ÜÇ DERS

ÜÇ DERS16.08.2014
21.yüzyıla iyice ısındık, sene 2014. Dünya nüfusu 7 milyarı da aştı. 21.yüzyıla iyice ısındık, sene 2014, ama her yıl açlıktan ölen insanların sayısı hala tam bilinmiyor. Acı ama durum ne yazık ki böyle. Çin’in nüfusunun 1.5, Hindistan’ın ise 1.2 milyarlar seviyelerinde olduğu düşünüldüğünde, bu iki ülkenin toplamının dünyanın üçte bir nüfusuna sahip olduğu görülüyor. Yıllardır, Çin Çin deyip diyoruz, yıllardır, dünyaya ucuz mal yapıp satan, rekabeti güç olan bir ülke olarak tehdit edeceğini ve ettiğini söylüyoruz. Eh bu zaten oldu ve yaşıyoruz, rekabet etmek için deliler gibi çırpınıp, korumacı olabilmenin yollarını arıyoruz. Peki ya Hindistan, Vietnam, Sri Lanka, Pakistan, Endonezya. Bunlar da durum farklı mı sanıyorsunuz, hayır değil. Tüm bu ucuz iş gücünün yer aldığı ülkelerin yarattığı ve artarak yaratmayı sürdürdüğü rekabet ve ucuz iş gücü sıkıntısını daha fazla hissetmeye başladığımızı düşündüğümüz anda, yine yeni yeni ülkelerin karşımıza çıkacağını, Afrika ülkelerinin de gitgide önemli güçler halini alacağını ve üretimlerimizi tehdit ettiklerini daha fazla görmeye başlayacağız. Yahut başladık bile. (Ders-1: Geleceği planlamak lazım, değişen dünyaya ayak uydurmak lazım)

Dünyada, gün geçmiyor ki, önemli bir değişiklik yaşanmasın, üzüntüler olmasın, açlıktan insanlar ölmesin, hayvanlar katledilmesin. Kriz ile değişen tüketim alışkanlıklarına rağmen hayat devam ediyor, herkes yaşamını kaldığı yerden sürdürüyor. İnsanlar, zaman zaman daralan ekonomik koşullar ile kazandıkları oranda harcama alışkanlığını elde etmek için kendilerini zorlasalar dahi, tüketim alışkanlıkları kolay kolay değişmiyor. Ticaretin yapılma şekli belli ölçülerde farklılaşsa dahi, daha az kar ile, daha verimli yönetilen işletmeler ortaya çıkabiliyor. İşsiz kalan insanlar ise, işlerinin kıymetini daha fazla bilmeye başlıyor ve gereksiz tüketimden uzaklaşmaya çalışıyorlar. (Ders-2: Krizlere hazırlıklı olmak lazım)
Dünya sürekli değişiyor ve gelişiyor. Alışkanlıklar da her geçen gün farklılaşıyor. Hızlanan ticaret, gelişen gümrük ve lojistik koşulları da yaşamımızın daha hızlı seyretmesine olanak sağlıyor. Ne yazık ki bu gelişmelere rağmen, ülkeler arasındaki savaşlar gelecekte de devam edecek, insanlar ölecek, doğaya verilen zararlar sürecek, ve belki de dünyanın sonuna doğru bir adım daha yaklaşılacak. Veya, herkes duracak, düşünecek. Dünyanın doğru yöne gitmesi, insanlığın daha medeni ve huzur içerisinde varlığını sürdürmesi için elinden geleni yapacak, yeryüzünde barışa yönelecek, güç savaşlarına son verecek, açlıktan ölenlere destek verecek ve bunu engelleyecek, doğayı koruyacak, doğru ve dengeli ekonomik güçlerin oluşması için mücadele verecek. Tercih bizlerin, asıl soru, nasıl bir dünyada yaşamak istediğimiz. (Ders-3: Nasıl bir dünya istediğimize karar vermemiz lazım, ve tabi ona göre davranmamız)

Hakan Çınar / Dünya Gazetesi