Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / TURGUT ERKESKİN: SEKTÖRDEKİ FİRMA SAYISI DAHA DA ARTACAK

TURGUT ERKESKİN: SEKTÖRDEKİ FİRMA SAYISI DAHA DA ARTACAK

TURGUT ERKESKİN: SEKTÖRDEKİ FİRMA SAYISI DAHA DA ARTACAK08.07.2014
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin, UNIBUSINESS Dergisine verdiği özel röportajda, "2023 hedeflerine baktığımızda bugünün 3 katı büyüklüğünde bir ticaret hacminden bahsediyoruz. Bunun gerektirdiği lojistik aktiviteler bugünkünden fazla olacak. 2 bin olan firma sayısının artmasını bekliyoruz" dedi. Erkeskin, Dünya Lojistik Federasyonu FIATA'nın 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında UTİKAD'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek kongresi ile de İstanbul’un artık bir lojistik başkenti olduğunu söyledi.

İŞTAH KABARTAN GELİŞİM

Lojistik sektörü çok ciddi yeniden yapılanma sürecinden geçiyor. Sektörde bir taraftan stratejik yatırımlarıyla devleşen firmalar ortaya çıkarken, bir taraftan da dikey ve yatay birleşmelerin olduğunu görüyoruz. Dünyaya açılan firmalar, yurtdışında şirket satın alarak ya da oralarda direkt yatırım yaparak büyüyor. Türkiye'nin ekonomisi ve ticaretindeki hareketlilik lojistik sektörünü geliştirdikçe yabancıların iştahı kabarıyor. AB'deki şirketlerin Türkiye'ye ilgisi artmış durumda. Kafkaslar ve Orta Doğuya ulaşım için Türk firmaları ile organik bağlantıya geçmek istiyorlar. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Turgut Erkeskin, "2023 hedeflerine baktığımızda bugünün 3 katı büyüklüğünde bir ticaret hacminden bahsediyoruz. Bunun gerektirdiği lojistik aktiviteler bugünkünden fazla olacak. 2 bin olan firma sayısının artmasını bekliyoruz" dedi.

“FİRMALAR DİKEY VE YATAY BİRLEŞMELER YAPIYOR“


Lojistik Sektörü Şu An Nasıl Bir Değişim Süreci Yaşıyor?
 
Türkiye'de lojistik sektörü şu anda çok ciddi bir yapılanma sürecinden geçiyor. Sektörde bir taraftan gerçekten büyüyen devleşen firmalarla karşı karşıyayız. Firmalar artık sadece Türkiye'de büyümekle yetinmiyor, dünyaya açılıyor, dünyada büyümeye başlıyorlar. Dünyanın başka yerlerinde şirket satın alarak ya da oralarda direkt yatırım yaparak büyüyor ve bunların sayısı her geçen gün artıyor.

Bu Değişimin En Önemli Nedenleri Neler?

Bunun Türkiye'nin ekonomisiyle büyük bir ilgisi var. Şu anda biz hem ithalat hem de ihracatta öncü ülkelerden biriyiz. Büyük şirketlerin daha da büyümesi orta ölçekli firmaların büyük firmalar haline gelmesi söz konusu. Bunun yanı sıra Türkiye'de intermodel taşımacılığın önemi çok daha iyi anlaşıldı. Ve oraya doğru bir kayma söz konusu. Bunun değişik sebepleri var. Karayolları ile yaşanan tıkanıklığı aşmak ki malum bizim karayolu filomuzun özellikle Avrupa'ya yapılan taşımalarda, kot, vize ve geçiş ücretleri gibi birtakım problemler var. Bu tıkanıklığı aşmak için alternatif modeller geliştirmemiz lazım. Bunlar intermodal çözümler olarak ortaya çıkıyor. Bunun için ülke için de biraz daha etkin biraz daha verimli çalışmak için firmaların birbirleri ile gerek dikey gerekse yatay birleşmeler yapmaya başladığını artık görüyoruz.

Bu Değişim Sürecinde Özelleştirmelerin de Sektör Açısından Önemini Anlatır Mısınız?

Türkiye lojistik sektörü çok ciddi bir özelleşme ve serbestleşme sürecinden geçti. Karayolu taşımacılığımız zaten her zaman özeldi bu da devam ediyor. Limanlarımızda çok ciddi bir özelleşme hamlesi yapıldı. Bu sayede liman derinliğimiz arttı. Şimdi havayolunda da aynı şekilde serbestleşmeyle beraber özel havayolu şirketlerinin devreye girdiğini gördük. Bununla beraber son aşamamız kaldı o da demiryollarının serbestleşmesi. Yönetmelikler hazırlanıyor. Bunun geldiğini gören özel sektörümüz çok ciddi bir şekilde bu konuda yatırım hazırlıklarına başladı. Beraberinde yabancı yatırımcıların Türkiye'de ciddi bir pay kapmaya, rol almaya çalıştıklarını görüyoruz. Avrupa'nın dev demiryolu şirketleri Türkiye'de dev yatırımlara hazırlanıyor. En çok dikkat etmemiz gereken nokta, Türkiye'de bu noktada çok fazla bir bilgi birikiminin olmaması. Bu konuda fazla yatırım yapılmamış olmasından dolayı birinci günden itibaren bu alanın yabancılara yüzde 100 yatırımla girebilecek şekilde açılmaması lazım.

“İNTERMODAL TAŞIMACILIĞIN PAYI YÜZDE 15-20'LERE ÇIKACAK”

Türkiye'de İntermodal Taşımacılığın Geleceği Nasıl Olacak?


İntermodal taşımacılık şu anda herkesin üzerinde durduğu bir konu. Önemli taşıma kitleri geliştirildi. Bu konuda, BALO şirketi, TOBB, UTİKAD, ticaret ve sanayi odaları ortaklığında kurulmuş bir şirket. Bu şirketin amacı özellikle Anadolu'yu demiryollarıyla Kapıkule üzerinden Avrupa'ya bağlamak. Bunu yaparken de Anadolu söz konusu olduğu için biz İstanbul'un da yoğun demiryolu trafiğine girmeden Derince-Tekirdağ ve Bandırma-Tekirdağ bağlantılarıyla feribot bağlantılarıyla Avrupa'ya bağlanma gayesiyle kuruldu. 8 Eylül'den beri hizmet veriyor. Haftada iki seferle başlayan Avrupa taşımalarının 5'e çıkması söz konusu. 2014 yılı hedefimiz ise 8 hatta 10 trene kadar çıkmak. Yakın zamanda Mersin'den yapılacak bağlantıların da ekleneceğini görüyoruz. Aslında çok aktif çok canlı bir intermodal taşımacılık sistemi Türkiye'de gelişiyor ve zaman içinde taşımacılık içindeki payının yüzde 15-20'lere kadar çıkacağını ön görüyoruz.

“LOJİSTİK SEKTÖRÜ KURUMSALLAŞMADA STANDARTLARIN ALTINDA”


Yabancıların İlgisi Var mı Türkiye'ye?

Oldukça fazla... Kurumsallaşma burada çok önemli. Yabancı firma geldiği zaman sizin sektördeki duruşunuzu mutlaka görmek istiyor. Şirketin yerinin sürdürülebilir olup olmadığına bakıyor. Tabii birtakım kurumsallık ilkelerinden değerlendirmeye tabi tutuyor. Türkiye'de şu an her türlü firmaya ilgi var. Bazı firmalarımız büyük lojistik firmaları tarafından tamamen ya da kısmen satın alındı. Türkiye içinde sözleşmeler oldu. Ama sıkıntı şöyle; yabancı firmalar geldiğinde incelediklerinde kriterlere göre işletildiği yönetildiği yapılar olmadığı görülüyor. Hakikaten lojistik sektörü kurumsallaşma alanında standartların altında bir görüntü veriyor.

Yabancılar Açısından Türkiye'de Yeni Bir Şirket Kurmak Yerine Kurulu Bir Şirketi Almak Daha mı Cazip Duruyor?

