi yapabilen şirketlerdir. Maaşlı çalışan olmadıkları için zaman onlar için paradır.  Süratle gider-gelirler. Bakım – onarım maliyetleri yükselmesin diye bebek bakım özeni gösterirler. Normalde kurumsal bir firmanın aracında motor yağ filtresinin değişmesi ile daha küçük bir firmanın aracındaki motor yağ filtresinin değişmesi arasında yüzde 50 oranında fark var. Lastik tüketimi, fren sisteminin bakım süresine baktığınızda kurumsal firmanın daha az aralıklarla bakıma girdiğini ve lastik ihtiyacı duyduğunu görürsünüz. Maalesef genellikle büyük filo işleten şirketlerin şoförleri araçları kendi malı olarak görmediği için daha hor kullanırlar. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Verimlilik kelimesi mal sizin malınız ise farklıdır, mal başkasının malı ise farklıdır. Bu durum maalesef bu sektörün genel kabul görmüş gerçeklerinden biridir. Beğenelim, beğenmeyelim bu böyledir. Durum böyle olunca da bizim taşeron çalıştırma tercihimiz, önceliğimiz daha önemli hale geliyor. Biz 460 tane uluslararası nakliyeciye ekmek kapısı haline geldiğimiz için de dolayısıyla bu işi yapan insanların bize bakış açısı çok daha stratejik oluyor ve iş ortağı şekline dönüşüyor. Büyük ve köklü kurumlar artık operatör kimliklerinden ziyade organizatör kimliklerini daha fazla ön plana çıkartmalılar. Kurumsal yapı, hizmet merkezli müşteri adanmışlığı ve koordinasyon yetenekleri kurumsal boyuttaki lojistik hizmet sağlayıcıları verimliliği müşteriye ulaştıran yapılara dönüştürmelidir.

Kaynak: Yeşil Lojistikçiler