SDV Horoz Hava Kargo Operasyon Direktörü Leyla Koç, “Türkiye E-Freight Projesine 2015'te hazır olur” dedi.
Bize kendinizden, bu sektöre giriş hikayenizden ve kariyerinizden bahsedebilir misiniz?
İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İktisat bölümünden 1995 yılında mezun oldum. Lojistik Sektöründe ki serüvenim aynı yıl Turksped Uluslararası Nakliyat firmasında hava operasyon elemanı olarak çalışmamla başladı. Ulutrans arkasından Atafreight firmalarının hava operasyon bölümlerinde çeşitli pozisyonlarda görev aldım. 2002 yılında Horoz Grup Şirketlerinden Uluslararası Deniz ve Hava Forwarder hizmeti veren SDV Horoz Taşımacılık A.Ş’ye geçtim. Burada hava operasyon şef ve müdürlük pozisyonlarından sonra 2009 yılında bolumun direktörlüğüne atandım. Halen, şirketin bu pozisyondaki genç üst düzey yöneticilerinden biri olmanın vermiş olduğu gurur ve sorumluluğun bilincinde bu görevi yürütmekteyim.
“SDV Horoz” un kuruluş sürecinden ve faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz ?
Bu süreci, bu yıl 70. kuruluş yılını kutlayan ve sektörde markalaşmış Horoz Lojistik’ten bağımsız anlatmak pek mümkün değil.
1942’de karayolu taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı ve ambarcılık alanlarında faaliyet göstermek üzere Gaziantep’te kurulan Horoz Nakliyat, 1990’lı yıllarda stratejik bir karar alarak faaliyet ve hizmet alanını Avrupa kıtası olarak belirlemiş ve merkezini İstanbul’a taşımıştır. Bilgi teknolojilerinin gelişmesi, sınır kavramının kalkması ve küreselleşme sonucunda kızışan uluslararası rekabet ortamında, "üçüncü parti lojistik servis sağlayıcılığı" trendinin önem kazanmakta olduğu dönemde gelişmeleri yakından takip ederek 1996 yılında IATA ve FIATA belgelerini alarak Hava Kargo ve Deniz yolu taşımacılığı alanından hizmet vermeye başlamıştır.
2000 yılında taşımacılık ve lojistik alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden biri konumunda bulunan Fransız “SDV International Logistics” firması ile yaptığı ortaklığın ardından %49,5 SDV, %50,5 HOROZ iştiraki ile "joint venture" olarak kurulan SDV Horoz 5 kıtada, 92 ülkede 525 ofisiyle Hava Kargo ve Denizyolu Taşımacılığı alanında faaliyet göstermektedir. SDV Horoz, SDV’nin özellikle deniz ve hava taşımacılığı alanlarındaki is bilgisi ve ulaşım ağından en üst düzeyde faydalanarak, müşterilerine bütünsel çözümler sunmaktadır.
Denizyolu taşımacılığında, FCL / LCL konteynır taşımacılığı hizmetlerinin yanı sıra, Konteynır Saha Yönetimi, gemi kiralama, brokerlik ve acentelik hizmetleri, konvansiyonel yük taşımacılığı ve kombine taşımalarla, hava kargo alanından uçak kiralama, entegre hava kargo hizmetleri, gemi+uçak, tır+uçak gibi kombine Uzay ve Havacılık sektörlerine yönelik özel servisler, proje taşımacılığı hizmetleri verilmekte ve tüm bu hizmetler elektronik ortamda izlenebilmektedir. SDV Horoz’un İstanbul, İzmir, Bursa, Mersin ve Ankara’da olmak üzere 5 yurtiçi, Rusya ve Azerbaycan’da 2 yurtdışı ofisi bulunmaktadır.
IATA-CASS 2013’de hedefleriniz nedir? 2012’deki hedeflerinizi gerçekleştireceğinizi düşünüyor musunuz?
2012 Ekim sonu itibarı ile yıllık hedeflerimize ulaşmış durumdayız. İlk 10 ay genel hava kargo tonajımız 5000 tonun üzerinde gerçekleşti. Hava kargoda ithalat ağırlıklı çalışan bir firma olduğumuz için sadece ihracat verilerini gösteren IATA sıralamasında biraz gerisindeyiz.
2013 için hedeflerimizi %12 genel büyüme beraberinde Afrika, Ortadoğu ve CIS ülkeleriyle olan iş hacmimizi arttırmak olarak belirledik.
Türkiye’deki hava kargo taşımacılığı sektörünün gelişmesi için (yatırım, işleyiş vb.) neler yapılmalıdır?
Türkiye’deki hava kargo taşımacılığı sektörünün bugüne kadar göstermiş olduğu gelişimin hızını hep beraber yaşıyor ve yakından takip ediyoruz. Hükümetin açıklamış olduğu büyüme hedeflerine paralel sektör firmaları da orta ve uzun vadede iş hacimlerini artırarak büyümeyi ve gelişmeyi hedefliyor. Ancak mevcut alt yapı talebe yanıt veremiyor ve engel teşkil ediyorsa büyüme ve gelişmenin sağlıklı olduğundan bahsedemeyiz.
Hava taşımacılığının diğer taşımacılık şekillerine göre daha hızlı büyümesi ve tercih edilmesinin ana sebebi HIZLI olmasıdır. Yapılan her operasyonel uygulamada zamanla yarışıldığı düşünülürse; bu sektörde hizmetin doğasına paralel hızlı, hızlı olduğu kadar pratikte operasyonel uygulamaları kolaylaştıracak bir alt yapı gereksinimine ihtiyaç olduğu açıktır. Bu nedenle; gelişime açık, yeterli ve elverişli bir alt yapının büyüyen lojistik sektörü ile beraber hayata geçirilmesinin sektöre ivme kazandıracağını düşünüyorum.
E-Freight Projesinin Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Sektörün tüm tarafları ne zaman uyum sağlayabilir?
E-Freight projesinin Türkiye’de kesinlikle uygulanabileceğine inanıyorum. Bu bağlamda; projeyi önemsiyor ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kargo acenteleri ve havayolları olarak bizler üzerimize düşen yatırım ve altyapı çalışmalarına başladık.
E-Airwaybill ile ilgili çalışmalar neredeyse tamamlanmış durumda. Ancak bu projenin ihracatçı / ithalatçı ve gümrük ayakları da var. E-Freight projesinde tüm tarafların ortak bir portal üzerinde buluşması ve kullandıkları sistemlerin birbiri ile veri transferi yapabilecek altyapıya sahip olması gerekli. Kurumların uyum süreci, bürokratik yapı, altyapı ve E-Freight’in tanıtımındaki bazı eksiklikler nedeniyle belki beklendiği kadar kolay ve hızlı olamayabilir. Bu nedenle, IATA Türkiye’nin 2013 sonu olarak açıkladığı geçiş takvimini çok gerçekçi bulmuyorum. Benim iyimser tahminim sektörün tüm taraflarının en erken 2015 yılı başında tam anlamı ile bu projeye uyum sağlayabileceği yönünde.
İstanbul’a yapılacak 3. Havalimanının hava kargo taşımacılığı sektörünü nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
İstanbul’a yapılacak 3. havalimanının hava kargo taşımacılığı sektörüne büyük bir ivme kazandıracağı kesin. Ayrıca; Türkiye’nin dünya ticaretini yönlendirerek transit üssü olma hedefine paralel atılmış büyük ve önemli bir adım olduğu da muhakkak. Tamamlanıp hizmete açıldığında global firmalar bu potansiyeli kesinlikle değerlendirecektir.
Kaynak : havakargotürkiye