“Lojistik köyler nerede kuruluyor?”, “Ekonomiye katkısı ne olacak?” gibi soruların yanıtlarını bulabileceğiniz araştırma konumuzda, lojistik köylerin Türkiye’deki yapılanmasından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile gerçekleştirdiğimiz röportaja kadar merak ettiğiniz her şey bu yazımızda sizleri bekliyor.
Avrupa’da bugün sayıları 50’yi geçen lojistik köyler gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte işletiliyor. Lojistik köy kavramı Türkiye’de de gündeme geldi ve bu konuda 16 merkezde çalışmalar başlatıldı. Lojistik köylerin devreye girmesiyle birlikte ekonomide ve sosyal alanlarda da gelişime katkı sağlaması bekleniyor.
Lojistik ile ilgili tüm faaliyetlerin çeşitli işletmeler tarafından yürütüldüğü belirli bir bölge olarak tanımlanan lojistik köylerde; iyi planlanmış ve yönetilen,yük taşımalarıyla ilişkili faaliyetlerin,ortak alan içerisinde kümelenmesi söz konusudur. Bu faaliyetler arasında dağıtım merkezleri, depolar ve antrepolar,ulaşım terminalleri, bürolarla bu faaliyetleri destekleyen tesisler bulunuyor.
Bu üstünlükleri nedeniyle lojistik köyler ya da uygulamada farklı isimlerle anılan benzer alanlar,özellikle çok türlü taşımanın giderek artmasıyla önemini artırıyor.Lojistik köylerin geliştirilmesi, birbiriyle ilişkili olmayan birtakım kullanıcılar (ayrı sektörlerden gelen kuruluşlar) tarafından gerçekleştirilen eşya hareketlerinin bir ölçek ekonomisi kapsamında yönetilmesi açısından önemli faydalar sağlıyor.
Bu sayede taşıma maliyetleri düşerken nakliyelerin güvenliliği sağlanıyor. Dünyada ticaret akışlarının artmasıyla beraber faaliyete geçen lojistik köyler özellikle büyüklükleriyle dikkat çekiyor.En az 100 hektara sahip olan bu alanlar,yerleşim bölgelerinden uzakta konumlanıyor.Kara yolu ve demir yolu yada deniz yolu gibi bağlantılarla kombine edilen lojistik köylerde aynı zamanda bilim alt yapıları da bulunuyor.
Dünyadaki lojistik köylerin gelişimi
Ticaret akışlarını rasyonelleştiren bütünleşmiş hizmet sağlayan, ulaştırma türlerini birleştiren, katma değerlihizmetler veren ve şehir tıkanıklığınıönlemeye çalışan ulaşım hareketlerintoplandığı yer olan lojistik köy kavramı ilk olarak ABD’de endüstrinin gelişmesiyle doğdu.
Bu kavramın Japonya’da da trafik sıkışıklığını, çevresel, enerji ve iş gücü maliyetlerini azaltmak için önerildiği de biliniyor. Daha sonra Batı Avrupa’ya geçmiş olan uygulamanın ilk örnekleri Fransa’da geniş ölçekte Paris bölgesel alanında Garanor ve Sogoris(Rungis)’te oluşturuldu. Bu uygulama kentsel politikalara bağlı olarak gelişti. 1960’ların sonları ve 1970’lerin başında ise lojistik köyler, İtalya ve Almanya’da görülmeye başlandı.
Bu sırada lojistik köy kavramı da şekillenerek kara yolu/demir yolu çok türlü taşımacılığını sağlar hale geldi. 1980 ve 1990’lı yıllarda ise lojistik köyler dünyada hızla arttı. Fransa, Almanya,İtalya, Hollanda, Belçika ve İngiltere’de ilerlemeler kaydetti. ABD’de doğan bu kavram Avrupa’da benimsendi.
En fazla Lojistik Köy Almanya’da bulunuyor
Lojistik köyler Avrupa çapında yaygınlaşırkenhiçbir ülkede Almanya kadar fazla sayıda lojistik köy bulunmuyor.Almanya’da birçoğu 200 hektardan büyük olan 33 lojistik köy, bunlarda da toplam bin 200 işletme yer alıyor.ABD’de “lojistik köy” kavramına “inlandport” deniliyor.
Örneğin; Texas’taki Huntsville Limanı içerisinde, demir/kara/hava yolu taşımacılık türlerini barındıran bir alanda bulunuyor. Burada Huntsville Uluslararası Havaalanı,Uluslararası Intermodal Merkezi veJetplex Endüstri Parkı yer alıyor. Benzer şekilde Kuzey Coralina’daki “Küresel Transpark” denilen alanda Texas,Ohio, Missouri, California, Alabama,Michigan, Newyork, Virginia gibi birçokalan içi potansiyel bir “inland port”olarak çalışıyor. Avrupa’nın bütününü sarmalayan lojistik köyler kavramı ABD’de hala oluşturulmaya çalışılıyor.
Lojistik köylerin özellikleri Büyüklük: En az 100 hektar alana sahip olmalıdır.
Konum: Bir şehrin içinde ya da yakınında; ama yerleşim bölgelerinden uzakta olmalıdır.
Erişebilirlik: Kara yoluyla mükemmel ulaşım olanağına, sıklıkla demir yolu bağlantılarına sahip olmalı ve girişler kontrollü olarak yapılmalıdır.
Yakınlık: Çok türlü taşıma tesislerine, limanlara, iç su yollarına ve hava alanlarına yakınlık ya da doğrudan erişim olanağı olmalıdır.
Tasarım: Tasarım açısından planlı imar, konfor ve manzarası (şehir estetiğine katkı) olmalıdır.
Ofisler: Modern ofisler ve binaları (depolar) barındırmalıdır.
Bilişim altyapısı: Gelişmiş iletişim ve bilgi teknolojisi altyapısı olması gerekmektedir.
Avrupa’da bugün sayıları 50’yi aşan lojistik köy konusunda harekete geçen yetkililer, Türkiye’de 16 adet lojistik köy yapımına başladı.
Lojistik köylerin iki ana amacı var
ABD New York/New Jersey’de yük taşımasının artmasıyla şehir içinde ağırtaşıtların oluşturduğu trafik tıkanıklığının önlenmesi için lojistik köye benzer bir yapılanmaya gidildi. Burada lojistik köy yaklaşımı iki amaçla uygulandı. Birincisi az büyüme gösteren eski sanayi alanlarının iyileştirilmesi, ikincisi ise yük amaçları için planlanan birim gelişimi(Planned Unit Development-PUD)denen oluşumların kurulmasıdır.
İlk örnekleri Fransa’da olan lojistik köyler zamanla Avrupa’da yaygınlaştı. Dünyada ençok Almanya’da lojistik köy bulunuyor.
Avrupa’da ise kurulan lojistik köylerdaha çok estetik açıdan zengin ve kamyon trafiğini, kamyon taşımacılığına bağlı oluşan çevresel kirliliği, lojistik hizmetlerin dağınıklığı ve ana ulaşımağına yakın olan ve intermodal taşımaya olanak sağlayan eski sanayi alanlarının kullanılması temeline dayanılarak oluşturuldu.
Lojistik köylerin doğma nedenlerinden belki de en önemlisi artan ticaret hacminin ve beraberinde gelen lojistik hareketliliğin şehir içinde yaptığı baskılardır.Tüm dünya da artan küresel ticaret ülke ekonomilerine olumlu bir etki yapar, satışları artırır, iş dünyasını canlandırır ve dengeler. Ancak bu olumlu etki, ağır taşıtların daha fazla kullanılmasına, dolayısıyla hava kirliliğine sebep olur ve oluşturduğu şehiriçi trafik tıkanıklıklarıyla insanların yaşam kalitesini bozar.
Ayrıca bölgesel rekabetçiliği de artırır. Artan ticaret hacmine ve yük taşımacılığına paralel olarak ağır taşıtların şehir yaşamının kalitesini olumsuz etkilememesi için tek çözüm, ağır taşıtların şehir içinde kat ettikleri mesafeyi ve ağır taşıt bazlı tıkanıklığı azaltmaktır. Bunun için de intermodal ve çok türlü taşımacılık gibi çok türlü sistemler devreye girer; ancak bu türleri kullanırken lojistik köyler şehir pazarının içinde değil, mümkün olduğunca yakınında bulunmalıdır.
Bu çözümün uygulanabilmesi için de yükle bağlantılı (çok türlü, intermodal yük taşımacılığı, yük dağıtımı ve depolama olanakları) olarak belirlenecek bu alanın hem ulaşım ağlarına, hem de şehir pazarına erişimi kolay olmalıdır.Avrupa kıtasında özellikle Batı Avrupa’da mevcut lojistik bölgeler ticaret, üretim ve tüketim merkezlerine yakın liman, hava alanı gibi lojistik terminaller ile kara, iç su ve demir yolu gibi ulaşım ağlarının kesişim noktalarında yer alıyor. Avrupa çapında 10 ülkede (İtalya, İspanya, Fransa, Portekiz, Almanya, Danimarka, Yunanistan,Macaristan, Ukrayna ve Lüksemburg) bulunan 62 lojistik köy Avrupa Lojistik Köyleri Birliği’ne (Europlatforms) üyedir.
Bu birliğin amacı, lojistik köylerininve intermodal terminallerin ulaşım ve lojistik faaliyetlerinin gelişimi bakımından stratejik önemini desteklemektir.Birlik bünyesindeki lojistik köylerde toplam 2 bin 400’e yakın işletme faaliyet gösteriyor.
Türkiye’de lojistik köyler
Modern yük taşımacılığının üssü kabul edilen lojistik köylerin Türkiye’ye de uygulanmasıiçin Ulaştırma Bakanlığı’nın öncülüğünde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), Türkiye’nin16 yerinde lojistik köy kurmaya hazırlanıyor.Bu lojistik köylerin kamu-özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilmesi düşünülüyor.
Demir yolunun yanı sıralojistik köyler kara, hava ve deniz ile de bütünleşmiş olacak; kombine taşımacılık hayata geçecek.Hem ulusal, hem de uluslararası tüm nakliye, lojistik ve eşya dağıtımının çeşitli işletmeler tarafından yürütüldüğü alanlar kabul edilen lojistik köylerin tamamlanmasıyla TCDD yılda yaklaşık6 milyon ton (yüzde 35) daha fazla yüktaşımayı hedefliyor.
TCDD, 12 lojistik köyün yerini belirlerken iki kıstası gözönünde bulunduruyor: Organize sanayi bölgeleri ile bağlantılı olmak ve yük taşıma potansiyelinin yoğun olduğu alanlara inşa etmek.Konteynır yükleme, boşaltma ve stokalanları, gümrük sahaları, acenteler,gümrük müşavirleri yer alan bu köylerde başta gümrük hizmetleri olmak üzere her türlü hizmet merkezileştirilecek.
Bu köylerde, tehlikeli ve özel eşya yükleme, boşaltma ve stok alanları,sosyal ve idari tesisler, müşteri ofisleri,personel ofisleri ve sosyal tesisler,otopark, TIR parkı, yönetim merkezleri,genel hizmet tesisleri, bankalar,lokantalar, oteller, bakım-onarım ve yıkama tesisleri, akaryakıt istasyonları,büfeler, depo ve antrepolar, iletişim ve posta merkezleri de yer alacak.
Ülkemizde ilk etapta yapılması planlanan12 lojistik köy ise şunlardır: İstanbul (Halkalı), İzmit (Köseköy), Balıkesir(Gökköy), Uşak, Eskişehir (Hasanbey),Samsun (Gelemen), Denizli (Kaklık),Mersin (Yenice), Kayseri (Boğazköprü),Konya (Kayacık), Erzurum (Palandöken) ve Bilecik (Bozöyük).
TCDD’nin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Hadımköy ve Tuzla’ya lojistik köy oluşturmayı planlıyor. Bu projenin tamamlanmasıyla İstanbul içinde yer alan birçok antrepo ve tır deposu bu merkeze taşınacak.
İstanbul’da yaklaşık 7 bin 700 depo ve424 antrepo olduğunu ortaya koyan belediyenin araştırmasına göre; bu merkezin tamamlanmasının ardından yüzlerce tır İstanbul trafiğine girmek yerine gümrükten yüklemeye kadar tüm işlemlerini lojistik köyde yapabilecek. Lojistik köy aynı zamanda diğer ulaşım araçlarına da bütünleşmiş olacak ve böylece İstanbul trafiği rahatlayacak.
İki lojistik köy daha hayata geçiyor
TCDD ve İBB dışında kamu ve özel sektörün ortaklaşa yürüttüğü iki lojistik köy projesi daha bulunuyor. Bunlar Tekirdağ/Çorlu Lojistik Köyü ve Manisa(MOSBAR) Lojistik Köyü’dür.Tekirdağ/Çorlu Lojistik Köyü: Çorlu’yalojistik köy düşüncesinin temeli Çorlu Havaalanı’nın etkin olarak kullanılmamasından kaynaklanıyor.
Ulaştırma Bakanlığı’nın öncülüğünde,Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları,Türkiye’deki 16 ile lojistik köy kurmaya hazırlanıyor.
Çorlu Havaalanı’nın yanına bir lojistik köy yapılırsa uluslararası hava taşımacılığı ve kargo taşımacılığı yapan büyük çaplı işletmeleri de bir araya getirecek bir kargo merkezi haline gelirse İstanbul Atatürk Havalimanı’nın kargo yükü Trakya’ya çekilebilecek. Çorlu Lojistik Köyü’nün işletmeye açılması halinde,tüm kargolar Çorlu Havaalanı’nda toplandıktan sonra kargo şirketleri, gelen kargoları kendi birimlerine alarak ister demir ya da hava yolu, isterse de deniz ya da kara yolu ile gerekli yerlere ulaştırabilecek.
Böylece hem Çorlu Havaalanı atıl kapasiteden kurtulacak, hemde Avrupa’ya açılan ve transit bir kapı olan Trakya bölgesi lojistik bir köye kavuşacak.
Çorlu’da lojistik köy olarak seçilen alan; Çorlu Havalimanı’na 11km, Martaş Limanı’na (Kuru ve DökmeYük Limanı) 31 km, Akport Limanı’na(Kuru, Dökme Yük ve Konteynır Limanı)41 km, Asyaport Limanı’na (yapım aşamasında)49 km uzaklığında olacak.
Manisa (MOSBAR) Lojistik Köyü ve BALO Projesi: Manisa Lojistik Köyü,Batı Anadolu Lojistik Organizasyonu(BALO) projesinin ilk lojistik istasyonunu oluşturuyor. BALO; Batı AnadoluBölgesi’nde faaliyet gösteren ihracatçı ve sanayicilere lojistik destek vermek amacıyla özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artış baz alınarak yönetim olarak ayrı faaliyet gösteren organize sanayi bölgeleri içindeki sanayicilerin yüklerini birleştirip,navlun ve hizmet üstünlükleri sağlamak için hazırlanan bir proje olarak tanımlanıyor.
BALO’nun ilk lojistik istasyonunun Manisa OSB olmasının sebebi ise Manisa OSB ile İzmir Limanı arasındaki 35 km uzaklıkta her gün ortalama 400 tır ile konteynır yük taşıması yapılması oluşturuyor.
OSB’nin yıllık yük kapasitesi 3 milyon tonu aşıyor. Bu aşamada Manisa-İzmir kara yolunda seyreden bu yüzlerce tırın yarattığı trafik karmaşasının önlemek ve işletmelerin dış pazarlarda rekabet şansını zora sokan yük transfer giderlerini MOSBAR ile azaltmak amaçlandı.
Ayrıca Manisa OSB’den İzmir limanına nakliyat yapan günlük 400 tırın navlun maliyetleri de yüzde 50 oranında düşecek. 20milyon dolara mal olması planlanan proje demir yolu dahil 320 dönümlük alan üzerine konuşlandırıldı.
“Hedefimiz üç kıtanın lojistik üssü olmak ”
Lojistik köy çalışmalarıyla ilgili olarak görüşme yaptığımız Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım;Türkiye’nin hedefinin lojistik üs olma yönünde olduğunu kaydetti. 16 lojistik merkezin 430 milyon dolara mal olmasını beklediklerini vurgulayan Yıldırım,firmaların nakliyeyi daha uygun fiyata yapabileceğini söyledi.
Lojistik köyler neden önemlidir?
Lojistik köyleri anlatmak için öncelikle intermodal (kombine) taşımacılığın ne olduğunu, nasıl planlandığını bilmemiz gerekiyor. Türkiye’deki taşıma şekillerine bakıldığında kara yolu ağırlıklı taşıma sistemi yaygın. Ancak, son yıllarda hızla kombine taşımacılığı geliştirmeye çalışıyoruz. Kombine taşımacılığı eşyanın tek bir taşıma biriminin içinde yeniden yüklemeye gerek kalmadan, en az iki taşıma yöntemi kullanılarak taşınmasıdır.
Örneğin;kara yolu ve demir yolu ya da kara yoluyla deniz yolunun kombine edilmesi şeklinde olabiliyor. Kombine taşımacılık ülke ekonomisine değer katmanın yanı sıra daha ucuz ve daha güvenli taşıma imkanı sunuyor. Aynı zamanda da çevreye daha saygılı, doğa dostu bir taşıma sistemi olduğunu unutmamalıyız.
Türkiye’de taşımanın yüzde 90’ı karayoluyla yapılıyor. AB ülkelerinde de benzer durum söz konusudur. AB ülkeleri 2050 yılına kadar taşımanın yüzde 50’sini kombine taşımacılığa kaydırmayı hedefliyor. Biz de bu sistemden geri kalmamak için tüm imkanlarımızla çalışıyoruz.
İşte kombine taşımacılığın en temel ihtiyacı lojistik köylerdir.Lojistik ve taşımacılık şirketleri ile ilgili resmi kurumların içinde yer aldığı, hertürlü ulaştırma moduna etkin bağlantıları olan; depolama, bakım-onarım,yükleme-boşaltma, elleçleme, tartı,yükleri bölme, birleştirme, paketleme gibi faaliyetleri gerçekleştirme imkanları olan ve taşıma modları arasında düşük maliyetli, hızlı, güvenli, aktarmaalan ve donanımlarına sahip bölgelerelojistik köyler diyoruz.
Lojistik köylerde ne gibi hizmetler veriliyor?
Taşıma modları arasında geçiş, intermodal transfer sağlanır. Intermodal operasyonlar yapılır, depolama ve ambarlamahizmetleri, gümrük hizmetleri,park hizmetleri, yükleme-boşaltma,elleçleme ve tartı hizmetleri verilir. Bu hizmetlere ilave olarak; güvenlik,bakım-onarım tesisleri, müşteri ofis alanları, showroomlar, toplantı ve konferans odaları, yemek tesisleri, toplu taşıma imkanları, banka, posta, ekstradepo hizmetleri bulunabilir. Lojistik köylerde bir kümelenme biçimi söz konusudur.
Lojistik ve taşıma sektörünün ihtiyaç duyduğu bütün hizmetleri bu köylerde alabilmek mümkün.
Türkiye’de kaç tane lojistik köy var?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, lojistik köylerin oluşturulması oldukça meşakkatli ve uzun zaman gerektiren bir iştir. Türkiye lojistik köy oluşturma işinde çok geç kaldı. Son dokuz yılda her alanda olduğu gibi deniz yolu ve demir yolunu geliştirme ve hak ettikleri seviyeye çıkarmaya çalışıyoruz.
İlk olarak Samsun (Gelemen) Lojistik Merkezi Köseköy), Eskişehir (Hasanbey), Kayseri(Boğazköprü) inşaat çalışmalarının1. etabı tamamlandı. Eskişehir (Hasanbey)2. etap işleri ile Balıkesir (Gökköy)ve Erzurum (Palandöken) Lojistik Merkezleri’nin 1. etap inşaat işlerine başlandı. Diğer lojistik merkezlerle ilgili proje ve kamulaştırma çalışmalarıda sürüyor.
Ülkemizde lojistik köy olması için devam eden projeler var mı?
Organize Sanayi Bölgesi’ne yakın ve yük potansiyeli yüksek olan İstanbul,İzmit (Köseköy), Samsun (Gelemen),Eskişehir (Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü),Balıkesir (Gökköy), Mersin(Yenice), Uşak, Erzurum (Palandöken),Konya (Kayacık), Denizli (Kaklık)ve Bilecik (Bozüyük) olmak üzere 12 noktada lojistik merkezler kurulmaya başlandı. 2011 yılı yatırım programına alınan Kahramanmaraş (Türkoğlu),Mardin, Kars ve Sivas Lojistik Merkezi ile birlikte 16 noktada kuruluyor.
Lojistik köy projeleri için maddi anlamda ne kadar bir bedele ihtiyaç var?
16 lojistik merkezin 430 milyon dolara mal olması bekleniyor. Söz konusu lojistik merkezler ile Türk lojistik sektörüne 26 milyon ton ilave taşıma imkanı sağlanacak. Ayrıca, Türk lojistik sektörü 10 milyon metrekarelik stok alanı, konteyner stok ve elleçleme sahası kazanacak. Bu lojistik merkezlerinden Asya ve Avrupa ülkelerine taşımacılık yapılabilecek.
Bir yerin lojistik köye dönüştürülmesi için ne gibi şartlar aranıyor?
Yük miktarının fazla olabilecek limanlarda veya yük merkezlerinde bulunan demir yolu hatları üzerinde lojistik köyler kuruluyor. Lojistik köyün içerisinde ulusal ve uluslararası taşımacılık,lojistik ve eşyanın dağıtımı ile ilgili tüm faaliyetler muhtelif işletmeciler tarafından gerçekleştirilecek.
Lojistik köyde, lojistik ve taşımacılık şirketleri ile ilgili resmi kurumların da içinde bulunduğu ulaştırma işiyle bağlantılı her türlü faaliyet yapılacak. Depolama,bakım, onarım, yükleme, boşaltma,tartı, yükleri bölme, birleştirme ve paketleme gibi hizmetler bunlardan sadece bir kaçıdır. Lojistik köydeki herbir faaliyet, yeni bir iş alanı anlamı taşıyor.
Dolayısıyla aynı zamanda lojistik köyler ciddi bir istihdam sağlayacak.İzmir Kemalpaşa Lojistik köyü devreye girdiğinde yaklaşık 2 bin kişi orada istihdam edilecek. Dolaylı istihdamlarıda sayarsak bu rakam çok daha büyür.Bu istihdamlar da bölgeye ve ülkeye önemli katkı sağlayacak. Aynı zamanda lojistik köyler, komşu ülkelerle olan sınır ticaretimizi önemli oranda geliştirecek.
Lojistik köylerin hayata geçmesiyle beraber ulaşımda ne yönde birilerleme söz konusu olacak?
Lojistik köylerin en önemli işlevi tek merkezden yapılması, akıllı depolama sistemlerine sahip olması ve gümrük işlemlerinin kolayca yapılabilmesidir.1970’lerde başlayan lojistik köy uygulamaları,dünyanın dört bir yanında giderek yaygınlaşıyor. Lojistik köyler büyümeyi öncelikle bölgesel olarak gerçekleştiriyor.
Ülke ekonomisine de çok olumlu katkılar sağlıyor. Ülkemizde yapılan lojistik köy uygulamaları ülke içi ulaşım alt yapılarının intermodal çalışan şekline dönüştürecek.Trafikte rahatlatmaya yol açmasının yanı sıra şehirlerde ekonomik ve sosyal gelişime de katkı sağlayacak.
Lojistik köyler hem şehir içi trafiği rahatlatan bir özelliğe sahip, hem de taşımacılığı hızlandıracak. Bu sayede Türk ürünleri dünyaya daha kolay ulaşacak ve küresel sermaye ile de daha kolay rekabet edebilecek. Bunun yanında, lojistik köyler uluslararası boyutta da ülke ürünlerinin dünya çapında daha hızlı ve daha kaliteli şekilde dolaşımına imkan sağlayacak.
Lojistik köyler hangi imkan ve kabiliyetlere sahip?
Yük taşımacılığı ile ilgili tüm hizmetlerin en iyi şekilde verildiği, müşterilerin idari, teknik, sosyal, tüm ihtiyaçlarının karşılanabildiği yük merkezlerinin belli noktalarda oluşturulması, taşımaların ve taşıma kalitesinin artırılması dolayısı ile müşteri memnuniyetinin sağlanması gibi özelliklere sahip.
Lojistik köyler, tüm dünyada giderek daha önemli ve kritik merkezler haline gelmeye başladı. Kent merkezi içinde kalmış olan yük garlarının; Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, etkin kara yolu ulaşımı olan ve müşteriler tarafından tercih edilebilir bir alanda, yük lojistik ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellikte,teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun, modern bir şekilde kurulması çok önemli.
Biz de Türkiye’de bu özelliklere dikkat ederek lojistik köylerimizi kurmaya devam ediyoruz.
Lojistik köylerden hangi ülkelere sevkiyat gerçekleştirmek mümkün?
Lojistik köylerden liman veya demiryolu ile bağlı olan bütün ülkelere sevkiyat yapmak mümkün. Asya ve Avrupa ülkelerine kombine taşımacılık sistemiyle yükleri taşımak mümkün.Bu bağlamda da önemli çalışmalarımız var. Tarihi ipek yolunu canlandırmak için demir yollarını yapmaya başladık.Marmaray projesi bu bakımdan da çok önemli.
Bu proje tamamlandığında Çin’den Londra’ya kadar yük ve yolcu trenleri işlemeye başlayacak. Dolayısıyla özellikle Kars, Erzurum, Sivas,Eskişehir, İzmit ve İstanbul’daki lojistik köyler çok önemli olacak. Yani tarihi ipek demir yolu hayata geçtiğinde hem Avrupa’ya, hem de Asya ülkelerine lojistik köylerimizden sevkiyat yapmak mümkün olacak.
Aynı zamanda İzmir,Samsun, Mersin, İzmit ve İstanbul’daki lojistik köylerden deniz yoluyla Avrupa’ya hatta bütün dünyaya sevkiyat yapmak mümkün olacak.
Lojistik köylerde hedefiniz nedir?
Türkiye taşımacılık sektörü açısından Asya ile Avrupa’nın kalbi durumunda.Bu nedenle Türkiye, bu coğrafyanın lojistik üssü olma potansiyeline sahip.Hedefimiz üç kıtanın lojistik üssü olmak. Bu hedefimizi gerçekleştirmek mümkün ve coğrafi olarak da avantajlı durumdayız.
Türkiye’de 16 lojistik merkez yapım aşamasındadır. 430 milyon dolara mal olmasını beklediğimiz bu çalışmaların sonucunda üç kıtanın lojistik üssü olmayı hedefliyoruz.
Kaynak : Lojistik Hattı