Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Ekonomi / İş Dünyası / PİYASALARDA AĞUSTOS SICAĞI

PİYASALARDA AĞUSTOS SICAĞI

PİYASALARDA AĞUSTOS SICAĞI11.09.2013

Gelişmekte olan ülke piyasaları FED etkisinden çıkamıyor.  Başta Türkiye olmak üzere Hindistan,Brezilya,Güney Afrika, Kore  ve Endonezya gibi ülkelerin başı çektiği ülkelerde hızlanan sermaye çıkışları piyasaları  kur ve faize ralli yaptırıyor.

Merkez bankalarının müdahalelerine gelişmekte olan piyasaların para birimleri dolar karşısında değer kaybediyor. Asya ve Uzakdoğu’nun gelişmekte olan ülke paralarının değer kaybı yüzde 25 ile yüzde 10 arasında değişiyor.

Diğer yandan sermaye çıkışıyla mücadele eden merkez bankalarının rezervleri hızla eriyor. Tahminlere göre, Çin dışında kalan ülkelerin merkez bankaları son 3,5 ayda yüzde 2’sini kaybetti. Rupisi dolar karşısında tarihinin en düşük seviyesine inen Hindistan’ın rezervlerinin yüzde 5,5 eridi.

Türkiye’de ise  dolar yeni rekorlara imza atarken, faiz cephesinde çift haneli seviyeler  test
edildi.

Dünya ekonomisinde sular  geçtiğimiz ayda  durulmadı.  Yurt içi ve yurt dışı piyasalardaki  gerginlik ve kaygı  Ağustos’a da damgasını vurdu. Piyasalardaki oynaklık adeta baş döndürdü.

ABD ve AB tarafından gelen iyileşme sinyallerinin piyasalar tarafından olumlu algılanması ve  gelişmekte olan ülkelerinin büyüsünün bozulduğuna ilişkin inancın artması piyasalardaki gerginlik ve oynaklığı tetikledi.

Temmuz ayında  faiz-kur baskısı altında yönünü bulmaya çalışan piyasalar Ağustos ayında da  hop oturdu, hop kalktı.

Euro Bölgesi’nin gelen 2. çeyrek yüzde 0,03’lük  büyüme verisinin ‘resesyondan çıkıyor’ olarak okunması, FED’in tahvil alım programını Eylül ayından itibaren azaltacağına yönelik  kaygıların giderilememesi  Ağustos ayında piyasaların ateşinin yüklemesine neden oldu.

Temmuz ayında kurdaki yukarı yönlü yükselişe yaklaşık 6,5 milyar dolarlık müdahale ve 2 yıllık aradan sonra faiz artışı ile cevap veren Merkez Bankası,  FED Temmuz ayı tutanaklarının açıklamasının ardından  aldığı önlemlere rağmen dolar  Ağustos ayında da rekor tazeledi.

Yabancı çıkışlarının  ve talebin hızlanması ile birlikte dolar kuru  2 liraya,lira sepet bazında 2.32’ye, faiz ise yüzde 10’a dayandı, borsa 68 binlere geriledi ve deyim yerindeyse piyasalar yangın yerine döndü. Her günü istisnai gün ilan ederek piyasalardaki tansiyonu düşürmeye çalışan Merkez’in 800 milyon dolarlık döviz satım refleksi  yükselişe kısa bir mola verdirse de ihaleye olan taleplerin yüksek olması kur ve faizi yerinde tutamadı.

RAPORLAR PİYASANIN KEYFİNİ KAÇIRDI

Son  2 aydır gelişmekte olan ülke piyasalarının keyfi  yabancı finans kuruluşlarından peş peşe gelen kötümser raporlarla  iyice bozuldu.

Goldman Sachs,Credit Suisse  ve Citi yayınladıkları raporlarda Türkiye’nin  dış şoklara ve ABD kaynaklı gelişmelere karşı kırılgan olduğuna işaret ettiler.

Goldman Sachs son  raporunda, Merkez Bankası’nın azalan Merkez Bankası rezervlerine dikkate çekti ve bankanın uyguladığı para politikasının dış baskıları karşılamaya yetmediğini bu nedenle düşük kur –yüksek faiz bileşeninden oluşan bir politika uygulamasını tavsiye etti.

