Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / 2023’E 6 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİ KOYAN SAMSUN’A SIÇRAMA LOJİSTİK İLE GELECEK

2023’E 6 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİ KOYAN SAMSUN’A SIÇRAMA LOJİSTİK İLE GELECEK

2023’E 6 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİ KOYAN SAMSUN’A SIÇRAMA LOJİSTİK İLE GELECEK05.12.2013
İş Bankası’nın 35’inci İş’le Buluşmalar Toplantısı’ Samsun’da yapıldı. İlin ulaşım avantajını ve konumunu baz alarak oluşturulan master planlarla sinerji yaratan Samsun iş dünyası 7 proje hayata geçirecek.

Samsun kabuğunu kırmaya hazırlanıyor. Samsun, bu hedefine sahip olduğu güçlü hava, deniz, karayolu bağlantıları ile demiryolu avantajını kullanarak ulaşacak. Samsun Valisi Hüseyin Aksoy ile Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Muharrem Durmuşoğlu, turizm, tarım, lojistik ve ihracat master planlarını tamamladığını açıkladı.

Türkiye İş Bankası’nın, 2008’den bu yana KOBİ’lere bilgi ve danışmanlık desteği sağlamak amacıyla DÜNYA Gazetesi işbirliği ile düzenlediği İş’le Buluşmalar toplantısının 35’inci durağı Samsun oldu. “Ticaretteki Değişim Rüzgârlarına Samsun’dan Bakış” konulu toplantıda Samsun Valisi Hüseyin Aksoy ve  Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Muharrem Durmuşoğlu Samsun’u geleceğe taşıyacak 7 projeyi anlattı.

Projeler ağırlıklı olarak ulaşım avantajı gözetilerek oluşturulurken Lojistik Köy, Viking Projesi, Samsun Fuarı’nın canlandırılması, Teknopark projesi, Metal Metroloji ve kalibrasyon laboratuarı Projesi ; Kümelenme Projesi ve KUYAP projesi tam anlamıyla, valilik, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve yerel otoritelerin oluşturduğu işbirliği ile hayata geçiyor.

2012 yılında 450 milyon dolar ihracat geliri elde eden Samsun iş dünyası, hazırlanan ihracat master planı ile 2015 yılında 1 milyar dolar, 2019 yılında 3 milyar dolar ve 2023 yılında 6 milyar dolar ihracat hedefi belirlemiş durumda.

Master planlarımızı tamamladık

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Samsun’un 4 ulaşım ana unsuruna sahip Türkiye’nin nadir kentlerinden birisi olduğunu ve bu avantajının da farkında olduğunu belirttiği konuşmasında “Samsun neyi nasıl yapması gerektiği konusunda kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içinde belli çalışmalarını yapan bir kent. Turizm, tarım ve lojistik master planlarımız tamamladı. Lojistik köy de lojistik master planının içindeydi ve öngörülen hedeflerden biri olarak önemli mesafe aldığımız bir konuma doğru geliyor. Hava kargo konusunda da bu anlamda önemli aşamayı da önümüzdeki dönemde Lojistik merkezinin faaliyete geçmesi ile gerçekleştireceğiz” dedi.

Lojistik sektörde daha fazla pay almak adına uluslararası standartlarda bir Lojistik Köy kurma konusunda valilik koordinasyonunda, il özel idaresi, belediye, ticaret ve sanayi odası, ticaret borsası, ve OSB’nin ortak çalıştığını da aktaran Vali Hüseyin Aksoy, yakın bir tarihte Lojistik Köy çalışmalarını kamuoyu ile paylaşacaklarını da belirtti. Şu anda Lojistik merkeziyle ilgili kentsel değişim alanı olması nedeniyle Bakanlar Kurulu kararının da yakın zamanda çıkmasını beklediklerini de anlatan Aksoy, “İhracatta arzu edilen bir noktada değiliz. 2012 yılı rakamlarımız yaklaşık 450 milyon dolar. Bu Samsun gibi nitelikleri olan bir kent için oldukça küçük bir rakam. Ticaret ve Sanayi Odamızın koordinasyonunda ihracat master planı hazırlandı. Burada 2015’te 1 milyar dolar, 2019’da 3 milyar dolar, 2023’de 6 milyar dolar gibi hedefleri ortaya konan bir master planı da kentin bütün dinamikleri bir araya gelerek oluşturdu. Bunlar hedef, bunlar amaç, bunu gerçekleştirmek için önümüzdeki dönemde çok daha fazla çalışmak mecburiyetindeyiz” açıklamasını yaptı.

Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Muharrem Durmuşoğlu Samsun Lojistik Köy Projesi’nin altyapı çalışmalarını hızla tamamladıklarını kaydederek “Şüphesiz bu proje sadece kent ölçeğinde değil, bölge ve hatta Türkiye ölçeğinde büyük katma değer yaratacaktır” dedi.

Yine Samsun’un lojistik imkanlarının ve konumunun bir sonucu olarak gündemlerinde yer alan Viking Projesi hakkında da bilgi veren Durmuşoğlu, “Litvanya, Belarus, Ukrayna üzerinden Karadeniz Limanlarıyla bağlantılı olarak ro-ro ve lo-lo taşımacılık çözümüne ilişkilendirilen, Viking Projesinin en büyük avantajı AB üyesi Litvanya üzerinden Avrupa Birliği’ne geçiş kolaylığı sağlaması. Şüphesiz bahsetmiş olduğum tüm bu hususlar çerçevesinde Samsun bu proje için Türkiye ayağında en doğru noktadır” açıklamasını yaptı.
Dönemin şartları nedeniyle kapanan Türkiye’nin ilk milli fuarı olan Samsun Fuarı’nı da bir prestij meselesi olarak ele aldıklarını ifade eden Durmuşoğlu, “Öncelikle kurumların bir araya gelmesini sağladık ve bir ortaklık yapısı tesis ettik. Finansman desteği sağlamak konusunda Orta Karadeniz Kalkınma Ajansına proje sunduk. Projemiz Türkiye’deki tüm kalkınma ajansları içerisinde uygulanan ve tamamlanan ilk güdümlü proje oldu. İnşaatımızı tamamladık. İşletme ihalesi sürecindeyiz. 2014 yılında Samsun’da modern bir tesiste fuarlarımızı düzenleyebiliyor olacağız. Fuar ve Kongre Merkezinin işletmeye alınmasıyla bölgede önemli bir canlılık yaşanacağına inanıyorum” bilgisini verdi.

KOBİ eğitiminde merkez olacak

Faaliyetlerine başladığında büyük dönüşüm sağlayacağına inandıkları bir diğer projenin ise teknopark projesi olduğunu aktaran Durmuşoğlu, OSB’ye daha fazla yatırım çekmek içinde çalıştıklarını bildirdi.

Durmuşoğlu şöyle devam etti: “Samsun ve bölge sanayisine çok büyük hizmet edeceğine inandığımız bir diğer çalışmamız ise tamamı hibe 7 milyon euro bütçeli Samsun Uluslararası Akredite Metal Metroloji ve Kalibrasyon Laboratuvarı Projesidir. Şu anda ihale çalışmaları aşamasındayız. Faaliyete geçtiğinde sanayicimizin yaptırmak zorunda olduğu testler burada yapılabilir olacaktır. Bu konulardaki en yakın laboratuvarların Ankara’da olduğu göz önüne alındığında bu tesisin bölgenin ihtiyacına hizmet edeceği aşikardır.”

İhracatı artırmak içinde eylem planı hazırladıklarını aktaran Durmuşoğlu, uygulamaların alt yapısını hazırladıklarını bildirdi.

“KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi” konusunda çalışmaların devam ettiğini belirten Durmuşoğlu, “Kümelenme potansiyeli olan medikal, gıda, mobilya gibi sektörlerin, kümelenme çalışmalarına ivme vermek amacıyla ur-ge projelerimizi hazırladık. Öne çıkan sektörlerin birlikte hareket edebilmelerini sağlamaya çalışıyoruz” dedi.  KUYAP yani KOBİ Çalışan ve İşverenlerinin Küresel Ekonomideki Değişimlere Uyum Yeteneğinin Artırılması Projesi ile de Samsun’un eğitim merkezi olacağına işaret eden Durmuşoğlu, “Samsun kabuğunu kırmak üzere olan bir kenttir. Sahip olunan potansiyelin hareket kazanması ile birlikte Samsun her geçen gün daha fazla yatırım çekmeye başladı. Her yanda otel yatırımları, alış veriş merkezleri, spor kompleksleri benzeri özel ve kamuya ait yeni imalatlar yükseliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bankaların kârı kuradan çıkmadı

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, finans sektörünün istikrarı, güçlü özkaynak yapısının sürdürülmesinin reel sektör için de önemine değinerek “Bugün geldiğimiz noktada, güçlü özkaynaklar, gelişmiş insan gücü, gelişmiş teknolojik altyapı ve iyi yönetim kalitesiyle bankacılık sektörünün kârları kendisine kurayla isabet etmiş değildir. Hakiki bir kalitenin göstergesidir ve bundan hepimiz memnun olmalıyız. Bu kârlar, bu tür performanslar açıkça topluma yarattığımız değeri gösteriyor. Ya da bir başka deyişle toplumun üzerinden aldığımız ekstra yükleri ifade ediyor” dedi.

