Hazır giyimin ihracattaki en güçlü silahlarından birinin lojistik olduğunu, ancak iç pazarda aynı başarıyı yakalayamadıklarını vurgulayan TGSD Başkanı Cem Negrin, “Üretimi Anadolu’ya kaydırıp maliyet iyileştirmesine gidebilmek için öncelikle iç lojistik süreçleri yeniden düzenlenmeli” diyor. Negrin 'TGSD Lojistik Platformunu kurmaya yönelik hedeflerimiz bulunuyor. İhracatçı firmalara çağdaş koşullarda süratli, güvenli ve kaliteli lojistik hizmet sağlanmasını amaçlayan bu proje için önümüzdeki dönemlerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz' diye konuşuyor.
Hazır giyim sektörü açısından 2012, tarihin tozlu sayfalarına ‘parlak’ bir yıl olarak geçemedi. İç pazarda ve ihracatta zorunlu vites küçülten sektör, 2013’e büyük umutlarla girse de, tedbiri elden bırakmamakta kararlı. Sektörde 2013 yılına ilişkin hedefleri gerçekleştirmeye engel olabilecek gelişmelere dikkat çeken Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Cem Negrin, “Bunlardan ilki Avrupa Birliği pazarında işlerin daha da kötüleşmesi ve borç sorununun içinden çıkılmaz hale gelmesidir. İçeride ise kredi notu artışı ile birlikte sıcak para akımının artması ve Türk Lirası’nın değerlenmesi, özellikle de Euro karşısında güçlenmesi, yine içeride hazır giyim sektöründe üretimde kullanılan ithal girdiler üzerine ilave korunma önlemleri alınmaya devam edilmesi ve son olarak da Suriye konusunda yaşanacak bir çatışma olasılığı” diye konuşuyor.
İhracatta başarılı sonuçlar yakalamaya devam eden hazır giyim ve lojistik sektörünün uyumlu birlikteliğinin iç piyasada sorunlara gebe olduğuna işaret eden Negrin, Anadolu’ya açılım hamlesi için destek bekliyor.
“Sektörde en büyük yatırım beklentisi yeni yatırım teşvikleri ile birlikte 6. bölgede sağlanan olanaklar ve bunların değerlendirilmesi ile ilgilidir. Özellikle büyük şehirlerde çok pahalı hale gelen üretim maliyetleri nedeniyle 6. bölge gibi daha düşük maliyetli alanlarda yeni yatırım isteği bulunuyor. Yatırımlar daha çok örme ve dokumda konfeksiyon-entegre ağırlıklı olarak düşünülüyor” diyen Negrin, bununla birlikte altyapı ve yurtiçi taşımacılıktaki eksiklikler nedeniyle 6. bölgede lojistik maliyetlerin artabileceğine dikkat çekiyor. Negrin, bu kısıtların ortadan kalkması için hızlı bir yatırım seferberliğinin başlatılarak, iç nakliyedeki engellerin kaldırılması gerektiğini ifade ediyor.
Türkiye hazır giyim sektörünün bugün ulaştığı düzey ve firma sayısı hakkında bilgi verir misiniz? 2012 yılında üretim ve ihracatta nasıl bir performans sergilendi? 2013 yılına ilişkin beklentileriniz neler?
2011 yılında 16 milyar dolar ihracatın yüzde 5 artışla ile 17 milyar dolara yaklaşacağı düşünülürken, yurtdışı pazarlarda yaşanan sıkıntılar nedeniyle ihracat 2012 yılında değişmeyerek yine yaklaşık 16 milyar dolar seviyesinde kaldı. İç pazarda ise yüzde 10 bir büyüme ile 55 milyar liralık bir hazır giyim harcaması beklenirken, ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak harcamalar 51-52 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. 2013 yılında ise pozitif büyüme oranlarına ulaşacak. İhracatta yüzde 5-6 arasında bir artış ile 17 milyar dolar ihracat, iç pazarda reel olarak yüzde 3-4 arası büyüme ve sanayi üretiminde de yüzde 5’e yakın bir büyüme hedefi öngörülüyor.
Hazır giyim sektöründe en iyimser tabloyu Avrupa Birliği ve Euro bölgesinde beklentilerden önce ve daha kuvvetli bir toparlanma ile ihracatın yüzde 10 ve üzerinde artması oluşturacak. İç pazarda ise 2012 yılında bastırılan ve ötelenen hazır giyim harcamalarının 2013 yılında ortaya çıkması ve iç pazarın da reel olarak yüzde 10 ve üzerinde büyümesi iyimser tabloya destek verecek. Bu itibarla 2013 yılında sektörel gelişmeyi Avrupa Birliği’ndeki ekonomik toparlanmanın seyri ve iç pazarda hane halklarının tüketim eğilimi belirleyecek.
Sektördeki gelişme hedeflerini olumsuz etkileyecek kötü senaryonun gerçekleşmesi halinde ise 2012 yılına benzer bir tablo ortaya çıkabilecek. Öncelikle ihracat artışı gerileyecek veya yine başa baş kalacak. İç talepte de reel olarak gerileme yaşanabilecektir. Buna bağlı olarak sanayi üretimi de gerileyecek. Ancak beklenilen kötü senaryo ile sektörde dramatik bir küçülme veya etki yaşanmayacak.
TÜRKİYE TEKSTİL LOJİSTİĞİNDE DÖRT DÖRTLÜK!
Hazır giyim sektörünü lojistik süreçler açısından değerlendirdiğinizde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Sektör lojistik ihtiyaçlarını ne oranda outsource ediyor? Lojistik süreçlerde kaydedilen başarılar gerek iç pazarda gerekse ihracatta şirketlere ne gibi alanlarda avantajlar sağlıyor?
Lojistik süreçler Türkiye’nin hazır giyimdeki en büyük kozlarından biri olarak nitelendirilebilir. Gerek Avrupa’ya karayolu taşımalarında, gerek hava ve denizyolundaki çıkış süreleri ile transit süreler, tekstil sektöründeki üretim süreçlerini güçlendirerek kalite-üretim ve teslim hızları ile pekiştiriyor. Bir diğer avantaj ise üretim safhasında kullanılan ve ithal edilen hammaddelerin bir o kadar süratli Türkiye’ye ulaşabiliyor olması. Türkiye’nin lojistiğin tüm aşamaları outsource edilebilmeye çok uygun olduğu gibi dört dörtlük çalışan bir düzeyde olduğunu belirtebiliriz. Tek aşılması gereken sıkıntı ise iç lojistik… Yani İstanbul ile diğer iller arası sistemin zayıf olması. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesine ürünlerinizi göndermeniz, İstanbul’dan Türkiye’nin başka bir iline göndermenizden çok daha kolay.
Lojistik sektörü hazır giyim sektörünün yeni pazarlara ulaşma hedefini nasıl destekliyor ve lojistik avantajlar ihraç pazarlarının çeşitlendirilmesinde nasıl bir rol oynuyor? Bu çerçevede değerlendirdiğinizde, tekstil sektörünün lojistik alanında ne gibi yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz?
Avrupa’ya olan ihracatlarda her gün çıkışın olması ve sürelerin elverişliliği gereği üretimde ciddi bir aksama olmadığı müddetçe karayolunu tercih ediyoruz. Diğer kıtalara sevkiyatlar ise denizyolu ve havayoluyla yapılıyor. Gerek havada gerek denizyolundaki çeşitlilik ve direk uçuşlar/seferler ihracatçıyı avantajlı bir konuma getiriyor.
Türk lojistik sektörünün özellikle karayolu taşımalarında giderek güçlendiğinin altını çizmek gerekiyor. Özellikle askılı ve kolili taşımalarda sektörün oldukça tecrübeli olduğunu söylemeliyiz. Tabi ki burada iş ortağının hassasiyeti de son derece önemli. Yurtdışındaki partnerler teslimatta son noktaya kadar çok esnek ve süratli olmalılar. Aynı zamanda yurtdışında bazı nakliye firmalarının acenteleri ütüleme, etiketleme ve benzer servisleri de veriyor. Bu hizmetler sektör şirketleri için lojistik partner seçiminde de etkili oluyor.
TEKSTİLCİ İÇİN FİYAT-SERVİS KALİTESİ KRİTİK ROLDE
Peki Türk lojistik sektörünün tekstil lojistiği konusundaki hizmet kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörün tekstil lojistiği özelinde güçlü ve zayıf yönleri sizce neler?
Öncelikle üretimi Anadolu’ya kaydırıp maliyet iyileştirmesine gidebilmek için iç lojistik süreçlerinin düzenlenmesi kaçınılmaz bir gerçek. Bunun dışında ehliyetli firma sayısının artması ayrı bir şart. Haliyle taşımacılık sektöründe rekabet fiyatlara yansıyor. İhracatçı ise ister istemez maliyetlerini düşünüyor. Ancak gece gündüz çalışarak hazırlanan ürünler geç teslim edilince bütün çaba boşa gidiyor. Nakliye firmalarını seçerken mutlaka fiyat-servis kalitesi dengesi dikkate alınmalı. Çünkü ucuz etin yahnisi durumu olunca Türkiye kan kaybediyor.
TGSD’nin lojistik sorunların aşılmasına yönelik girişimleri var mı?
TGSD olarak lojistik sektörünün önde gelen ve kurumsal yapılanma süreçlerini tamamlamış firmalarıyla birlikte TGSD Lojistik Platformu’nu kurmaya yönelik hedeflerimiz bulunuyor. İhracatçı firmalara çağdaş koşullarda süratli, güvenli ve kaliteli lojistik hizmet sağlanmasını amaçlayan bu proje için önümüzdeki dönemlerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Kaynak:Lojistik Hattı