Kuruluş gelişmekte olan piyasalar raporunda, Türkiye’nin son 10 yılda  büyük dış dengesizlikler  ürettiğine de işaret ederek, özel sektör ağırlıklı dış yükümlülüklerin sürdürülebilir olmadığına ayrıca  artan dış finansman ihtiyacının ciddi bir kırılganlık unsuru olması nedeniyle ABD tarafında yaşanacak normalleşmenin Türkiye’yi  birkaç yıl sürecek ciddi bir düzeltme sürecine götürebileceğini açıkladı.

Gelecek bir yıl için kur tahminini 2.2 liraya taşıyan Goldman Sachs, Merkez Bankası’nın faiz artışıyla birlikte para politikasında ek sıkılaştırmaya gitmesini öngördüklerini belirtti.

Türkiye’ye ilişkin bir diğer olumsuz açıklamada Citi gelişen ülkeler stratejisti Luis Costa’dan geldi. Costa, FED’in önümüzdeki aylarda parasal genişlemeye ilişkin stratejisinde değişiklere gidebileceğini ve bunun gelişmekte olan yatırımcıların piyasalardan çıkışını hızlandıracağını söyledi.

Costa, özellikle Türkiye ve Brezilya’ya atıfta bulunarak cari işlem dengesini borçlanmayla sağlayan bu iki ülkenin tahvil alımlarının azaltılmasından daha fazla etkileneceğini savunarak yatırımcılara uyarıda bulundu.

FİTCH’İN KIRMIZI BAYRAĞI FAİZİ SIÇRATTI

Kredi değerlendirme kuruluşu Fitch’de Türkiye’yi riskli ülkeler kategorisine alan raporuyla dikkat çekti.Açıklaması  Ağustos ayında faize  pik yaptıran Fitch çeyrek dönem yatırımcı güveni araştırmasında, FED'in parasal genişletmeyi sona erdirmesinin gelişmekte olan piyasalar için likiditeyi nasıl etkileyeceği konusunda Avrupalı yatırımcıların endişelerinin arttığına yer verdi.

Fitch, kredi temel göstergelerinde geçtiğimiz 10 yılda yaşanan iyileşmenin gelişmekte olan piyasaları likidite şoklarına karşı geçmişe göre daha dirençli yaptığına inandığını, bu nedenle genele yaygın bir kriz dalgasının muhtemel görünmediğini ancak .bazı gelişmekte olan piyasaların oynak sermaye akışlarına ve yüksek faiz oranlarına, büyük dış finansman ihtiyaçları, düşük döviz rezervleri ve yüksek kaldıraç oranları nedeniyle daha kırılgan olduklarını da vurguladı.

11 faktör üzerinden yaptığı değerlendirmede Fitch,  en az 3 "kırmızı bayrak" alan ülkeler olarak Türkiye, Macaristan, Lübnan, Jamaika, Ukrayna ve Moğolistan'ı gösterdi.

BİR RAPOR DA TMB’DEN GELDİ

Türkiye’ye ilişkin olumsuz raporlara bir başka destek ise yurtiçinden geldi. Türkiye Müteahhitler Birliği, yayımladığı FED Depremi, Yavaşlayan Çin Ekonomisi, Taksim Gerilimi ve Mısır Darbesi Altında Temmuz ayı İnşaat Sektörü Analizi’nde, belirsizlik ve risklerle dolu yeni bir dönemin başladığına işaret ederek, öngörülerini ve tavsiyelerini paylaştı.

TMB raporunda 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörülen yüzde 5.5’lik büyüme hedefinin, yüzde 3 ile 4 arası tahmin edilen güncel büyüme hızına kıyasla oldukça iddialı bir hedef olduğu kaydedildi. Bu yüksek hedefin gerçekleşmesi için iç ve dış talebin dengeli artması, halen GSYH’a oranı yüzde 6 civarında olan cari açığın yüzde 5 düzeyine gerilemesi, iç tasarruf oranının yüzde 14.5’den yüzde 19’a çıkması, Türk Lirasının yavaş da olsa değerlenmeye devam etmesi gerektiği belirtildi.

TESELLİYİ J.P MORGAN YAPTI

Türkiye için tek teselli açıklama,Temmuz ayında  yayınladığı raporla cari açığı neden göstererek, Türkiye için tavsiyesini “ ağırlığını artır’dan ‘nötr’e indirerek iç piyasaları sarsan JP Morgan’dan geldi.

JP Morgan tam bir ay sonra yayınladığı raporda ise yatırımcılara Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üç ülkeye büyük yatırımlar yapmaları konusunda tavsiyede bulundu.