‘İş’imizde sosyal paydayı gözetiriz

İş Bankası’nın Türkiye’de eksik bıraktığı bir alan olmadan çok büyük bir sorumlulukla çalıştığını belirten Bali, şunları kaydetti: “Bugün 200 milyar Türk lirasını aşkın bir aktif büyüklüğü ile 23 milyar TL’nin üzerinde en büyük öz kaynağa sahip olmuş bir banka olarak ve 132 milyar liraya erişmiş kredilerle Türkiye ekonomisine hizmet ve destek veriyoruz. Diğer taraftan bu kredilerin yüzde 72’si ticari kredidir. Bu bankanın çalışma prensibiyle ve sorumluluk anlayışıyla çok yakından ilişkili bir durumdur. Aslında sosyal paydayı gözetmeden yaptığımız hiçbir iş yoktur.”

Altın bankacılığında önemli rol üstlendik

Bankacılık sisteminde çok ciddi oranda bir altın bankacılığı ilgisi olduğunu dile getiren Adnan Bali, şöyle devam etti: “Büyük ölçüde bunun içinde çok önemli bir rol oynadık. Çünkü cari açık için önemliydi. Kayıt dışının kayıt içine alınması için önemliydi. Kalkınmamızın gelişmemizin sürdürülebilir olması için önemliydi. Bizim açımızdan sadece bir kazanç kapısı değil bu memleketin ortak çıkarlarına hizmet etme her şeyden daha önce geliyor. İşte o nedenle kredilerimizin büyük bölümü ticari krediler. Sıklıkla söylenir İş Bankası kredide biraz sıkıdır diye. Doğru sıkıyız. Sıkıyız ama açık ara da lideriz. Sıkı olup açık ara lider olup bu ülkenin kaynaklarını heba etmeksizin bu gün sektörün bir puan daha altında sorunlu krediler oranına sahip olmak demek, sorumluluğunu yerine getirmek demektir. Çünkü biz banka olarak kaynak tahsisinden sorumluyuz. Bu ülkenin tasarruf fazlasını kullanıyoruz. Bize emanet edenlerin aslında verdiği vekalete dayanarak yapıyoruz bunu.”

İş Bankası’nın bugün 6.5 milyar dolar civarında enerji finansmanına kaynak ayırdığına dikkat çeken Adnan Bali, “Çünkü Türkiye enerjide dışa bağımlı ve cari açık problemini çözecekse enerji konusunda yapacağı çok önemli atılımlara adımlara muhtaç bir ülke. Bu bizimde önceliğimizi oluşturuyor bu nedenle” dedi.

Türkiye buralara kolay gelmedi

Türkiye’nin gelmiş olduğu yerin kolay bir yer olmadığını vurgulayan Adnan Bali, “Bu kolay gelinmemiş yerleri kolay kaybetmemeliyiz. Bunun için büyük bir sorumluluk anlayışıyla çalışmaya devam etmeliyiz. Bu gün bu sürecin bu şekilde gelişmesinde finans sektörünün sağlam duruşunun da çok önemli rolü oldu. Güçlü öz kaynaklara dayanarak sağlıklı büyüme stratejileri izleyerek bütün bir finans sektörü sadece bankamızı kastediyor değilim, bütün bankalar bu dönemde iyi bir sınav verdiler. Bu dengeleri de fazla zorlamamalıyız bozmamalıyız diye düşünüyorum. Çünkü finans sektörünün istikrarı finans sektörünün güçlü öz kaynak yapısının sürdürülmesi sadece kendisi için lazım değildir aynı zamanda reel sektör içinde lazımdır” diye konuştu.

