Özellikle nisan ayı geldiğinde, üniversitelerin organizasyonları da olanca hızı ile başlıyor. Lojistikle ilgili forumlar, konferanslar, sempozyumlar adeta havada uçuşuyor. Elbette hızla büyüyen bir ülke olduğumuzu düşündüğümüzde, büyümenin yarattığı ticaret artışına bağlı olarak lojistik sektörünün de sürekli gelişmesi, masaya yatırılması ve sık sık değişimler hakkında bu tarz bilgilendirme organizasyonlarının yapılması da son derece olağan ve bir o kadar da güzel.
Bu tarz etkinliklerde her geçen sene bir takım farklılıklar gözlemlediğimi belirtmem lazım. Şöyle ki, öğrenci organizasyonlarının başladığı ilk yıllarda, gençler haklı olarak lojistik nedir, tedarik zinciri yönetimi nedir, lojistiği tanıyalım tarzında seminerler yapıyorlar, kavramlar henüz hayatımıza yeni yeni girmeye başladığından hepimiz keyifle dinliyor ve bunlarla yetinebiliyor idik. Her geçen gün bu seminerlerin sayısı artmaya, büyümeye ve farklılaşmaya başladı. Seminerler konferanslara, konferanslar panellere, paneller forumlara dönüştü.
Daha da önemlisi, konular farklılaşmaya ve derinleşmeye başladı. Artık genel lojistiği konuşmak yerine, spesifik konu başlıklarına göre kavramlar ve içerikleri ele alınır oldu. Birebir konunun uzmanları daha fazla katkı sağlamaya başladılar. Gıda lojistiğinden, tehlikeli madde lojistiğine, e-ticaret lojistiğinden afet lojistiğine varıncaya dek pek çok konu detaylıca tartışılmaya başlandı. Tüm bunların yanı sıra, makro düzeyde masaya yatırılan başlıklar da yer alır oldu. Türkiye’nin gelecek lojistik master planı, bölgesel lojistik problemler, avantajlar, dezavantajlar, fırsatlar ve hatta Türkiye’nin ekonomik anlamdaki gelişimleri ve neredeyse siyasi gelişmelerin sektöre etkileri dahi, bu tarz organizasyonların konuları arasına girmeye başladı.
Doğrusu, senede ortalama 7-8 organizasyonda panelist olarak yer alan bir akademisyen, iş adamı ve gazeteci olarak ben de bu değişimden son derece memnunum ve darısı henüz bu kıvama gelememiş diğer sektörlere diyorum. Böylesi organizasyonlara büyük katkı sağlayan sivil toplum örgütlerini de ayrıca kutlamak lazım. Yönetim kurulunda da yer aldığım UTİKAD’ı ve yine sıkça büyük destekler sağlayan UND’yi, DTD’yi ve varsa adını zikretmediğim diğer kuruluşların hakkını teslim etmeliyiz.
Bulunduğumuz son bir hafta içerisinde iki farklı organizasyonda konuşmacı oldum. Yeditepe Üniversitesi’nce düzenlenen Lojistik Forum yine her zamanki gibi çok başarılı idi. Nerede ise, günümüz için önemli olan her konu ele alınmıştı. İki gün önce de Beykoz Lojistik MYO tarafından düzenlenen e-Ticarette Lojistik Konferansı’na katıldım. Yine çok başarılı, yine çok renkli idi. Emeği geçen herkesi tebrik ediyor ve katkılarından ötürü de teşekkür ediyorum. Türkiye’nin ilk lojistik Yüksek Okulu olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulunu da “her ne kadar davette bulunmasa da” yaptığı güzel etkinliklerinden ötürü kutluyor ve kısa bir süre sonra mezun olacak tüm genç meslektaşlarımıza da şimdiden aramıza hoş geldiniz diyorum.
Hakan ÇINAR / Dünya Gazetesi