Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / MEHMET ŞİMŞEK: ENFLASYON YÜZDE 5İN ALTINI GÖREBİLİR

MEHMET ŞİMŞEK: ENFLASYON YÜZDE 5İN ALTINI GÖREBİLİR

MEHMET ŞİMŞEK: ENFLASYON YÜZDE 5İN ALTINI GÖREBİLİR13.01.2015
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle enflasyonun yüzde 5'in altına inebileceğini ifade etti.

''2014'te enflasyonu etkileyen çok temel iki faktör vardı. Birisi 2014 yılı son 13 yılın en kurak yılıydı. Bu da gıda fiyatlarını olumsuz etkiledi. Bir ara yıllık gıda fiyatları yüzde 14'ün üzerinde çıktı. Gıdanın sepetteki payı yüksek olduğu için enflasyonu olumsuz etkiledi. Bir de yine geçen sene lirada önemli bir değer kaybı yaşandı neredeyse yüzde 20 civarında. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen tek hane. Yüzde 8.2'lik geçen seneye ait geride kaldı. 2015 yılına baktığımız zaman görünüm oldukça olumlu. Kısmen bu faktörlerin baz etkisi rakamlardan çıkacak. İkinci olarak petrol fiyatlarında önemli bir düşüş var. Orta vadeli programda çok ihtiyatlı bir rakam kullanılmış 101.9 dolar varil başına. 50 civarına filan inerse enflasyon çok rahat yüzde 5'in altını dahi görebilir.''

ÇOCUK YARDIMININ BÜTÇEYE ETKİSİ

Şimşek, ekonomide dönüşüm programı kapsamında çocuk başına yardımların maliyetinin 404 milyon lira olduğunu açıkladı.

Bakan Şimşek'e sorulan sorular ve Şimşek'in verdiği cevaplar şöyle;

2014'ün ekonomik karnesi belli olmaya başladı ve enflasyon ilk olarak netleşen rakam. Tüketici fiyatları endeksi yüzde 8.17 ile kapattı yılı. Bu hem orta vadeli programdaki resmi hedefin hem de merkez bankasının son tahminlerinin adlında. Bu tabloyu neye bağlıyorsunuz?

2014'te enflasyonu etkileyen çok temel iki faktör vardı. Birisi 2014 yılı son 13 yılın en kurak yılıydı. Bu da gıda fiyatlarını olumsuz etkiledi. Bir ara yıllık gıda fiyatları yüzde 14'ün üzerinde çıktı. Gıdanın sepetteki payı yüksek olduğu için enflasyonu olumsuz etkiledi. Bir de yine geçen sene lirada önemli bir değer kaybı yaşandı neredeyse yüzde 20 civarında. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen tek hane. Yüzde 8.2'lik geçen seneye ait geride kaldı. 2015 yılına baktığımız zaman görünüm oldukça olumlu. Kısmen bu faktörlerin baz etkisi rakamlardan çıkacak. İkinci olarak petrol fiyatlarında önemli bir düşüş var. Orta vadeli programda çok ihtiyatlı bir rakam kullanılmış 101.9 dolar varil başına. 50 civarına filan inerse enflasyon çok rahat yüzde 5'in altını dahi görebilir.

Son dönem Mart-Nisan ayı için tahminler geliyor siz katılıyor musunuz bu görüşlere?

Eskisi gibi aylık tahminlerle uğraşmıyorum ama makul bir öngörü gibi geliyor bana.

Enflasyon için bir soru işareti olarak duran veya risk olarak gördüğünüz noktalar var mı?

Çok önemli bir risk faktörü sayılabilir o da doların değer kazanması. Gelişen ülkeler için Amerikan merkez bankasının parasal sıkılaştırmaya başlaması ve doların değer kazanmasının etkisi ben fiyatlardan çok kur etkisinden bahsediyorum. Gelişmekte olan ülkelerden para çıkar sermaye çıkışı yaşanır. Bu Türkiye'ye özgü değil küresel anlamda bir risk. Öngörülemeyen bir Amerikan merkez bankası faiz artışı veya şu andakinden çok daha yüksek doların değer kazanması gündeme gelirse fon akışını olumsuz etkiler. Ama bunlarda geçici olur. Geçici bir takım şoklarla kalıcı şokları ayırmamız lazım. 2015'te böyle risk olsa bile yine enflasyon aşağı yönlüdür.