“Almanya’nın 1.307 şampiyonu var, bizde küçük şampiyonlar yaratmalıyız”

“Ticaretteki Değişim Rüzgarlarına Samsun’dan Bakış” teması altında gerçekleştirilen toplantında DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ yönetiminde düzenlenen panelde konuşan Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Merkezi, İşletme Yönetimi Geliştirme Bölümü ve Dış Ticaret Teşvik Kurumlarını Güçlendirme Bölümü Emekli Kurucu Başkanı Prof. Dr. Osman Ata Ataç, Almanya’da 1.307 tane küçük aile şirketinin olduğunu belirterek, “Türkiye’de kendi sektöründe şampiyon aile şirketi sadece 9 tane var. Bu şampiyonları irdelememiz ve bunu becermemiz gerekli” dedi.

Ataç, Almanya’da yapılan bir araştırmada ülkede 1.307 şampiyon şirket olduğu tespit edildiğine de işaret ederek şöyle devam etti: “ABD’de bu rakam 366 iken, Türkiye’de ise sadece 9. Neden peki böyle? Olay sadece ekonomik alanda yapılan destekleme meselesi değil. Bu bir kültür meselesi. Almanya’daki bu başarının yönlerinin iyi irdelenmesi gerekir. Ve bunu bizim de becermemiz gerekir. Almanya’daki bu küçük aile şirketleri bir ürün üzerinde uzmanlaşarak onu çok iyi yapmışlar. Ve pazarda bir başka şirkete gerek duyulmamış. Bütün bunların altında elbette alınan bir karar da var. Bu karar büyüme kararı. Ayrıca, ihtirasları frenleyebilme ve nerede duracağını iyi bilme. Bu şirketlerin ortak başarısının sırlarından biri de katiyen haksız rekabet yapmamalarıdır.”

İşadamlarının servet yaratarak ülkelerine katkı sağladığını ifade eden Ataç, “Bu servet dağılımını yapanlar ise küçük şirketlerdir. Onun için bizim şampiyonlara ihtiyacımız var. Küçük olup da dünya çapında başarı sağlamak mümkün. Bunun için öncelikle ivonatif olarak bir şeyi çok iyi yapmak gerekir. Bakın taklit demiyorum.  Bu sağlamanın yolu kültürel bir değişimden geçiyor. Şu an ülke olarak biz çok kaliteli bir yerdeyiz. Bizim sadece biraz daha çok ve ihtiraslı çalışmamız lazım. Biz bu işin başına nasıl geçmeliyiz diyerek kadrolarımızı güçlendirmeliyiz” şeklinde konuştu.

“Türkiye’ye kaynak akışı azalacak”

Okan Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy, “Dünyada iyi bir şey olmuyor açıkçası” dedi. Berksoy, ABD’nin dünyaya ayda 85 milyar dolar gibi bir para pompaladığını söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: “Şu an stoğunda ise toplam 4 trilyon dolar var. Daha önemlisi balon olma ihtimali var. Çünkü biz 2008 krizinden bu yana bu balondan korkar olduk. FED Başkanının bu konudaki ilk imasını bu yıl mayıs ayında yaptı. Ardından eylüle kadar bütün mali piyasalar birbirine girdi. Faiz oynak hale geldi. Eylül toplantısında aynı adam çıktı ve dedi ki: ‘Biz bunu dedik ama gelişmekte olan ülkeler bu durumdan çok etkilendi.’ Bu defa likiti hangi dozda geri çekecekler sorusu uyandı akıllarda. Ben buna sürekli belirsizlik diyorum. Ve bu iyi bir şey değil. Bakın zaten kriz çıkışında bütün ülkelerde büyüme yavaşladı.  Şimdi önümüzdeki tahminlerde ise şunlar var, önümüzdeki grafiğe baktığımızda dünya ekonomisindeki büyümenin yavaşladığını görmekteyiz.”

Uluslararası Finans Enstitüsü tahminine göre, yükselen ekonomilere yönelik sermaye akışı 1 trilyon 215 milyar dolardan 2014’te 1 trilyon 29 milyar dolara kadar ineceğini kaydeden Taner Berksoy, “Yani bizim türümüzdeki ülkelere kaynak akışı azalacak. Bu bizim için çok önemli. Şimdi tasarruf oranını düzelteceğim zaman politikanızı da ortaya komanız gerekir. En az iki 3 politika hem de. Bunları uygulayacağım demeniz gerekir” diye sözlerine ekledi.