JP Morgan, yükselen piyasalara ilişkin ikinci çeyrek raporunda, Türkiye'ye ilişkin şu yorumlara yer verdi:"İç talepte güçlü artış ve yüksek faiz gibi iki faktörden arındırarak bazı cari işlem fazlalarının düşük düzeye hareket ettiğini, bazı cari işlem açıklarının yükseldiğini görmeye başlıyoruz. Özellikle büyük yatırım yapılabilir yükselen piyasalarda öne çıkan üç ülke var. Güney Afrika, Türkiye ve Hindistan. Bu ülkelerin cari işlem açıkları GSYH'nın yüzde 5'i."

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Herkes dolar ve faiz cephesindeki yükselişin ne kadar süreceği sorusunun yanıtını arıyor. Yılın son çeyreğine yaklaşırken büyümeye ilişkin endişeler arttı. Büyüme beklentileri kademeli olarak aşağı yönlü revize ediliyor. Akıllardaki  bir diğer soru ise Türkiye’nin hikayesi burada  bitiyor mu? Çıkış için yeni bir hikayemiz olabilir mi?

Sorularımıza ilk yanıt T-Bank Başekonomisti Veyis Fertekligil’den geliyor. Fertekligil, Milli
gelire oranla en yüksek cari açığa sahip ülkelerden biri olan Türkiye’nin FED kararlarından en çok etkilenecek ülke olduğuna dikkat çekiyor ve önümüzdeki günlere yönelik şu yorumlarda bulunuyor.

“MERKEZ ORTODAKS POLİTİKALARA GEÇMELİ”

“Dolar kurundaki yükseliş bir süre devam edecek. FED’in sonbaharda tahvil alımlarını azaltmaya başlamasını bekliyoruz. Gelişmekte olan piyasalar buna yönelik hazırlıklarını yapmaya başladılar. Brezilya 60 milyar dolarlık bir programla işe başladı. GOP merkez bankaları faiz artırımına başladı. Türkiye Merkez Bankası ise hala 4.5’luk politika faizinde ısrarlı, faiz artışına yanaşmıyor. Faiz koridorunda bir miktar artış ve piyasalara döviz enjekte ederek gelişmeleri absorbe etmeye çalışıyor. Gösterge tahvilin bileşik faizinin yüzde 10.26 olduğu bir ortamda bu durum sürdürülebilir değil. Aynı şekilde merkez bankası döviz rezervleri 40 milyar dolar civarına kadar geriledi. Piyasanın talebine sonsuza kadar cevap veremez. Merkez Bankası’nın en kısa sürede faiz artışına gitmesi kaçınılmaz. Ortodoks
politikalara geçerek radikal kararlar almak zorunda."

Yılın tamamına yönelik tahminini ise yüzde 4’den yüzde 3,5 ‘lara çeken Veyis Fertekligil, merkez bankası kararlarına bağlı olarak kurun bir süre daha 1.90 liranın üzerinde kalmaya devam edeceğini söyledi.

Türkiye’nin ileriye dönük yeni bir hikayesi olmadığı yorumunda bulunan Fertekligil,” AB tarafında da istenilen olmadı. Siyaset, dış politikada da sıkıntılı günler geçiriyoruz.ve 2014 seçim yılı. Dolayısıyla beklentilerin sınırlı kalacağına düşünüyoruz” dedi.

“MERKEZ TL’YE GÜVEN KAZANDIRMALI”

Şeker Yatırım Ekonomisti İbrahim Aksoy, Mayıs ayından bu yana Fed’in tahvil alımını azaltacağı beklentileri, siyasi gelişmeler ve Merkez Bankası para politikasına dair belirsizlikler nedeniyle piyasalar konusunda olumsuz düşündüğünü dile getirdi.
FED’in  tahvil alım miktarının azaltılması kararının 3. miktarsal gevşemenin başladığı 2012 sonbahardaki genel ekonomik görünümle karşılaştırmayla şekilleneceğine kaydeden Aksoy, bu nedenle arada gelen olumsuz verilerin yılsonuna kadar tahvil alım miktarının azaltılacağı olgusunu değiştirmeyeceğini söyledi. Aksoy, Türkiye’nin yüksek dış finansman ihtiyacı nedeniyle küresel piyasalardaki durumdan bağımsız olmadığına, çevre ülkelerde süregelen siyasi çalkantılar ve seçim  süreci nedeniyle de önemli bir dönemeçten geçtiğine dikkat çekti.