2014 büyümesi Mart sonunda belli olacak ama yüzde 3 civarında bir büyümeye yönelik tahminler ortaya konuyor. Sizin öngörünüz ne?

Ben maliye bakanıyım şahsi öngörüm olmaz benim. En büyük ticaret ortağımızla uzun süredir devam eden bir durgunluk var. Avrupa Birliği'ndeki sıkıntıların Türkiye'ye yansıması çok büyük. İkincisi, geçtiğimiz yılın ortasından karşımıza bir IŞİD sorunu çıktı ve bu bizim en büyük ihracat pazarımız Irak'ı vurdu. Jeopolitik gerginlikler Türkiye'nin büyüm performansını olumsuz etkilemiştir. Aslında Türkiye iyi bir büyüme performansı ortaya koydu diyebilirim bunların ışığında. İlk 9 ayda Türkiye yüzde 2.8 büyümüş, 3.çeyrek beklentimizin altındaydı. Onunda en büyük sebebi tarımdaki daralmanın bizim öngördüğümüzden fazla oldu. Kuraklık sadece enflasyonu değil aynı zamanda büyümeyi de olumsuz etkiledi. Muhtemelen son çeyrekte büyüme yüzde 3'ün altına düşmezse ki biz onu görmüyoruz. Latin Amerika ülkelerinin ortalamasına baktığınızda büyüme yüzde 1.3. Gelişmekte olan Avrupa'da Polonya gibi Macaristan gibi yüzde 2 buçuk. Aslında Türkiye'nin performansı o kadar da kötü değil. Ama Türkiye'nin standartlarına göre hele 2002 sonrası yüzde 5 ve üstü büyümeyi dikkate alırsanız mütevazi bir büyüme.

Bütçe uygulamaları açısından da durum netleşti gibi ama öncesinde bizimle paylaşabileceğiniz notlar var mı bütçe açısından? En azından hedeflere uyum açısından bütçe 2014'ü nasıl tamamladı?

Tabi 2014'te de sürpriz yapmadık. Öngördüğümüz bütçe açık hedefinin oldukça altında bir açıkla kapatmayı muhtemelen başardık. Biz yıla başlarken bütçe açık hedefini yaklaşık 33 buçuk milyar lira ve milli gelire oranını da yüzde 1.9 olarak belirledik. Yıl sonunu muhtemelen 24 buçuk milyar lira civarında belki kapatabiliriz. Bu da milli gelire oran olarak yüzde 1.4. Uluslar arası karşılaştırmalar için Türkiye'nin açığının milli gelire oranı yüzde 0.8. Bu oran Avrupa Birliği ortalamasının 3'te 1'inden az, gelişmekte olan ülkelerine ortalamasının yarısından az bir açıktır. 2009 yılı hariç Türkiye hemen hemen her sene bütçe açık hedefinin altında bir açıkla bu işi götürmüştür. 2017 yılında Türkiye ilk defa uzun bir süre sonra nominal bir bada bütçe fazlası verecek ilk defa. Biz her sene bütçeyi ihtiyatlı yaptık. Yatırımlara ciddi şekilde ilave kaynak aktardık ama yine de bütçe açık hedefinin çok altında bir açıkla kapattık.

Geçtiğimiz yılın son aylarında başlayan 2015'e de uzayan ekonomide öncelikli dönüşüm programları açıklanıyor. Bu programlara bağlı bir eylem planı var. Bu eylem planındaki bir çok maddenin hayata geçebilmesi için gelir vergisi yasasında değişiklik gerekiyor gibi öngörüler var. Sizinde gelir vergisi ile ilgili bir tasarınız 3 yıldır mecliste. Bu programlarda dikkate alındığında gelir vergisi tasarısı seçimden önce yasalaşır mı?

Gönül ister ki gelsin fakat gündeme bakarsanız bir de Mart sonunda seçimler nedeniyle meclisin çalışmayacağını dikkate alırsanız çok gerçekçi görmüyorum. Ben uzun süredir bu tasarının bir miktar önceliklendirilmesi konusunda çok çaba gösterdim. Ama maalesef sıra gelmedi. Bu 17 Aralık sonrasında Türkiye çok badireler atlattı karşımıza bir çok yeni sorun çıktı. Bütün bu sorumlarla maalesef Türkiye bu alandaki önemli bir reforma yeterinde zaman ayıramadı. Ama bu reform paketinin altında sayın cumhurbaşkanımızın imzası var. Hükümetimiz arkasında. Seçim sonrasında mutlaka en öncelikli konulardan birisi olacak. Vergi sistemini daha adil yapmamız lazım. Ne gelir vergisi oranları ne kurumlar vergisi oranlarında bir artışa gitmeyeceğiz. Sadece vergiyi tabana yayıyoruz yasayı basitleştiriyoruz. Bir miktar gayrimenkul rantlarını vergilendireceğiz. Zaten adalet açısından bu da gerekiyor. Ama maalesef gündem oldukça yoğun.

