Lojistiğin tanımı, alt ayakları, fonksiyonları her yerde farklı farklı ama özü ve içeriği aynı olarak ele alınır, anlatılır. Tarihçesi ve kelime anlamı da artık çok fazla dile getirmediğimiz bir kavram oldu, çünkü artık sokaktaki konu dışı bir kişi dahi iyi kötü lojistiğin ne olduğunu bilmeye başlar hale geldi, eh bu da bizleri keyiflendiriyor.
Ben genellikle ana hatları ile lojistiğin üç sacayağı olduğundan söz ederim; taşımacılık, gümrükleme ve depolama. Elbette katma değerli hizmetler, sigorta gibi fonksiyonların varlığını inkar etmem anlamına da gelmez bu, ama bu üç ve hatta ilk iki, olmazsa olmazdır. Evet, gümrükleme, hem dış ticaretin, hem de lojistiğin olmazsa olmazı, aynı zamanda da en önemli halkalarından birisi. Türkiye’de yıllardır gümrüklemeyi tartışır, gümrükleri ve işlemlerin daha hızlı olması gerekliliğini konuşuruz malum. Bu konuda epeyce bir yol kat edildiğini ve her geçen gün daha iyiye doğru yol alındığını da bilir ve söyleriz.
Gümrükleme lojistiğin, bana göre ayrılmaz bir parçası ve olmazsa olmazı. Ama gelin görün ki, Incoterms’de yer alan EXW ve DDP gibi gümrüklemenin karşı tarafa ait olduğu teslim şekillerinde, beklenilenin, bu hizmeti veren gümrükleme şirketinin hizmet faturasını karşı tarafa, yani yurtdışındaki firmaya kesmesi beklenilmesine rağmen, Ülkemizde bu mümkün olamamaktadır. Çünkü bir gümrükleme şirketi, mutlak surette beyannamenin adına düzenlendiği firmaya fatura kesmek durumundadır. Yani diğer bir deyişle, teslim şekillerine tam anlamı ile uygun olarak da hareket edilememektedir. Bunun çözümü, gümrükleme şirketlerinin nakliye firmalarına veya doğrudan yurtdışına fatura kesebiliyor olmaları. Avrupa ülkeleri veya gelişmiş diğer ülkeler bu sorunun çözümünü, gümrükleme hizmetlerinin lojistik firmalarının içerisinde bu hizmeti verebilmelerine olanak sağlayarak bulmuşlardır. Gelişen ve değişen Dünya’da, gümrüklemenin lojistiğin bir halkası olduğunu kabulden yola çıkarak ve gümrük uzmanlığını da asla yok saymayarak bir çözüme gittiklerini biliyor ve görüyoruz. Ne yazık ki Ülkemizde bu yetki çok kısıtlı şekilde faaliyet gösteren firmalara sağlanmış bir hak ve lojistik firmaları konuyu dile getirdiklerinde de tepki doğuran bir durum. Oysa ki, bunu dillendirenlerden birisi olarak ben, her zaman Gümrük Müşavirliği mesleğini önemsiyor ve olması gerektiğini savunuyorum. Ama bir firma nasıl Mali Müşavir veya Hukuk Müşavir’ini şirketinde bordrolu olarak istihdam edebiliyor ve onun hizmetinden istifade edebiliyorsa, Gümrük Müşaviri için de bunun olamamasını ben çok anlayamıyorum. Gümrük Müşavir veya Yardımcıları bana lütfen kızmasınlar. Ne kimsenin mesleğini elinden almak, ne de önemsiz görmek değil söylemek istediğim; nasıl bir müşavirin tüm lojistik hizmetleri vermesini destekliyor isem, lojistik firmasının da bu hizmeti aynı bünyede ve aynı çatı altında verebilmesini, ‘Dış Ticaret’in değişimine ve gereksinimine ayak uydurması açısından arzuluyor ve yakın zamanda da tartışabilmeyi umuyorum.
Hakan Çınar / Dünya Gazetesi