Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Üye Şirketlerden / HAVA KARGONUN CAN DAMARI TRANSİT TAŞIMALAR

HAVA KARGONUN CAN DAMARI TRANSİT TAŞIMALAR

HAVA KARGONUN CAN DAMARI TRANSİT TAŞIMALAR06.03.2014
Türkiye hava kargo sektörü için var olan ihracat-ithalat taşımalarının yanı sıra, asıl 3. ülkelere yapılan transit taşımaların nasıl artırılacağının hesabının yapılması gerektiğini vurgulayan Reibel Taşımacılık Genel Müdürü ve UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Arif Badur, “Bunun içi ise havalimanlarımızın doğru planlanması ve limanlar arası kargo trafiğinin hızlı ve ekonomik hale getirilmesi şart” diyor.

Hava kargo sektörü hem dünya hem de Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Mal ve hizmette “hızın” öne çıkmasına paralel olarak bu büyümenin önümüzdeki süreçte de devam etmesi bekleniyor. Hava kargo sektörünün deneyimli isimlerinden Reibel Taşımacılık Genel Müdürü Arif Badur, ülkelerin bu talebi karşılamak için ya hizmet hızını artıracak havalimanları ve bu limanlara bağlı antrepoları devreye aldıklarını ya da daha az yakıt tüketip daha çok yük ve yolcu taşıyan uçaklar geliştirdiklerini söylüyor.
 
BÜYÜMEYE CEVAP VERECEK LİMANLAR YARATMALIYIZ

Genel durum bu iken, Türkiye hava kargo sektörü özelinde hesabı yapılması gereken konunun 3. ülkelere yapılan taşımalar olduğunu belirten Badur, “Türkiye olarak ithalat ve ihracat alanında yaptığımız taşımaların yanı sıra komşu ülkelerin ne kadar kargosunu taşıyabileceğimizin hesabını yapmamız gerekiyor. Hem uçtuğumuz noktalara yaptığımız taşımaları hem de diğer ülkelerden getirip 3. ülkelere taşıdığımız kargoları artırmamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Bunun için ise havalimanlarımızın doğru planlanması ve limanlar arası kargo trafiğinin hızlı ve ekonomik hale getirilmesi şart” diyor.

Arif Badur, Türkiye hava kargo sektörünün 2013’ü kapasite artışıyla tamamlandığını söylüyor. Ancak bu artışın Türkiye’nin olması gereken kapasitesinin çok altında olduğunu vurgulayan Badur, “Avrupa’da IST Muadili Havalimanlarının kapasitesi IST’ten daha fazladır. Ticaretimizin büyük bir bölümünün gerçekleştirildiği İstanbul’da AHL, SAW ve TEQ havalimanlarında birbirleri arasındaki taşımacılığın ayrı gümrük prosedürüne bağlı olması ve yine bu havalimanları arasında serbestçe kargo aktarımı yapılamaması nedeniyle kapasite fazlalığı veya eksikliği kullanılamıyor. Türkiye hava kargo sektörü; havalimanı hizmet kalitesinin artırılması, gümrük işlemlerinin Avrupa Birliği standartları seviyesine çıkarılmasıyla birlikte geometrik olarak büyüyecektir. Bulunduğumuz bölgenin uluslararası kargo trafiği ihtiyacı bu gelişmeyi öngörüyor. Önemli olan bu servisi verebilecek limanlar yaratmaktır.”
 
TAŞIMACILIK BİLİNEN MERKEZLERE TOPLANMALI

Kanal İstanbul ile birlikte Çılgın Projeler’den birisi olarak gündeme gelen ve İstanbul’daki hava trafiği sorununa önemli oranda çözüm bulması beklenen 3. Havalimanı projesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Arif Badur, “Projenin 2016’da bitirilebileceğini sanmıyorum. Ancak yapıldığını varsayarsak, AHL’nin de kapatılacağı konuşuluyor. O zaman 100.000 metrekarelik kargo alanı, bize ciddi bir güç kazandıracaktır!” diyor. 

Türkiye hava kargo sektörünün uzun süredir gündeminde olan konulardan birisi de “Kargo Köyü” projesi. “Kargo Köyü projesi, hava kargo için başka kriterlerde konuşlanmalı” diyen Arif Badur, mevcut havalimanlarının hava kargo köyü projelerine uygun olmadığını söylüyor. Badur, “Trakya, Mersin, Ankara, Manisa gibi bölgelerde lojistik köy çalışması yürütülüyor ve bunlar çok da faydalı olacak. Ancak bu projeler havayolu taşımacılığı için değil. Taşımacılığın bilinen merkezlere toplanması gerekir. Bizim yapmamız gereken; demiryolu ve denizyolu taşımacılığını uluslararası boyutta geliştirmek ve karayolunu bu limanlara taşıyan taşıma modu olarak kullanmak” diyor.
 
GÜÇLÜ VE ZAYIF YANLAR

Türkiye’nin hava kargoda güçlü ve zayıf yanlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Arif Badur, şunları aktarıyor: “Ülkemizin en güçlü yönü bulunduğu coğrafyadır, etrafını çevirmiş 3 deniz ve sahip olduğu iç denizdir. Bu denizlere ve sınırlarımıza komşu ülkelerin arasında uluslararası taşımacılıkta en iyi olanaklara sahip olmasıdır. Bu güçlü yönünü zayıflatan konuları ise, planlanmamış yapı, THY’nin gelişimine göre konuşlanmış havalimanları, havalimanlarında depo, gümrüklü depo yetersizliği, trafik kısıtlamaları, havalimanlarında konuşlanmış taşıma kooperatifleri ve uygulanan mecburi ve pahalı hizmet alımı, gümrük lokasyonlarının uygun olmaması, gümrükler arasındaki aktarmaların zor olması, gümrük işlemlerindeki zorluklar ve bürokratik uygulamalar olarak sayabiliriz. Bu noktada rekabette güçlenmek için tüm limanlarımızı, mümkünse tüm taşıma modlarını içeren lojistik merkezler haline getirmemiz gerekir. Hız, ekonomik fiyat, kolay ve güvenilir gümrük, yapımızı daha da güçlendirecektir.”
 
YENİ UYGULAMALAR DÜZEN GETİRECEK
 
Türkiye hava kargo sektörü büyümesini sürdürürken, önemli düzenlemeler de hayata geçiriliyor. Bunlardan ikisi; "Güvenli Kargo" ve “Elektronik Hava Konşimentosu (E-AWB)” uygulaması. Öncelikle “Yetkilendirilmiş Yükümlü, Gönderici, Taşıyışı, Acente” yerine; “Bilinen Gönderici, Acente, Taşıyıcı Sistemi”ni getirmek gerektiğinin altını çizen Arif Badur, daha sonra mesleki ve mali yeterlilikle yetkilendirilmiş sisteme geçilebileceğini söylüyor. E-AWB, E-Gümrük, E-Devlet gibi uygulamaların taşımaya hız kazandıracağını belirten Badur, “Yine bu uygulamalar firmaları daha kurumsal hareket etmeye zorlayacağından sektöre daha sıkı bir düzen gelecektir. Sektör firma sayısı bakımından artmayacaktır ancak iş hacmi açısından artış gösterecek” diyor.

Kaynak: Lojistik Hattı