Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / OTOMOTİV SEKTÖRÜ VE LOJİSTİK PERSPEKTİFLER

OTOMOTİV SEKTÖRÜ VE LOJİSTİK PERSPEKTİFLER

OTOMOTİV SEKTÖRÜ VE LOJİSTİK PERSPEKTİFLER16.10.2012

Türk Otomotiv Sanayi,  son yıllarda çok hızlı bir gelişme göstererek, ülke ekonomisi açısından önemli bir sektör haline gelmiş ve Türkiye, bölgesel konumu, yüksek pazar potansiyeli,  büyüyen iç ve dış pazar hacmi ve yapılan  yatırımlar sonucunda, özellikle AB ülkelerine ihraç edilen araçların “Üretim Merkezi” olmuştur.

Başta Ortadoğu pazarındaki gözle görülür yeni gelişmeler ve çevre ülkelerle geliştirilen işbirlikleri sonucunda dikkatini AB harici dış pazarlara da çeviren otomotiv sektörümüzün ürünleri, bugün Türkiye'nin en büyük ihracat kalemlerinin başında yer almaktadır.

İhracatta elde ettiği başarılar ve sahip olduğu teknik ve kalite üstünlüklerinin vermiş olduğu itici güç ile gelecek yıllar için kendisine büyük hedefler belirleyen sector, 2012 yıl sonu stratejik hedefini 2 milyon adet üretim, 1.5 milyon adet ihracat, 50 milyar dolar ihracat geliri ve 600 bin istihdam olarak belirlemiştir.

AB ve dünya sıralamasındaki yerini daha da yükseltmek ve dünya toplam taşıt üretiminde ilk on, AB toplam taşıt aracı üretiminde ilk üç ve Ar-Ge’de ilk beş sırada yer almayı planlamaktadır.

Türk otomotiv sektörünün ihracat ile ilgili hedeflerine ulaşabilmesi için, lojistik yapısının doğru ve verimli bir şekilde planlanması,  yönetilmesi ve sektöre rekabet gücü kazandırabilmesi gerekmektedir. Bu da ancak güçlü bir lojistik sistem fiziki alt yapısı ve iş akış süreçlerinin kurulması ile mümkün olabilecektir.

Bugün geldiğimiz noktada, artan lojistik ihtiyaçlara ragmen, sektörün büyüme eğilimlerine karşılık lojistik hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleşmesi açısından ciddi eksikler yaşandığını görüyoruz.

Otomotiv lojistiğinde, denizyolu taşımacılığı ucuz navlun ve güvenli taşımacılık faktörleri nedeniyle öne çıkarken, otomobil ihracat ve ithalatında denizyolu diğer taşıma modlarına  göre % 90 oranında kullanılmaktadır. Yedek parça ve yan sanayi ithalat ve ihracatında ise, denizyolunun yanısıra, karayolu ve demiryolu da tercih edilmektedir. Karayolunun payı ihracatta % 53 iken, ithalatta bu oran % 63’ü bulmaktadır. Parça ithalatlarında demiryolu % 13 oranında kullanılırken, bu oran ihracatta daha da düşmektedir.Denizyoluyla yapılan ihracat ve ithalatların ülke içindeki üretici-liman transferleri ise, tamamıyla karayoluyla yapılmaktadır. Yurtdışındaki liman-ana üretici arası taşımalarda ise, karayolu ile birlikte demiryolu da önemli bir pay almaktadır.

Otomotiv tedarik zinciri sürecinin en önemli halkalarından birini lojistik maliyetler oluşturmaktadır.

Lojistik maliyetlerin azaltılmasının yolu ise; tedarik-üretim-nihai müşteri teslimlerine kadar tüm süreçteki beklemelerin en aza indirilmesi, sistemin kolaylaştırılması, taşıma modları arasındaki değişimlerin operasyon süresi ve işlem maliyetlerinin azaltılmasından geçmektedir.

Otomotiv sektöründeki ana üreticiler Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş, Tofaş Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş, Ford Otosan A.Ş, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş, Hyundai Assan Otomotiv Sanayi A.Ş ve Honda Türkiye A.Ş, ekonomik ve rekabet avantajları sebebiyle, yatırımlarını Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır.

