Türkiye’de hızla artan enerji yatırımları, sektöre yönelik proje taşımacılığını da aynı hızla büyütüyor. Enerji taşımacılığına özel birimler oluşturan lojistikçiler, artık yurtdışı projelerinde de önemli rol alıyor. Son yıllarda Türkiye’de sanayi üretimindeki artışla enerjiye olan talebin artması ve hükümetin enerjide öz kaynak kullanımına yönelik hedefleri, bu sektördeki yatırımları önemli oranda artırdı. Büyük ivme kazanan enerji projeleri, lojistik firmalarına da yeni bir iş alanı yarattı. Enerji projelerinin taşınması özel bir uzmanlık gerektirince de lojistik firmaları bir biri ardına ‘enerji lojistiği’ ve ‘proje taşımacılığı’ birimleri oluşturmaya başladı. Bu alanda başarılı olan lojistik firmaları, artık sadece Türkiye’de değil, yakın coğrafyadaki enerji projelerinde de yabancı firmalarla rekabet etmeye başladı. Kuzey Irak başta olmak üzere Ortadoğu ülkeleri, BDT ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler ise enerji lojistiğinde Türk firmalarının güçlü olduğu pazarlar.
‘Proje taşımacılığı her yıl % 10 büyüyor’
Sektör temsilcileri, enerji lojistiğini de içine alan proje taşımacılığının Türkiye’de her yıl yaklaşık yüzde 10 büyüdüğünü belirtiyor. Enerji lojistiği kapsamında doğalgaz, hidroelektrik, termik ve yenilenebilir enerji santralleri taşımaları yapan firmalar, santrallerin yapımı bittikten sonra da yedek parça standart malzemeleri taşıyor. Ağırlıklı olarak Avrupalı firmalardan tedarik edilen proje ekipmanları, Uzakdoğu ve Hindistan dahil imalat merkezlerinden alınıyor, Türkiye’de projenin yapıldığı illere taşınıyor. Enerji proje taşımacılığında Türkiye’de önemli bir paya sahip olan Kıta Lojistik’in Genel Müdürü Emre Eldener, Türkiye’de enerji lojistiğinin hızla büyüdüğüne vurgu yaparak, “Taşınan malzemelerin hem ağırlıkları hem de hacimleri artıyor. Verilen hizmetler lojistik dışında mühendislik hizmetlerine doğru kayıyor” dedi. Türk firmalarının yurtdışındaki projelerde de önemli rol aldığına dikkat çeken Eldener, “Firmalarımız BDT ülkelerindeki neredeyse tüm enerji projelerinde aktif rol alıyor ve Avrupalı firmalarla rekabet edip çok da başarılı oluyor” dedi.
‘Türkiye enerji lojstiğinde bölgede üs olabilir’
Türkiye’nin enerji lojistiği alanında bir üs olabileceğine dikkat çeken Catoni Grup CEO'su Serdar Ayırtman ise konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: ”Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar Türkiye kendisine birçok farklı partner oluşturdu. Bu çerçevede de lojistik üssü olma potansiyeli var, olmalıdır da. Bu sadece Kuzey Afrika ile sınırlı değil, aynı zamanda Türki Cumhuriyetler için de geçerli. Oralarda da petrolün zengin olduğu Hazar bölgesi var, ekonomiler gelişiyor ve Türk firmaları ciddi projeler alıyorlar. Bu firmaların lojistik ihtiyaçları doğuyor. Türkiye’nin jeopolitik konumu çok önemli ve lojistik koridorda üs olmaya en güçlü aday konumunda.”
‘Proje taşımacılığının sektörde payı artacak’
Mars Lojistik Hava ve Deniz Kargo / Deniz İhracat ve Projeler Müdürü Ümit İsberk, proje taşımacılığının gelişme hızı ve performansının Türk lojistik sektörü içinde giderek daha fazla önem kazanacağı belirtti. İsberk, şöyle konuştu: “Özellikle endüstri ile enerji sektörünün büyümesi ve yaygınlaşmasıyla Türkiye'nin dinamik ekonomisi birleştiğinde, proje taşımacılığı kapasitesi de giderek artacak. Türkiye, rüzgâr enerjisi santrallerinin en hızlı büyüdüğü ülkeler sıralamasında dünyada birinci sırada ve bu alandaki potansiyelin şimdiye kadar yalnızca yüzde 15'inin kullanıldığı düşünüldüğünde sektörün önündeki gelişim potansiyeli daha net ortaya çıkıyor. Bu da direkt bizim sektörümüze yansıyacak.”
‘Stratejik konumumuz avantaj yaratıyor’
Enerji lojistiği alanında iddialı olan bir diğer firma ise Ulustrans. Şirketin Genel Müdürü Olgun Hacıalioğlu, iç pazarda hızla devam eden enerji projelerinin önümüzdeki 10 yılda bu alanda faaliyet gösteren lojistik firmalarına önemli fırsatlar sunmaya devam edeceğini belirtti. Yurtdışındaki enerji projelerinde Batı ülkelerinden Doğu ülkelerine doğru bir hareket olduğu için Türkiye’nin stratejik bir konumda olduğunu ifade eden Hacıalioglu, “Enerji projelerinde önemli yatırımlar daha çok Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetlerde yoğunlaşıyor. Bu tür projeler için gerekli ekipmanlar ise Avrupalı büyük firmalardan temin ediliyor. Bu firmaların, üretim merkezleri Hindistan ya da Uzakdoğu’da da olabiliyor. Türkiye bu taşımalarda transit ülke konumunda bulunuyor, bu da firmalarımıza avantaj yaratıyor. Türk firmaları Avrupa ile Asya arasındaki köprü konumunu iyi değerlendirebilirse bu projelerde daha fazla söz sahibi olabilir” dedi.
‘Rüzgar enerji projeleri lojistiğe 500 milyon € büyüme yaratır’
Özellikle de rüzgar enerji santrallerine yönelik yatırımlar, enerjide proje taşımacılığın büyütüyor. Rüzgar enerji projeleri taşımalarında Türkiye’de önemli firmalarından olan ve dünya çapında da ilk 5’e girmeyi hedefleyen Hareket Proje’nin Genel Müdürü Engin Kuzucu, Türkiye'de enerji lojistiği pazarı büyüklüğünün yaklaşık 150 milyon euro civarında olduğunu söyledi. Kuzucu, “Türkiye'de rüzgar enerjisinde mevcut kurulu gücün 2015'te 15 bin MW'a, 2020'de ise 20 bin MW'a yükselmesi bekleniyor. Rüzgar enerjisi santrallerine yapılacak yatırımlar, taşımacılık sektöründe 2020ye kadar en az 500 milyon euro büyüme yaratacak boyutta” dedi.
Kaynak:Dünya Gazetesi