Küresel ve bölgesel gelişmelerin Türkiye’nin ileriye dönük büyüme beklentilerini etkileyeceğini vurgulayan İbrahim Aksoy, 2013 için yüzde 3.2, 2014 için ise yüzde 3’lük büyüme tahmini olduğunu söyledi. Bununla birlikte, Aksoy Türkiye’nin büyüme oranlarının sermaye girişleri ile yüksek korelasyonu nedeniyle önümüzdeki yıl için büyüme tahmini konusunda aşağı yönlü riskler bulunduğunu ekledi.

Mayıs ayından bu yana yaşanan gelişmeleri ve Merkez Bankası’nın adımlarını değerlendiren İbrahim Aksoy, “ Banka faiz koridorunun üst bandında ufak artışlar yaparak piyasaları rahatlatmaya çalıştı ancak bu yönde artışlar tahmin edici olmadı. Başçı’nın 27 Ağustos’ta yaptığı açıklamalar sonrası, Merkez Bankası’nın bir süre daha mevcut faiz koridoruyla TL’yi korumaya çalışacağını belirten Aksoy, bankanın sene sonuna kadar belirsizlikler nedeniyle politika faizi dahil kısa vadeli faizlerde artışa gitmek zorunda kalabileceğini ifade etti. Aksoy, TL’de volatilitenin arttığı, Fed belirsizliklerinin gelişmekte olan ülke para birimlerini baskı altına aldığı bugünlerde faiz koridorunun üst bandının TL’ye güven kazandırmak için yeterince yüksek olmadığını ekledi.

Yeni bir hikayesi olmayan Türkiye’de bundan sonra borsanın rekor beklentisinin son derece düşük olduğunun  altını çizen Şeker Yatırım Ekonomisti Aksoy,”Merkez Bankası’nın   yılın geri kalanı ve 2014 yılı için  öncelikle piyasaları TL konusunda ikna etmesi gerekiyor.”dedi.
 

'TÜRKİYE CİDDİ SARSILACAK”
Kur tarafından son bir uyarı ve tavsiyede dünyaca ünlü yatırımcı Jim Rogers’dan geldi.
Gelişmekte olan piyasalarda sermaye çıkışlarının 1-2 yıl daha  süreceğini ve yatırımcıların cari açığı olan ülkelere yönelik endişeleri bulunduğunu da söyleyen Rogers, küresel ekonomide cari açığı yüksek tüm ülkelerin para birimlerinin bu süreçten etkileneceğini kaydetti.

Jim Rogers Türkiye'ye ilişkin olarak ise şu değerlendirmede bulundu; “Türkiye ciddi cari açık sorunu olan bir ülke. Yatırımcılar sermaye çıkışlarıyla Türkiye’nin cari açığını finanse etmekte zorlanacağını düşünecek. Türkiye’ye bakış da bu yönde olacak. Türkiye bu süreçten etkilenecek. Ama sadece Türkiye değil tüm ülkeler para musluklarının kısılmasından ciddi sarsılacak.” dedi.

“PANİK HAVASI YARATILMAMALI”

Gelişmeler karşısında en soğukkanlı açıklamayı ASIAD yaptı. Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Barış Aydın, gelişmekte olan ülkelerde dövizde dış kaynaklı ani yükseliş ve inişlerin olabileceğini belirterek,2 liraya kadar yükselen dolar karşısında panik havası yaratılmaması gerektiğini kaydetti.

Barış Aydın, “Dünyada yaşanan gelişmelerden elbette etkilenecek. Bu da çok doğal. Ancak sorunu büyütmenin kimseye faydası olmaz. Dolar 1,8300 ile tarihi rekora koşunca “1 dolar 2 TL olur mu? deniyordu, bugün dolar 2 TL’ye yükseldi. Bunlar olası şeyler” dedi. Merkez Bankası’nın müdahalesi yerinde. Bu hafta kritik. Hafta başından itibaren doların artışını sürdürmesi bekleniyor. Merkez Bankası döviz ihalesine ek olarak munzam karşılık oranını artırmazsa dolar orta vadede 2,40-2,50 bandına kadar bile çıkabilir. Gelişmekte olan ülkelerde bu tarz ani çıkış ve düşüşler olabilir. Artış dış kaynaklı. Panik havası yaratmamak gerekiyor. En tehlikelisi bu. ABD Merkez Bankası yetkilileri parasal daralma konusunda ne kadar geç açıklama yaparsa belirsizlik o kadar uzayacak. Bu risk ortamında da sermaye kaçışı artış gösterecek.”yorumunda bulundu.

Kaynak:Unibusiness