Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / İSLAM ÜLKELERİ TAŞIMA VE LOJİSTİKTE NEDEN GERİ KALDI? (3)

İSLAM ÜLKELERİ TAŞIMA VE LOJİSTİKTE NEDEN GERİ KALDI? (3)

İSLAM ÜLKELERİ TAŞIMA VE LOJİSTİKTE NEDEN GERİ KALDI? (3) 08.08.2012

İngiltere denizlerde üstünlüğü ele geçirmeden önce 1500'den 1700 yılına kadar Hollanda gemiciliği çok gelişmiş ve 10 misli büyümeye ulaşmışlardı. O dönemde Hollandalılar, İngilizler'den 3 kat daha fazla tonajla mal taşıyorlardı.

Geçtiğimiz sayılarda İslam ülkelerinin denizciliğe önem vermemesi sonucu gelişmede istenen sonuca varılamadığından, muhteşem bir imparatorluk kuran Osmanlı'nın da denizciliğe gereken önemi vermediğinden, denizciliği teşvik etmediğinden ve gelirlerin büyük çoğunluğunu toprak zenginliğinin sağladığından ve fetihlerin şanının yeterli görüldüğünden bahsetmiştik.

15'nci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan İspanya ve Portekiz gibi deniz güçlerinin yanında 16'ncı yüzyılın ortalarına doğru Fransa, Hollanda ve İngiltere gibi deniz güçlerinin rakip olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle İngiltere'nin ekonomik gelişmesinde deniz gücü önemli rol oynamış ve 1567 yılında İngiliz Donanması'nın İspanya Donanması'nı San Juan de Ulloa'da yenmesi ile İngilizler denizlerde her donanmayı yenecek güçte olduklarına inanmaya başlamışlardı. 16'ncı yüzyılda Fransa'nın rakiplerine göre fazla başarılı olamaması nedeni, Atlantik, Afrika ve Amerika'da ticaret yolları, adalar ve kıyılar bölgesine önem vermemek suretiyle deniz ticaret ekonomisinin dışında kalması ve yaşanan iç savaştı. Venedik ve Fransa denizde güçlerini artıramazken İngiltere ve Hollanda güçlenmeye başlıyor, İspanya güç kaybediyordu. Özellikle deniz ticareti için de stratejik öneme sahip Kıbrıs ve Girit adasının Venedikliler'ce kaybedilmesi, güçlerinin azalmasına neden olmuştu. 16'ncı yüzyılda Avrupa devletleri deniz gücü sayesinde Amerika kıtasına yayılmış ve kıtadan gelen altın ve gümüş Avrupa ekonomisine canlılık kazandırmıştı. 1580 ve 1590 yılları arasında batılı donanmalar okyanusta birbirleriyle kıyasıya üstünlük savaşına girmişken, bu tarihlerde Akdeniz'de barış hakimdi. Osmanlı donanmasını ticari alanda kullanmadığı için bazı tarihçilerin ifadelerinde de belirtildiği gibi Osmanlı için felaketlerin en büyüğü olmuş ve Osmanlı Donanması limanlarda çürümüştü. Barış dönemlerinde batılı ülkeler daha yoğun deniz ticareti yaparak donanmalarını daha da güçlendiriyor, yabancı ülkelerde elçiler bulundurarak ticareti artırarak gelişiyorlardı. Osmanlı'da bu politikalar hiç değerlendirilmedi. 1789 da tahta geçen 3'üncü Selim döneminde yabancı ülkelerle temaslar başladı, ancak iş işten geçmişti. İngilizlerin denizlerde güçlenmesi sonucunda Osmanlı İmparatorluğundan ticaretle ilgili imtiyazlar aldılar ve 1878 yılında Sultan 2'nci Abdülhamit'i ikna ederek, Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarının kesiştiği yerde çok önemli stratejik öneme sahip Kıbrıs adasının, gelirlerini Osmanlı İmparatorluğu'na vermek üzere masa başında yapılan anlaşmalarla idaresini aldılar. Bu anlaşma sonucu Kıbrıs adasında 306 yıl süren Osmanlı idaresi son buldu. İşin daha da vahimi 1914 de İngiltere, yayınladığı Krallık Konseyi Emri ile Kıbrıs'ı ilhak ettiğini ve 1878'de Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan anlaşmayı feshettiğini duyurdu. Bu gün hala devam eden Kıbrıs sorununun başlangıç noktası da bu durumdur. Yine stratejik olarak çok önemli olan Girit adası da, 1897 de Türkâ€"Yunan kara savaşının Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmasına rağmen başta İngiltere olmak üzere birkaç Avrupa ülkesinin Girit adasındaki askerlerini çekmesi için Osmanlı Devleti'ne verilen ültimatom sonucu masa başında kaybedildi. 18'inci yüzyılda denizlere hakim olanlar 19'uncu yüzyıla damgasını vurdular ve İngilizler Avustralya gibi bir kıtanın da hakimi oldular.

İngiltere denizlerde bu üstünlüğü ele geçirmeden önce 1500'den 1700 yılına kadar Hollanda gemiciliği çok gelişmiş ve on misli büyümeye ulaşmışlardı. O dönemde Hollandalılar, İngilizler'den 3 kat daha fazla tonajla mal taşıyorlardı. Bu gün Hollanda'nın zenginliğinin, lojistik ve taşımacılıktaki başarısının altında bu uygulamalar yatmaktadır.

1624 yılında Hollandalılar Amerika'da Hudson nehrinin ağzına, Manhattan adasının güney kısmına yerleşmişler, buraya 1625 yılında Yeni Amsterdam adını vermişler, bu yerleşim yeri yeni Hollanda'nın (New Netherland) baş şehri olmuştu. 1644 yılında burayı İngilizler Hollandalılar'dan alarak ismini New York olarak değiştirdiler.

Batıda, Amerika'da bütün bunlar olurken Müslüman ülkeler ve orduları ne yapıyorlardı?

İngiltere ve Hollanda gibi ülkeler deniz hakimiyetini geliştirerek yeni koloniler ve zenginlikler elde ederken, Osmanlı kara savaşlarıyla genişlemeye çalışıyor ve büyük bozgunla sona eren Viyana kuşatması sonrasında da alternatif güç olarak kullanacağı deniz gücü olmadığından askeri ve ekonomik gücünü kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kalıyordu.

20'nci yüzyılın başlarında gelişen ve zirveye çıkan deniz gücü İngiltere'nin, Amerika'da 13 koloni kurduğunu ve (Amerika bu kolonilerden ortaya çıkmıştır) Hindistan'ın büyük bir kısmını kendi kolonileri haline getirdiklerini görüyoruz. Afrika kıtasının kolonileştirilmesi 19'uncu yüzyılda başladı. Bu yüz yıldan önce sadece ticaret geçiş yolu olarak kullanılan Afrika altın ve köle kaynağı olmaya başladı. (Devam edecek) 

Selahattin Doğan/Transport

Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr