Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / LOJİSTİKÇİLER VE GÖNDERİCİLER ARASINDA STRATEJİK İŞBİRLİĞİ

LOJİSTİKÇİLER VE GÖNDERİCİLER ARASINDA STRATEJİK İŞBİRLİĞİ

LOJİSTİKÇİLER VE GÖNDERİCİLER ARASINDA STRATEJİK İŞBİRLİĞİ19.03.2014
Lojistik dünyasında “göndericiler” adıyla tanımladığımız sanayici ve ihracatçı firmalar, son onyıllarda küreselleşme nedeniyle artan ticari rekabete ve değişen ekonomik koşullara giderek daha fazla odaklanıyorlar.

Her geçen gün gelişen ve büyüyen uluslarası göndericiler, global piyasalardan daha fazla pay alabilmek ve daha rekabetçi olabilmek için tedarik zincirlerini gözden geçirmeye ve yeniden tanımlamaya yönleniyorlar. Göndericilerin başarıyı yakalayabilmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için “lojistik servis sağlayıcıların” sunduğu hizmet ve imkanlar büyük öneme sahipken, değişik fırsatlar da sunuyor.

Küresel trendler sayesinde sanayiciler ve lojistikçiler her geçen gün birbirlerine daha da yaklaşıyor ve aralarındaki işbirliğini geliştirerek arttırıyorlar. Zira göndericiler ve lojistik servis sağlayacılar arasındaki işbirlikleri, her iki tarafın da menfaatlerine hizmet ediyor. Göndericilerin bu işbirliklerinden sağladıkları büyük faydaların başında, yaratılan “maliyet avantajları” ve daha “rekabetçi olma imkanları”nın sağlanması geliyor. Ayrıca ticarete söz konusu malların “optimum stok maliyetleri” ile akışı ve istenilen yerde “zamanında teslimi” ile yine rekabet avantajları elde ediyorlar. İyi kurgulanarak yönetilen bir tecarik zinciri sayesinde, son yıllarda;
  • Depolama maliyetlerinin %6
  • Sabit lojistik maliyetlerin de toplamda %23 oranında
düşebildiğini görüyoruz.

Tabi bunu lojsitik firmalarının cirolarının düşmesi olarak anlamamak gerekir. Tam tersine; lojistik hizmetlerde çok daha fazla miktar ve oranda dış kaynak kullanımına gidildiği, dünya ticaret hacminin giderek arttığı süreçlerde, lojistik hizmet üretenlerin servis yelpazeleri de çok genişlediği için, cirolarında da artış oluyor.

Sanayici ve ihracatçılar artık sadece bulundukları ülkelerde değil, diğer ülkelerde de üretim yapıyor ve ürünleri sadece komşu ve bölge ülke pazarlarına yönelik olmakla kalmıyor, kıtalar arası ticarette yapıyorlar. Bu da lojistik firmalarına “global bir oyuncu” olma imkanını sunuyor. Böylece lojistik firmaları küresel dinamikler çerçevesinde müşterilerine yeni ve avantajlı taşıma güzergahları, yeni taşıma metodları ve dağıtım modelleri sunmak durumunda kalıyor.

Global ekonomik ve lojistik dinamiklerin ülkemize yansımalarını her geçen gün artan oranlarda görmekteyiz. Büyüyen ve gelişen sanayi firmalarımız hedef pazarlarına yakın olmak, hızlı teslimat yapabilmek ve üretim maliyeti avantajlarından yararlanabilmek için, Türkiye dışında çok farklı ülkelerde üretim yapmaktalar. Çoğu kere de Türkiye dışında ürettikleri ya da ürettirdikleri ürünleri yine hiç Türkiye’ye getirmeden bir üçüncü ülkeye satabilmekteler. Son zamanlarda gelişen yeni bir trend de bazı firmalarımızın yurtdışında kendi mağaza zincirlerini oluşturmaları ve yine kendi dağıtım kanallarını kurmaları.  

Tüm bu gelişim ve girişimlerin başarılı ve sürdürülebilir olması, ancak iyi kurgulanmış bir tedarik zinciri ile mümkün. İşte bu noktada lojistik firmalarımıza kesintisiz, düşük maliyetle ve zamanında mal hareketlerinin sağlanması açılarından büyük görevler düşüyor.

Ayrıca global aktiviteler arttıkça, sanayiciler ile lojistik firmaları arasındaki iş ilişkilerinin uzun vadeli boyutta ele alınması gerekiyor. Kısa vadeli taktiksel yaklaşımlar yerine, uzun dönemli stratejik işbirliği modellerine başvurulması kaçınılmazdır. Ancak stratejik işbirlikleri ve ortaklıklar sayesinde kalıcı ve standartize edilmiş iş süreçleri geliştirilip, maliyet avantajları yaratılarak global piyasalarda başarılı ve etkin olunulabilir.

TURGUT ERKESKİN / UTA Köşe Yazısı