Ülkemizde satınalma yöneticiliği son dönemde hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Profesyonel satınalma yöneticisine olan ihtiyaç ve farkındalık seviyesi tüm sektörlerde yükseldi. Bu yükselişin arkasında hiç kuşkusuz iç ve dış dinamikler var. Özellikle dış dinamikler çok baskın rol oynuyor. Küresel rekabet, rakip stratejileri, pazar belirsizlikleri, emtia fiyat değişimleri ve döviz kur dalgalanmaları başı çekiyor. İşletme içi dinamiklerde ise operasyon (üretim), kalite, lojistik, ar-ge ve tepe yönetimi ile etkileşimler ön planda. Operasyonlar hızlanırken maliyetlerin ve harcamaların iyi yönetilmesi zorunluluğu bulunmakta. Tedarik zinciri yapılanması tüm şirketlerin gündemine otururken satınalmanın stratejik katkısı belirginleşmekte.
Diğer taraftan küresel gelişmeler ve riskler ; ekonomik krizler (para piyasalarında başlayarak yaşanan durgunluk), doğal afetler (tsunami/Japonya, kasırga/ABD, yanardağ/İzlanda, deprem/Türkiye gibi), uluslararası siyasetteki gelişmeler (Kuzey Afrika’da ve Suriye’deki gelişmeler vb.) tedarik zinciri tasarımı ve yönetimi konusunda işletmeleri daha da dikkatli davranmaya yönlendiriyor.
Bütün bu faktör ve gelişmeler ise geleneksel satınalma yöneticisine olan bakışı köklü bir değişime zorlamaktadır. Artan beklentiler temelinde yaşanmakta olan bu değişimi satınalma yöneticisinin kişisel özellikleri ve mesleki yetkinlikleri çerçevesinde şu tespitlerle değerlendirebiliriz.
Satınalma yöneticileri sadece operasyonla doğrudan kullanılan malzemelerin temininden değil şirketin tüm bölümlerinin ihtiyacı olan ürün / hizmet gruplarının alımlarından sorumludur. Malzeme ihtiyacın doğmasından talep sahibine teslimine kadar satınalma süreçlerinin her aşamasında performans odaklı hareket etme anlayışı oturmuştur.
İşletme içinde üstlendiği yeni rol ve sorumluluklar göz önüne alındığında, satınalma bölümünün bir istihbarat merkezi gibi çalıştığı düşünülebilir. Satınalma bölümü, tüm departmanlarla; üretim (operasyon), kalite, lojistik, ar-ge, muhasebe, finans, hukuk ve tepe yönetimi ile sürekli iletişim halindedir.
Satınalmayı stratejik öneme sahip bir departman olarak gören şirketler ise kendileri için en uygun satınalma örgütlenme modelini tartışıyor. Yurt içi ve uluslar arası satınalma, direkt ve endirekt satınalma, merkezi ve yerinde (ayrık) satınalma örgütlenme biçimleri masaya yatırılıyor, sorgulanıyor. Satınalma örgüt yapısına bağlı olarak uzman alıcıların yetiştirilmesi daha fazla önem kazanıyor. Örneğin inşaat sektöründe, şantiye operasyonlarını bilen ve mali işlerden anlayan inşaat mühendisleri satınalma bölümü için düşünülürken, kimya sektörü kimya/kimya mühendisliği kökenli kişilere daha fazla yer vermek istiyor. Satınalma bölümlerinde ticari yetenekler kadar malzeme/ürün/sektör bilgisi ve operasyon (üretim) süreçlerine hakimiyete vurgu yapılıyor.
Satınalma yöneticilerinin kişisel özellikleri içerisinde ise doğru iletişim, iyi dinleyici olabilme, ikna ve pazarlık yeteneklerinin üst düzeyde olması beklenmekte. Diğer taraftan yapılan işin kapsamı nedeniyle gizlilik (mahremiyet) satınalmacıları ketum olmaya zorlamakta. Disiplin, ciddiyet, kararlılık ve planlı çalışma bu departmanın olmazsa olmazları…
Küçük ve orta ölçekli işletmelerde harcamaların kontrolüne dolayısı ile satınalma bölümlerine daha fazla önem verilmekte. Girişimci için satınalma bölümü aynı zamanda “güven” anlamını taşıdığından bu bölümde yer alan çalışanların seçimine azami dikkat gösterilmektedir. Haliyle öncelik, kurum kültürünü kazanmış işletmeyi bilen, güvenilir kişilerden yana olmaktadır.
“Satınalma sektörde öğrenilir” sözü kısmen geçerli olsa da mesleki eğitim tarafında hayli mesafe alınmıştır. Tedarik Zinciri Yönetimi yüksek lisans programları ile temel satınalma konuları ile birlikte karar alma, modelleme, maliyet yönetimi, sözleşme hukuku, lojistik ve pazarlama gibi derslerle geleceğin satınalma ve tedarik zinciri yöneticileri hazırlanmaktadır. Lisans programları gözden geçirilmekte bu alanda yeni dersler açılmaktadır.
Teknoloji desteği satınalma departmanlarının etkin ve verimli çalışabilmesi için hayati bileşenlerden biri olarak değerlendirilmektedir. Taleplerin doğru ve hızlı bir biçimde sonuçlandırılması, geniş ürün ailesi ile birlikte envanter yönetimi, iç/dış yazışma ve raporlamaların yürütülmesi hiç de kolay değildir.
Gereksinim duyulan ürün ve hizmetlerin hangi tedarikçilerden ne sürede ve ne maliyetlerde temin edildiği sürekli sorgulanır bir hale dönüşmüştür. Kağıt kullanımı azalırken sistem tabanlı uygulamalar yaygınlaşmaktadır. Kurumsal kaynak planlama (ERP) yazılımları tüm sektörlerde işletmelerin vazgeçilmezlerinden biri olmuştur. Tüm yöneticiler satışlardan üretime, envanter seviyelerinden operasyona varıncaya kadar tüm bilgiye anında erişebilmeyi istemektedir. Geçmiş dönem kayıtları ve raporlamaları ile bugünün alımları ve onlara ilişkin kayıtlar her zaman göz önündedir. Artık satınalma bölümünün performansı sürekli değerlendirilir ve tartışılır bir durumdadır.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında rahatlıkla söyleyebiliriz ki, yeni dönemde satınalma yöneticilerine büyük görevler düşmektedir. Bugünün satınalma yöneticilerinde aranan özelliklerin başında işletmenin gereksinimlerini doğru şekilde analiz edip geleceğe ilişkin riskleri öngörebilme ve yönetebilme becerisi gelmektedir. Küresel piyasalar, sektör rekabet yapısı, tahminleme ve planlamaya katkı, yenilikçilik, maliyet analizleri, sözleşme ve pazarlıklar, tedarikçi ilişkileri ve performans değerleme çalışmaları bu departmanı stratejik bir konuma getirmiştir. Özetle ülkemizde geçmişte yeterince önem verilmeyen satınalma yöneticisi günümüz iş dünyasında vazgeçilmez bir role kavuşarak “yükselen yıldızı” olmuştur.
Murat Erdal/ Satınalma Dergisi