Bu nedenle sektörün en önemli ve en hızlı çözüm bekleyen sorunlarından biri, limanlarımızın kapasitesi ve niteliği ile ilgilidir.

Üretim merkezlerinin Marmara Bölgesi’nde kümelenmiş olmasına rağmen, ihracatın gerçekleştiği limanlardan İzmit Körfezi’nde sadece Derince, Evyap, Yılport, Yeniköy limanlarında araç elleçlemesi yapılmaktadır. Gemlik Körfezi’nde, Gemport ve  Borusan, Karadeniz’de ise Zonguldak ve Samsun limanlarında lojistik araç elleçleme hizmeti verilmektedir. İzmir limanında ise otomobil elleçmesi için özel bir terminal bulunmamaktadır.

TÜRKLİM’in 2007 “Türk Limancılık Sektörü Raporu Vizyon 2023” raporunda, otomotiv sektöründeki baş döndürücü gelişmeler karşısında, 2023 yıllına kadar Türkiye ve Marmara Bölgesi’nde otomotiv elleçlemesi yapan limanların kapasitelerinin gelecekte oluşacak talepleri karşılayamayacağı belirtilmiştir.

Avrupa limanları ile Türk limanları, araç elleçleme miktarı, stok alanı kapasitesi, erişim imkânları ve limanda bulunan alt yapı olanakları gibi farklı lojistik parametreler bazında karşılaştırıldığında ise, yine limanlarımızın yetersiz kaldığı ortaya çıkmaktadır.

İhracatı hızla artan ülkemizde, henüz ulusal düzeyde bir “lojistik stratejik belge ve planı”nın uygulamaya konulamamış olması, sorunların kısa vadede çözümünü zorlaştırsa da; son yıllarda sektöre yapılan yatırımlar, orta ve uzun vadede umut verici niteliktedir. Türkiye’de hızla değişen lojistik bakış çerçevesinde yürütülen önemli çalışmalardan biri, UTİKAD’ın da ortağı olduğu “BALO - Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonları” projesidir.

Otomotiv taşımacılığı açısından büyük önem taşıyan “BALO Projesi”, Anadolu’da faaliyet gösteren ihracatçı ve sanayicilere lojistik destek sağlamak, var olan lojistik hizmetlere ek çözümler üretmek, organize sanayi bölgeleri içindeki yük operasyonları için özel navlun ve hizmet avantajları sunmak amacıyla planlanmıştır.

Lojistik köyler, lojistik merkezler ve limanlar arasında demiryolu bağlantısı oluşturarak, teknoloji, ekipman ve sistem işbirliğiyle, Türkiye ile Avrupa arasında blok tren hizmeti sağlayan “BALO Projesi”, ülke ekonomisine ve lojistik sektörüne katma değer yaratmayı hedefleyen bir çalışmadır.

2013 yılında hayata geçmesi planlanan proje, taşımacılıkta navlun avantajının iç noktalarda blok trenlerle demiryoluna geçmesi, transfer sürelerinin denizyoluna göre daha kısa olması, hava muhalefeti, trafik yoğunluğu ve geçiş belgeleri gibi seferi engelleyici faktörlerin, kaza ve hasar oranının yok denecek kadar az olması, hareket ve varış programının düzenli olması gibi özellikleriyle, otomotiv ihracatçısına ciddi operasyonel avantajlar sunacaktır.

Son yıllarda atağa geçen demiryolu projeleri, otomotiv sektörünün lojistik sorunlarına çözüm üretme hedefleriyle büyük önem taşımaktadır. Limanlar, üreticiler ve diğer sanayi birimlerinin birbirlerine bağlanması, denizyolu-demiryolu-havayolu terminallerindeki mevcut sorun ve darboğazların giderilmesi, ve taşıma modlarının birbirleriyle entegrasyonu; Türk otomotiv ve lojistik sektörleriyle birlikte, ülke ekonomisinin büyümesi ve gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Turgut Erkeskin/UTA Lojistik