Bu programlarla birlikte çeşitli toplum kesimlerine yeni haklar getiriliyor ki bir kısmı da mali haklar. Sayın başbakanın açıkladığı kadınlara aileye dönük paket özellikle. Bu paketlerin mali boyutuna ilişkin bütçeye getireceği yeni yük bakımından bir hesaplamanız var mı?

Bu reformlar çok önemli. 90 yıllarda Türkiye'nin çok temel makro problemleri vardı. 2000'li yıllarında başında hükümetimizin çok güçlü vurgulamalarıyla siyasi istikrar sayesinde biz bu sorunları kökünden çözdük. Genel olarak makro istikrar sağlandı. Şimdi sorun nedir diye sorarsanız Türkiye'de verimlilik düşük, rekabet düşük, katma değer zincirinde yükselmesi Türkiye'nin bunlar önemli konular. Biz uzun bir süredir bu reform paketi üzerine çalıştık. Bu reform paketi 1300 eylemin üzerinde reform var ve bunların tamamı kim ne zaman yapacak, sorumlu kim, ne yapılacak ve mali portresi ne hepsi hesaplanmış. Çocuk başına ilave yardımların etkisi tam olarak 404 milyon lira olmasını bekliyoruz. TÜİK'in rakamları ortada her yıl birinci ikinci üçüncü çocuk olarak doğan rakamlar var. Bence bu nüfus hususu çok önemli. Türkiye'nin önündeki en uzun vadeli risk biz zenginleşmeden yaşlanma riskimiz var. Türkiye'nin nüfusu hızlı bir şekilde yaşlanacak eğer biz tedbir almazsak.

Diğer maddelerde bütçeye yük getireceğini hesapladığınız uygulamalar var mı?

Çok. Ama bir kısmı zamana yayılıyor bunların. Mesela ısı yalıtımı. Türkiye'de milyonlarca konut ve işyeri eski. Isı yalıtımına biz bir teşvik vereceğiz ve ısı yalıtımını sağlamaya çalışacağız. Belki 2017'ye kadar yapmayanları vergi politikası ile cezalandıracağız. Enerjide hep üretimi konuşuruz ama en önemli kaynak enerji tasarrufudur. Bu reform paketi çok önemlidir ve bu reformlar hızlı bir şekilde seçim öncesinden başlayarak uygulanmalı.

Reform paketleri ile ilgili olarak sayın başbakan bazılarını özel olarak açıklıyor. Bunlardan biri de kayıt dışılıkla mücadele. Ne tür düzenlemeler olacak?

Sayın başbakanımız kayıt dışılıkla mücadeleyi çok önemsediği için ben açıklayayım dediler. Kayıt dışı ile mücadele sadece maliye bakanlığı hatta sadece devletin tek başına becereceği bir konu değildir. Onun için biz 79 kamu ve STK ile görüşerek bu yeni eylem planını hazırladık. Şu anda 66 ilgili ve sorumlu kurum ve kuruluş olacak. Biz bir restorana veya doktora gittik sizin ödediğiniz ücrette aslında vergide var. Siz fiş istemeyince o para satıcının cebinde kalıyor. Halbuki o belge sistemini iyi oturttuk ama da had iyileşebilir. Hazineye gelen her 100 liralık vergi gelirinin yaklaşık 23 lirası eğitime gidiyor, 21 lirası sağlığa gidiyor, 20 lirası sosyal güvenliğe gidiyor. Aslında kendi paramıza sahip çıkarsak sorun kalmayacak. Aslıdan Türkiye mükellef sayısında da ve vergi artışında da çok önemli bir performans ortaya koymuştur. 2002 yılında kayıt dışı istihdam oranı yüzde 52'ydi. Bugün biz bunu 35'e düşürdük. Yine Avrupa Birliği ülkeleri arasında kayıt dışılıkla mücadele konusunda en hızlı mesafe alan ülkeyiz. Bu yeni eyleme planı ile önümüzdeki 3-5 yıl içinde Avrupa Birliği'nin şu andaki milli gelire ortalaması olan yüzde 18.4 civarlarına yaklaşmak.