Bu hepimiz için geçerli. Biz yurtdışında büyümek veya Türkiye'de büyümek istediğimiz zaman sıfırdan bir yatırım yapabiliriz ya da bu konuda bilgi ve tecrübesi olan kendini ispatlamış firmaları almayı tercih edebiliriz. Derneğe gelen müracaatlarda biz şunu görüyoruz; yabancı firmalar eğer konuştukları firmaları kurumsallık bakış açısından incelediklerinde yeterli görmüyorlarsa o anlamdaki yükleri sırtlarına almaktansa direkt yatırımla gelmeyi tercih ediyor. Ama burada bizim en çok üzerinde durmamız gereken konu; lojistik sektörü çok stratejik bir sektördür. Mutlaka burada milli sermaye konsolundaki firmalarımızı korumamız, kollamamız, desteklememiz lazım. Yurtdışında bunu görüyoruz. Yabancılar kendi ülkelerindeki lojistik firmalarına her zaman öncelik veriyor onları tercih ediyor. Bizde de böyle olması lazım, bu anlamda bir miktar zayıflık olduğunu söyleyebilirim piyasada. O konuda bizim arzumuz, Türk firmalarının kendi aralarında birleşmeler yaparak büyümeleri ve uluslararası arenaya çıktıklarında gerektiğinde de yabancı ülkelerde de yatırımlar yaparak birden fazla uluslararası Türk lojistik firmaları oluşturulmasına teşvik edilmesi.

“ALTYAPI YATIRIMLARI SEKTÖRÜN GELİŞİMİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”

Yeni Altyapı Projeleri Lojistik Sektörünün Gelişiminde Ne Gibi Faydalar Sağlayacak?

Havayolu şirketlerimizin taşıdığı malların neredeyse yüzde 60-65’e varan kısmı İstanbul veya Türkiye üzerinden transit taşımacılık yapılıyor. Çin'den alınan bir mal İstanbul üzerinden aktarılarak Almanya'ya Brezilya'ya götürülüyor. Atatürk Havalimanı bu anlamda neredeyse doygunluk seviyesine ulaşmış vaziyette. 3'üncü havalimanı bu anlamda ülke ekonomisine fayda sağlayacak bir taraftan da yeni yük hareketlerini Türkiye üzerine çekerek elleçlediğimiz mal miktarını artırarak lojistik sektörünün daha da büyümesini sağlayacağız. Aynı şeyi 3'üncü köprü için de söyleyebiliriz. 3'üncü köprünün yapılmasıyla beraber trafik daha da rahatlayacağından bu da bize süre ve maliyet avantajı getirecek. Ayrıca yeni demiryolu hatları, yeni karayolları, havalimanları ve lojistik merkezler yapılıyor, limanlarımız elden geçiriliyor. Bütün bunların yapılıyor olması mal hareketlerinin daha da fazla olacağını gösteriyor, bundan dolayıdır ki hem Türkiye içinde lojistik sektörüne büyük bir yatırım yapılıyor hem de yurtdışında çok ciddi imkanlar var.

“TAŞIMACILIĞIN YÜZDE 100'Ü TÜRK ARAÇLARLA YAPILMALI”


Yabancı Firmaların Türklerden Daha Fazla Taşıma Yapmasının Ne Gibi Olumsuz Yansımaları Oluyor?

Şu anda Avrupa'ya yapılan taşımalarımızın yaklaşık yüzde 60'ı Türk filosuyla, yüzde 35'i yabancı plakalı araçlarla yapılıyor. Benim gönlüm arzu eder ki Türkiye taşımacılığının yüzde 100'ü Türk araçlarla yapılsın. Karşılıklı olarak kullanılan taşıma araçlarının birtakım engellemelerle rekabetçiliğinin bozularak bir taraf lehine avantaj sağlanması kabul edilebilir bir konu değil. Şartların eşit olmadığı ortamda ise biz maalesef geçtiğimiz yıllarda onlara pay kaybettik. Taşıma işleri organizatörleri bakış açısından olaya bakacak olursak bir numaralı öncelik taşıma filosudur. Hem milli menfaatler açısından, hem de operasyon açısından gerekliliktir. İhracat yaptığımız en büyük 3 ülkeden bir tanesi Irak. Orada yaşanan sıkıntılar hem taşımacılığımızı hem de dış ticaretimizi etkiliyor. Sadece Türkiye'nin ürünlerinin taşımacılığına değil transit taşımacılığa da büyük darbe vuruyor.

Ortadoğu'da Yaşanan Gelişmeler Sektörü Nasıl Etkiliyor?

Suriye'de başlayan kriz taşımacılığımızı çok olumsuz etkiledi. Suriye'deki karışıklıklar maalesef bağlantımızı kopardı. Bu hem Suriye ile hem de üzerinden taşımacılığını gerçekleştirdiğimiz ülkelerle olan ticaretimizi etkiledi. Alternatifler aramaya başladık. Bunlardan bir tanesi Mısır üzerinden Ro-Ro'larla gitmekti. Ama orda da karışıklıklar var malum. Bu sadece taşımacılık sektörünü değil dış ticaretimizi de etkiliyor. Buna konteyner ve açık gemi taşımacılığı ile çözüm bulmaya çalışıyoruz. Tabii ki karayoluyla olan daha kısa transit sürelerini elde edemiyoruz, burada ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Diğer taraftan, ihracat yaptığımız en büyük 3 ülkeden bir tanesi Irak. Orada yaşanan sıkıntılar hem taşımacılığımızı hem de dış ticaretimizi etkiliyor. Sadece Türkiye'nin ürünlerinin taşımacılığına değil transit taşımacılığa da büyük darbe vuruyor. Bugün Mersin ve İskenderun limanları üzerinden özellikle gerek Uzak Doğunun gerek Amerika'nın Irak taşımasını yapıyoruz, hal böyle olunca bu taşımalar da azalmaya başladı.

“İSTANBUL ARTIK BİR LOJİSTİK BAŞKENTİ”

UTlKAD'ın ev sahipliğinde 2'ncisi yapılacak FIATA Dünya Kongresi Türkiye ve sektör açısından ne kadar önemli?

The International Federation of Freight Forwarders Associations (FIATA), lojistik sektörünün dünyadaki en büyük organizasyonu. Bu federasyonun içinde ülkelerin lojistik dernekleri, lojistik firmaları yer alıyor. FIATA'nın her yıl çok önemli iki tane toplantısı var. FIATA'nın merkezi İsviçre'de yapılan mart ayındaki genel merkezin oturumu toplantısı ve çok daha önemli olan dünya kongresi. Dünya kongresi de yine her yıl farklı bir ülkede yapılan bir kongre. Bu kongre yapılırken de mutlaka gidilen ülkenin lojistik sektöründeki yeri, gelişim beklentileri dünyadaki gelişime olan katkıları ele alınıyor. FIATA'nın İstanbul'a gelmesiyle İstanbul artık bir lojistik başkenti oldu. 1OO'ü aşkın ülkeden katılımcılar 13-18 Ekim tarihlerinde İstanbul'da ağırlanacak. Bu kongreyi bu kadar önemli yapan etkenlerden bir tanesi de; bu kongreye sadece lojistik sektörü firmaları değil dünyadaki ticaret lojistik ve gümrükle ilgili karar alıcıların, yönlendiricilerin katılıyor olması. Bu yılki kongre çok önemli bir konu çerçevesinde hazırlanıyor. O da "Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme". Sürdürülebilirlik iki anlamda karşımıza çıkıyor; bunlardan bir tanesi çevreye yeşile olan duyarlılık ikincisi, sürdürülebilir büyümeden de kastımız aslında yapmış olduğumuz çalışmaların aslında hep gelişmeye büyümeye açık şekilde yapılması lazım.

ARİFE GAMLI DOĞANOĞLU / UNIBUSINESS Dergisi