“Örgütlü tarım uygulanmalıdır”

“Elimizin altında toprak gibi büyük bir kaynak var” diyen DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt, Samsun’da örgütlü tarımın uygulanması gerektiğini vurguladı. Samsun’un yeni gündemine ilişkin konuşan Bozkurt, Samsun’da tarım alanında büyük bir kaynak olduğuna değinerek, “Hızlı tren ile Sivas ve Tokat’ın alt bölgeleri Ankara’yı tercih edebilir. Öte yandan Samsun yakın tarihine bir bakacak olursak, Bafra’daki barajda 10 bin işçisini, kapanan sigara fabrikasında 5 bin işçisini, orman idaresi tesisinde ise 2 bin işçisini kaybetti. Belki devlet dairesindeki memuru da 5 binden 3 bin 500’e kadar düştü. Bizim devletten bir şey beklemek yerine örgütlü tarıma yönelmemiz gerekmektedir. Elimizin altında toprak gibi büyük bir kaynak var” açıklamasında bulundu

“Bize doğalgazı ve petrolü bedava da verseler cari açığımız olacak”

İş’le Buluşmalar Toplantısı’nda deneyimlerini paylaşan ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren, “İran, Rusya, Katar, Azerbaycan… Hepsi bize ihtiyaç duyduğumuz bu doğalgazı – petrolü bedava da verseler dış ticaret açığımız devam edecek. Bu ithalata bakıp, bunu nasıl azaltabileceğimizi çalışmamız lazım” dedi. Cari açığın suçlusunun enerji olarak gösterildiğini ve bu odaklanmanın ithalattaki diğer kalemlerin göz ardı edilmesine neden olduğuna işaret eden Ahmet Eren, “İthal ettiğimiz maddeleri Türkiye’de nasıl üretiriz ona bakmamız lazım. Biz makine ve tesisler ithal ederiz. Çok ucuzsa Çin’den, kaliteliyse Avrupa’dan alırız. Hepsinin Eximbank’ı var. 2 yıl ödemesiz 10 yıl vadeli yüzde 2.5 faizle kredi kullanıyoruz. Bu şartları görünce ne varsa getirelim kardeşim diyoruz. 5 yıl önce fark ettim. Toplu olarak ithal ettiğimiz tesisin mesela alüminyum eldivenleri gibi bazı basit aksamlar Türkiye’de yapılabilir. Ama dışarıdan geliyor ve bizler döviz ödüyoruz. Bizim bu soruna odaklanıp, çözmemiz lazım. Bizim cari açığımızın tek sebebi enerji değil, ithalattır” açıklamasını yaptı. Türkiye’de ithalatı ikame edecek destek sanayilerinin kurulması gerektiği üzerinde duran Eren, “İhracat için nasıl kredi veriyorsak bunu burada üretecek kişiye de daha fazlasıyla destek vermemiz gerekir” diye konuştu. Ahmet Eren, bir aile şirketi olduklarını ve başarılarının sırrının ‘eltileri işe karıştırmamak’ olduğunu da vurgulayarak “Çok başarılı bayan yöneticiler var. Ama eşim dünyayı gezer bizim iş yerine 40 yılda 1 kere gelmiştir” dedi.

Lacoste yatırımını Türkiye’ye kaydıracak

Yatırımları hakkında da bilgi veren Ahmet Eren, bir döneme ‘kıskanç bayanlar eşinize Er-os giydirmeyin’ sloganı ile damga vurduklarını bugün perakende, kağıt sanayi, çimento ve enerji alanında yatırım yaptıklarını anlattı. Eren şöyle devam etti: “Avrupa’nın en büyük kağıt üreticilerinden biriyiz. Bir yıl sonraki kapasitemiz 1 milyon tonu aşacak ve Türkiye’de üretilen kağıdın yüzde 40’ını Eren grubu üretiyor olacak. Aynı zamanda özelleştirmeden aldığımız Denizli Çimento’yu işletiyoruz. Şimdi Mersin’de ihracata yönelik 4 milyon ton kapasiteli çimento fabrikasının inşaatı hızla yürüyor. Türkiye’nin elektrik ihtiyacının %4.5’unu karşılamaktayız. Yine orada 1.400 megawat daha ek yatırım yapıyoruz. 2017’de Türkiye’nin tüketeceği elektriğinin %8’ini karşılıyor olacağız.”

Perakende de 300’ü aşkın mağazaları olduğunu da aktaran Eren, “ Bir çok uluslararası markanın Türkiye’deki temsilcisi konumundayız. Geçtiğimiz hafta Lacoste’un Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye’deydi. Bizim tesisleri gördükten sonra ‘Romanya’dakini kapatılım bizimkileri de buraya alalım burada üretelim’ dedi” açıklamasını yaptı.

Kaynak: Dünya Gazetesi