Petrol fiyatlarındaki düşüşün ekonomimize toplam etkisi ne oldu? Ayrıca ekonominin temel dinamiklerini nasıl etkiliyor petrol fiyatlarının bu yeni tablosu?

Bu seneye kadar petrol fiyatlarından çok çektik. Bizim enerji ithalatımız 2002'de 9 milyar dolarken geçtiğimiz bir iki yıla kadar 60 milyar dolara dayandı. Eğer petrol fiyatları 50 dolar civarında kalırsa Türkiye çok olumlu etkilenecek. Dünyada en olumlu etkilenecek ülkelerine başında Çin var sonrada Türkiye gibi ülkeler geliyor. Her 10 dolarlık düşüş cari açığımızı 4 buçuk milyar dolar civarında iyileştiriyor. 4 buçuk milyar dolar milli gelirin yüzde 0.5-6'sına denk geliyor. Dolayısıyla eğer petrol fiyatları 50 dolarda kalırsa cari açık belki 25-30 milyar dolar aralığına iner o da milli gelirin yaklaşık yüzde 3-3 buçuğu demektir. İkinci olarak enflasyon her 10 dolarlık düşüş enflasyonu 0.4 puan aşağı çekiyor. Dolayısıyla 100 dolardan 50 dolara inmemiz enflasyonu yüzde 5'in altına çekebilir. Türkiye'de taşıt sayısı neredeyse 19 milyona ulaşmış. Vatandaşımızın birkaç ay öncesine göre her hafta benzine ödediği para ile bu hafta ödediği aynı değil. Cebine daha çok para kalıyor ve büyümeyi de muhtemelen yüzde 0.1 ile 2 arasında olumlu etkiliyor.

Petrol fiyatlarındaki düşüşün akaryakıt fiyatlarına birebir veya tamamen yansımadığı gibi bir eleştiri var.

Doğru. Bunun birinci sebebi vergiler. Bizdeki verginin önemli bir boyutu maktudur. Maktu olunca fiyata bir esnekliği yok. İkincisi Avrupa'ya göre rafineriden başlayıp bayiye kadar olan kar marjı Avrupa'nın oldukça üzerinde. Petrol ithal ettiğimiz üründür sadece dolar cinsinden petrol fiyatı ile ilişkili değildir. Bir de kur boyutu var. 2002'de litre başına fiyat ile bugünkü litre başına fiyata bakarsanız petrol fiyatı ve dolar kurunu da dikkate alırsanız hala 2002'nin altındayız. Nitekim vergi yükü hala 2002'nin altında. Fakat buna rağmen Türkiye'de biz belli ürünleri yüksek dozda vergilendiriyoruz. Ben bunun doğru bir politika olduğu kanısındayım. Ciddi biçimde enerjide dışa bağımlıyız cari açık diye bir sorunumuz var, çevre diye bir sorunumuz var dolayısıyla bu yüksek fiyatlara rağmen taşıt artışını görüyorsunuz. Onun için bizim vergi yükünü ithal ettiğimiz akaryakıt ürünlerinde yüksek tutmamız lazım.

2015 yılına da vergi ayarlamaları ile girdi Türkiye. Alkollü içkiler ve sigarada vergi artışı oldu. Bu nasıl bir ihtiyaçtan doğdu ve ne kadar bir ek getirisi olacak?

Aslında bu sene çok tedbir aldığımız yani vergi artışı yaptığımız söylenemez. Bu seneki tedbirler biraz farklı. Sigaradaki tedbirin amacı 4.çeyreğe gidin bazı firmalara sigara fiyatlarını düşürerek bizim vergi gelirlerimizi aşındırdı. Ben o zaman uyardım kendilerini gereken tedbiri alırız diye. Bizde Avrupa Birliği'ndeki sistemi getirdik. Bir asgari maktu var bir de maktu var bir de oransal bir vergi var. Yüksek fiyatlı sigaralarda oransal vergi yüzde 65.25. Bunlar fiyatı düşürerek daha düşük vergi vermeye yönelik bir çaba içine girdi. Bizde sadece ÖTV'ye 5 kuruşluk bir artış yaptık bunun paketlere yansıması yüzde 5 ile 9 arasında. Geçen seneki yeniden değerleme oranına bakın zaten Ekim ayı itibariyle yüzde 10.1'di. Dolayısıyla onu bir zaman olarak bir vergi artışı olarak değerlendirirsiniz ama bizim maktu vergileri en az enflasyon kadar arttırmamız lazım. Alkollü içkilere gelince oradaki artış biraz daha yüksek. Sebebi biz Avrupa Birliği'ne bir taahhütte bulunduk 2018 yılına kadar biz ithal içkilerle yerel içkilerle pariteyi bunu eşitleyeceğiz dedik. Dolayısıyla ya ithal içkilerine vergilerini düşürebilirdik ya da tamamının vergilerini arttırabilirdik. Biz tamamını arttırma yolunu seçtik. Tüm bu tedbirlerin etkisi 1.8 milyar lira. Yani bütçe için yapılan bir şey yok.

Siz açıkladınız 74 bin yeni personel alınacak diye. Bu kadronun kurumlara dağılımı noktasında bir netlik oldu mu ve personel alımları hangi takvimle başlayacak?

74 bin kadronun 34 bini otomatik olarak doktor, harbiyeden, polis kolejlerinden gelecek. Geriye 40 bin kalıyor. Bunun 15 binini Şubat öğretmen atamalarına ayırdık. Geriye kalan 25 binini de çalışıyoruz. Ama bu arada bakanlıkların ihtiyaçlarını karşılamak üzere cüzi oranda bu hafta ben kadroların bir kısmını verdim ama çok ufak. Önceliğimiz yine sağlık ve eğitim olacak. Benim ufak bir önerim var gençlerimize, uzun vadede tabi ki kamuda ihtiyaç duyduğumuz elemanları alacağız. Ama milyonlarca gencimiz umutlarını kamuya bağlamasınlar kendilerini iyi yetiştirsinler. Ben kamuda memur olarak çalışmayı tercih etmem. Özel sektörün ayrı bir dinamizmi var. Bu sene biraz sınırlı alacağız gelecek sene de muhtemelen resim değişmeyecek.

Mevcut personelin maaşları ile ilgili bir sorun var. Memur maaşları artık iki yıl için toplu sözleşme ile belirleniyor. Toplu sözleşme hükümleri nedeniyle hak kayıpları olduğu yönünde tartışmalar var. Sizin hesaplamalarınız bunlara nasıl yanıt veriyor?

Geçen sene enflasyon yüzde 8.2. Geçen sene en düşük memur maaş artışı yüzde 8.3. ortalama memur maaş artışı yüzde 8.5. Geçen sene biz öğretmenlere ila ve maaş artışı verdik. Yeni başlayan öğretmenin maaş artışı yüzde 14.4. Peki 860 bin öğretmen memur değil mi? Bütün memurların zaten neredeyse 3'te 1'i öğretmen. Memur emeklilerinin maaşı geçen sene yüzde 12.5 arttı. Dolayısıyla biz 2002'den bu yana ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, ne de emeklimizi hiçbir kesimi enflasyona ezdirmedik. Hatta ben abarttığımız kanısındayım. Şu anda bütçede memurlar için ayırdığımız kaynak 140 milyar lira. Yatırımlar için ayrılan kaynak 50 milyarın altında. Birde sosyal güvenlik kurumu emekli maaşlarını ödeyecek gelir elde edemiyor SGK'ya da 80 milyar para aktarıyoruz. Yani biz bütçenin çok önemli bir kısmını memurumuza ve emeklimize ayırdık.

Enflasyon farkı ödemesi konusunda bu yıl politikanız nasıl olacak?

Bu yıl ödeyeceğiz. Memur maaş artışı en az yüzde 6.1 olacak, eğer enflasyon öngörülenden yüksek çıkarsa onunda farkını vereceğiz.

Seçim öncesinde ekonomide popülizm risk oluşturuyor diye bir şey var buna yanıtınız var mı?

Geçen sen iki seçim yaptık bir sürü çalkantı varken biz enflasyon hedeflerini tutturmakla kalmadık hedeflerin çok altında kaldık. AK Parti hükümetleri döneminde 2 genel seçim 3 yerel seçim iki referandum bir cumhurbaşkanı seçimi yani hemen hemen her sene bir seçim oldu. Ona rağmen 2009 yılı hariç her yıl hedefi tutturduk. Popülizm bir tuzaktır. 90'lı yıllarda biz bu tuzağa düştük ve Türkiye felakete gitti.

Kaynak: NTV
Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr