İklim değişikliği stratejileri, düşük karbon ve sürdürülebilir teknolojiler, yenilenebilir enerji, yaşam döngüsü değerlendirmesi, atık yönetimi gibi konularda 12 yılı aşan bir deneyime sahip olan Metsims Sustainability Consulting Genel Müdürü Dr. Hüdai Kara, karbon ayak izini silmek isteyen lojistik firmalarının öncelikle yakıt tüketimi daha az ve temiz yakıt tüketen taşıma alternatiflerine yönelmeleri gerektiğini söylüyor.
1.Karbon ayak izi nedir?
Tüm yaptığımız aktiviteler sonucunda kullandığımız fosil yakıtlı kaynaklardan dolayı doğaya karbon dioksit salımı yapıyoruz. Bu iklim değişikliğine sebep olan bir gaz. Bunun yanında karbondan daha da fazla etki yapan metan, nitröz oksit v.b. gibi salınımlar da var. Bunların iklim değişikliğine olan etkilerinin hesaplandıktan sonra ortaya çıkan değere karbon ayak izi adını veriyoruz.
2.Kimlerin karbon ayak izi vardır?
Aslında kişisel olarak her birimizin, firmaların ve ürünlerin karbon ayak izi mevcut. Ama bakıldığında bu hesaplamalar firma ve ürün bazında yapılıyor. Türkiye’de daha çok firma bazında çalışmalar mevcuttur. Fakat yavaş yavaş ürüne doğru bir geçiş görünmektedir. Zira iklim değişikliğine çözümün adresi ürün bazında bu hesaplamaların yapılmasından ve bunun nihai tüketiciye iletişiminden geçer. Firmalar ürünleri var oldukları için hayatta kaldıklarından artık karbon ayak izi çalışmalarının ürün seviyesinde yapılması gerekir.
3.Lojistik sektörünün karbon ayak izi yönetimindeki konumu ve durumu nedir?
Lojistik firmaları yine sosyal sorumlulukları ve çevreye olan duyarlılıkları çerçevesinde bu çalışmaları yapabilirler. Aslında ürün bazında yapılacak çalışmalarda lojistik çok önemli olmaktadır. Zira ürün bazında yapılan karbon ayak izi çalışmaları ürünün tüm evrelerini-beşikten mezara-yani hammaddenin üretiminden, fabrikada üretimine, kullanımına ve bertarafına kadar tüm aşamaları irdeler. Bu yaklaşıma Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (Life Cycle Assessment) adı veriyoruz. YDD ISO 14040/44 serisinde tanımlanmış ve Türkçeye de çevrilmiş bir standard. Lojistik ise her bir aşamayı bağlayan bir halkadır. Şöyle ki, hammaddenin fabrikaya taşınması, ürüne dönüştükten sonra nihai müşteriye sunumu, hayat sonunda katı atık sahasına gidişinde bile nakliye, taşıma var. Bu aşamalarda birçok karbon salınımı söz konusudur.
4.Lojistik firmalarının, ürüne olan karbon ayak izi etkisini nasıl hesaplıyorsunuz?
Öncelikle hammaddenin geldiği bölgeleri ve üretim merkezine olan mesafeleri elde ediyoruz. Bunun yanında nakliye türü bilgilerini de berberinde topluyoruz. Firmalarımız bu tür bilgileri rahatlıkla bizler ile paylaşabiliyorlar. Daha sonra elimizde bulunan ve uluslararası geçerliliği olan nakliye türlerine göre karbon ayak izleri verileri sayesinde ürünün kat ettiği mesafe ve ağırlığı ele alarak hesaplamalarımızı yapabiliyoruz.
5.Lojistik firmalarının ürün karbon ayak izine olan etkisi ne kadardır?
Bunun için sabit bir oran yok. Hammadde temini, üretimi gibi temel süreçlere göre nakliyenin yükü genelde %5-10 oranında çıkar. Fakat bu tamamen ürünün lojistiğine bağlı olarak bu değişebilir. Örneğin bir araba için kullanılacak yakıt pompası Çin’de üretilip, Hindistan’da taşlanıyor, Romanya’da ince işçiliği yapılıyor ve Bursa’da araca takılıyorsa bu rakam o zaman yükselebiliyor.
6.Lojistik firmalarının karbon ayak izi konusunda bilmeleri gereken nedir?
Düşük karbon ekonomisine geçiş için her bir sektörde inovasyon gerçekleşiyor. Lojistik firmalarının özellikle yakıt tüketimi daha az ve temiz yakıt tüketen taşıma alternatiflerine yönelmeleri gerekiyor. Bunun yanında araçların kullanımının optimum bir şekilde yönetimi, boş hareketlerin mümkün olduğu kadar azaltılması maliyetleri düşürürken çevre duyarlılığını da yerine getirecektir.
7.Türkiye’de enerji verimliliği konusunda yeterli bilinç oluştu mu?
Konu daha yeni yeni gündeme oturmakta. Enerji verimliliği düşük enerjili ampul kullanımının dışına çıkıp özellikle enerji kullanımı yüksek olan cihaz ve makinalarda enerji verimliliğine yönelik eko-inovasyon çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor. Beyaz eşya sektörü Avrupa direktifleri ile bu konuda ileri derecede yol aldı. Fakat enerji kullanan ürünler geniş bir yelpazeyi kapsıyor ve bunlarda da konunun ivedilikle gündeme gelmesi gerekmektedir. Yine benzer şekilde endüstri üretiminde enerji verimliliği konusu çok yeni ve yıllardır aynı işi yaptığımız üretim süreçlerimize artık enerji verimliliği gözlüğü ile tekrar bakmamız gerekiyor.
8.Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Kesinlikle yeterli bulmuyorum. Enerji verimliliği kanunu daha yeni çıktı sayılır ve uygulaması bir altyapı gerektiriyor. Bu da zaman işi. Daha yolun başındayız. Birim başına enerji tüketiminde OECD ortalamasının iki katındayız. Enerji sorunumuzu çözmenin en ekonomik yolu aslında enerji verimliliğine yatırım yapılması. Enerjinin yönetilebiliyor olması gerekmektedir. Ölçmediğiniz bir şeyi kesinlikle yönetemezsiniz. Maalesef veri toplama ve verileri değerlendirme alışkanlığımız yok. O nedenle geliştirmiş olduğumuz karbon ve enerji platformu bu anlamda da önemli. Firmalar artık enerji verilerini düzenli olarak toplayabilecek ve bunları gerektiği gibi değerlendirebilecekler. Sektör bazında benchmarking yaparak firmalara sektörlerine kıyasla ne aşamada olduklarını da görme fırsatı sunacağız.
9.Firma olarak karbon ayak izi eğitimi ve danışmanlığı hizmetinizden ve diğer çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Metsims Sustainability Consulting olarak sürdürülebilirlik faaliyetlerimizle firmalarımızı iklim değişikliği ile mücadelenin nihai durağı olan düşük karbon ekonomisine hazırlıyoruz. Türk firmalarında bu bilinç yeni oluşmakta ve bu oluşuma katkıda bulunmak amacıyla proje çalışmalarımıza ek olarak eğitim faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Bunun yanında karbon ve enerji yönetimini bilişim teknolojileri ile çözmek için ilgili ulusal ve uluslararası standart/yönetmeliklere uyumlu yazılımımızı Türkçe olarak firmalarımızın hizmetine 2012 yılı itibariyle sunduk. Firmalarımız çok rahat ve maliyeti düşük bir şekilde enerji ve karbon yönetimi yapabilecekler. Bu şu an için Türkiye’de bir ilk. Karbon ve Enerji yönetiminin Türkiye’ye ait emisyon faktörleri ile bir yönetim platformu üzerinden yapılabilmesi bu sayede mümkün olabilecek. Türkiye’de kullanılan düşük, orta ve yüksek voltaj elektrik enerjisinin ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen doğal gazın karbon emisyon faktörlerini çıkartarak bu konudaki bilgi eksikliğini gideriyor ve firmalarımızın işini kolaylaştırıyoruz. Ürün bazında karbon ayakizi hesaplamaları da artık firmalarımızın gündemine giriyor. Farkındalık yaratmak isteyen ve uluslararası çalışan firmalarımız artık ürünlerinin iklim değişikliğine olan etkisini bilmek istiyorlar ve bunun belgelenmesini talep ediyorlar.
10.Bu alanda gerçekleştirdiğiniz proje ve yatırımlarınızı anlatır mısınız? 2013 ve önümüzdeki dönem planlarınız nedir?
2011 yılında sektörel bazda endüstride karbon salımı azaltım çalışmalarına yöneldik. Türkiye'de seramik kaplama malzemesi, izolatör ve frit üretiminde sektör lideri olan Kale Seramik ile yapmış olduğumuz karbon salımı azaltım çalışmaları CNN International tarafından Türkiye’de “İklim Değişikliği” konusunda yapılan en iyi projeler listesinde yer aldı. Bu projemiz Ekim 2011’de bir hafta boyunca tüm dünyada gösterildi. Bu bizler için bir gurur kaynağı oldu. Çünkü gelişmekte olan Türkiye’de İklim Değişikliğine olan duyarlılığı tüm dünya ile paylaşma fırsatı bulmuş olduk. Yine benzer çalışmaları AKG Gazbeton, Dalsan, Akkon Çelik gibi sektörün önde gelen firmaları ile de tüm ürünlerini kapsayacak şekilde yaptık ve uluslararası seviyede belgelendirdik. Özellikle yapı sektöründen gelen talepler doğrultusunda bu tür belgelendirmelerin artık Türkiye’de yapılabilmesi için İsveç Çevre Bakanlığı ile anlaşma yaptık ve onlar tarafından yürütülen The International EPD System ürün çevre belgelendirme sistemini Türkiye’de Haziran 2013 itibari ile hayata geçirdik.
Kaynak:Lojistik Hattı