Trump’ın
Transpasifik Anlaşması’ndan çekilme kararı, Türk şirketleri için Uzakdoğu’nun
cazibesini artırdı.
Avrupa’daki
ekonomik kriz ve Ortadoğu siyasi belirsizliğin ardından ABD Başkanı Donald
Trump’un TPP Anlaşması’ndan çekilme kararı, Türk şirketleri için Uzakdoğu
pazarını cazip hale getirdi. TPP anlaşmasına üye ülkeler arasında gümrük
vergisi muafiyeti başlaması Türkiye’nin ihracatçıları için önemli bir riskti.
ABD’nin TPP’den çekilme kararı sonrasında ise Türk şirketlerinin Uzakdoğu
faaliyetleri ivme kazandı.
Zorlu
Holding, Koç Grubu, Aksa, Arçelik, Insight Group ve Demir Döküm gibi şirketler
faaliyetlerini devam ettirirken Simit Sarayı da Japonya pazarına girmek üzere.
Görüşmeler ile ilgili yakın bir zamanda somut adım atılması bekleniyor.
Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu İş Konseyi Başkanları özellikle Vietnam, Malezya, Endonezya,
Güney Kore gibi ülkeleri yatırıma en uygun ülkeler olarak öne çıkarırken, her
ülkede çok cazip teşvikler olduğunu vurguladılar. Güney Kore ve Malezya ile
serbest ticaret anlaşması bulunan Türkiye, Japonya ile görüşmelerini
sürdürüyor.
Uzakdoğu
ülkeleri ile ticari anlaşmaların artmasıyla Türk şirketlerinin Uzakdoğu
yatırımlarında da ciddi bir artış bekleniyor. Konsey başkanları, özellikle
gıda, tekstil, enerji alanında faaliyet gösteren Türk firmalarına perakende,
bilişim, altyapı ve müteahhitlik alanlarının da ciddi fırsatlar sunduğunu
aktardılar.
AVM
yatırımları arttı
Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı ve
Türk-Çin İş Konseyi Başkanı olan Murat Kolbaşı, Uzakdoğu’da yatırım
yapılabilecek ülkeler arasında Güney Kore, Malezya ve Vietnam’ın ön plana
çıktığını söyledi. Özellikle Güney Kore ve Malezya ile ikili ticari
anlaşmaların olduğunu belirten Kolbaşı, bu ülkelerin yatırım için çok istekli
olduklarını vurguladı. Bu ülkelere altyapı yatırımları ile girilebileceğini
kaydeden Kolbaşı, şu ifadeleri kullandı: “Yiyecek-içecek sektörü ile
girebiliriz. AVM yatırımları arttı. Müteahhitlik firmalarımız iş yapma
potansiyeline sahip. Dolayısıyla müteahhitlik ve perakende bu ülkelerde çok
avantajlı. Uzakdoğu’da bütün perakende markalarımızın şansı var. Gıda da aynı
şekilde. İyi bir potansiyel var. Aslında tüm sektörlere sıcak bakıyorlar.
Ayrıca bizim bu ülkelerde kültür altyapısı oluşturmamız gerekiyor. Bunu dizi ve
filmlerle başarabiliriz. Güney Amerika’da bunu iyi bir şekilde uyguladık.”
Vietnam’da
OSB’ler kuruluyor
DEİK
Türkiye-Vietnam İş Konseyi Başkanı Mustafa Necati Abacıoğlu, Türkiye için
özellikle Vietnam’da büyük fırsatlar olduğunu ifade etti. Çin’deki fırsatların
devam ettiğini ancak eskisi kadar olmadığını aktaran Abacıoğlu, Çin’de özellikle
hizmet sektörleri adına bir fırsat bulunduğuna dikkat çekti. Vietnam’da küçük
ev aletleri, tekstil ile orada faaliyetler var. Bu ülkede inşaat, turizm ve
tekstil alanında ciddi bir potansiyel var. Türkiye’de atıl kapasitede bulunan
boyama, kumaş gibi ürünlerin Vietnam’a transferi ve orada ortaklık kurulması
söz konusu. Bu ortaklıklar ile ürünlerin Vietnam’dan tüm dünyaya satılması
planlanıyor. Vietnam’da OSB’ler oluşturuluyor. Ciddi destekler var. Arsa ve
bina tahsisi ve yatırım teşvikleri uygulanıyor. Vietnam’a dikkat edilmesi
gerekiyor. Büyük potansiyel var. Geç kalmayalım. Çin’de 20 sene önce kaçırdığımız
treni bu kez kaçırmayalım.”
Potansiyel
çok büyük
Uzakdoğu’da
birçok ülkede rekabetin ciddi bir boyutta olduğunu dile getiren DEİK
Türkiye-Tayvan İş Konseyi Başkanı Yavuz Onay, “Şu anda gıda, sağlık, eğitim
sektörleri gelir getirecek düzeyde” dedi. Çin’de üretim yapmanın zor olduğunu
vurgulayan Onay, maliyetlerin yerli üretim daha fazla olacğaını aktardı. Birçok
ülkede aynı durumun yaşandığını kaydeden Onay, şu bilgileri paylaştı: “Hub
olarak Uzakdoğu’da yatırım yapılabilir. Oradan Avrupa’ya ve Amerika’ya ihracat
yapmak daha faydalı olur. Maliyetleri daha düşük olan Vietnam ve Kamboçya daha
uygun görünüyor. Özellikle tekstil alanında bu yatırımlar gerçekleşebilir.”
DEİK
Türkiye-Kore İş Konseyi Başkanı Tamer Saka, Türkiye’nin Güney Kore ile
inovasyon ve teknoloji temelli bir ekonominin ve iş ortamının geliştirilmesi
konusunda (insan kaynağı, Ar-Ge, sektörel gelişmişlik ve pazar ölçeği) ortak
çalışmaların ve fikir alışverişi platformlarının güçlendirilmesi büyük önem
teşkil ettiğini belirtti. Saka, şöyle devam etti: “Gelişen teknolojiye bağlı
olarak gelişim potansiyeli yüksek online alışverişin günümüzde öncü ülkeleri
konumunda bulunan Güney Kore ve Çin bugün Türk tüketicisinin tüketim
alışkanlıklarının geleceği konusunda da önemli bir referans konumunda.
Geleneksel perakende konusunda da önemli bir pazar sunan ve bu pazarda yer
almaya başlayan Türk firmalarının deneyimlerinin diğer Türk perakende firmalarına
aktarılabileceği ve Güney Kore ve Çin’de faaliyet gösteren önemli online
perakende oyuncularının müşteri deneyimlerinin aktarılabileceği platformları bu
alanları desteklemek adına oluşturulmalı.”
DEİK
Türkiye-Singapur İş Konseyi Başkanı Süha Güçsav, özellikle gelişmekte olan
Uzakdoğu ülkelerinde yabancı yatırım çekmeye yönelik teşvikler uygulandığını
vurgulayarak, şu görüşleri paylaştı: “Yatırım yapmak isteyen şirketlerin işini
kolaylaştırmaya yönelik önlemler alınmış durumda. Türkiye’nin çoğu Uzak Doğu
ülkesiyle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ve yatırımların karşılıklı
teşviki ve korunması anlaşmaları var. Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, Güney
Kore ve Malezya bu ülkelerden bazıları. Bu ülkeler arasında, Endonezya yatırım
için büyük potansiyel arz ediyor. Genç ve teknik özelliklere sahip iş gücü
büyümekte olan pazarı ve doğalgaz, petrol gibi önemli kaynaklara sahip olması
bu ülkeyi yatırımcılar açısından çekici kılıyor. Bunlara ek olarak, Çin,
Hindistan ve Malezya gibi ülkeler arasında en ucuz iş gücüne sahip olup;
coğrafi olarak deniz taşımacılığının yolları üstünde bulunmaktadır. Ülkede KDV
oranı yüzde 10 seviyesinde. Yaklaşık 250 milyonluk genç nüfusuyla Endonezya,
artan tüketici talebinden yararlanmak isteyen şirketler için oldukça çekici bir
fırsattır.”
4 yıl yüzde
70 teşvik var
“Endonezya,
Myanmar, Tayvan, Kamboçya ve Malezya ile ticari ilişkileri geliştirmeli ve bu
pazarı göz ardı etmemeliyiz” diyen DEİK Türkiye- Japonya İş Konseyi Başkanı
Muhammet Aksan, şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülkeler
Türk yatırımcılar için oldukça cazip olanaklar sunuyor. Uzakdoğu ülkeleri ciddi
bir hammadde ve işgücü kaynağına sahip. Bu da özellikle Avrupa’ya yatırımın
giderek zorlaştığı bu günlerde Uzakdoğu’ya yatırımı daha cazip hale
getirmektedir. Ekonomi Bakanlığı, Uzakdoğu ve Afrika için başlatmış olduğu
destekleme ve teşvik programı ile Uzakdoğu’da yatırım yapan girişimcilere 4 yıl
boyunca yüzde 70 oranında yatırım teşviki sağlamakta. Enerji, inşaat ve
lojistik sektöründe Tayland, Malezya gibi ülkelere yatırım yapılması gerekiyor.
Bu ülkeler çok ciddi yatırım potansiyeline sahip, kısa vadede önemli işler
yapılabilecek ülkeler. Özellikle Malezya’da ağırlıklı olarak Müslüman halkın
yaşaması nedeniyle Malezya mutfağı helal gıda hassasiyetiyle Türk mutfağı ile
benzerlik gösteriyor. Bu da pazarda Türkiye’nin öne çıkmasına neden olabilecek
etkenlerden biri.”
KURDAKİ ARTIŞ
UZAKDOĞU ÜLKELERİNİN TÜRKİYE YATIRIMLARINI ARTIRDI
DEİK
Türkiye-Japonya İş Konseyi Başkanı Muhammet Aksan, Uzakdoğulu yatırımcıların
kurdaki artış nedeniyle Türkiye’deki yatırımların ucuzlamasından ve kiralardaki
düşüşten ötürü uygun lokasyonlara daha kolay yayılma imkanlarından da
yararlanarak yatırımlarını devam ettirmeyi düşündüklerine değindi. Aksan, Türk
firmalar ile ticari ilişkide olan çoğunlukla Güney Kore, Singapur ve Japon
menşeili firmaların da bu dönemi fırsata çevirme planları yaptığını ifade etti.
SİMİT SARAYI
JAPONYA’YA AÇILIYOR
Son yıllarda
gıda ve turizm sektörleri hedef pazar olarak Uzakdoğu’yu seçti. Simit Sarayı da
yurtdışı yatırım ağına Japonya’yı eklemek için çalışmalarını sürdürüyor. Yakın
zamanda Japonya pazarına girmek için hazırlanan şirket, görüşmelerin son
safhasına geldi. Şirket, çok farklı yeme alışkanlıkları olan Uzakdoğu mutfağına
yenilik getirmek isterken, bu sektörün çeşitliliği ile yarattığı avantajın
diğer şirketlerin de ilgisini çekeceği düşünülüyor.
TÜRKİYE’NİN
ÖNÜ AÇILDI
DEİK
Türkiye-Kore İş Konseyi Başkanı Tamer Saka, yıllık ortalama yüzde 4 üzerinde
büyüyebilen bir bölgesel ekonomi ile sürdürülebilir ilişkilerin kurulmasının
oldukça önemli olduğunu kaydetti. Bu denli dinamik ve köklü ilişiklerin yer
aldığı bölgede Transpasifik gibi kritik bir ticaret anlaşmasının gündemde
olmasının Türkiye açısından ticari anlamda birtakım tehditler teşkil ettiğini aktaran
Saka, ABD’nin bu süreçten çekileceğine dair bir açıklama yapması bu bağlamda
Türkiye açısından pozitif bir gelişme olarak tanımlanabileceğini söyledi.
DEİK
Türkiye-Singapur İş Konseyi Başkanı Süha Güçsav, ABD başkanı Donald Trump’ın
ticarette korumacı yaklaşımları ve Trans Pasifik Anlaşması gibi anlaşmalara
karşı edindiği negatif tutum küresel ticarete ilişkin beklentileri olumsuz
yönde etkilediğine dikkat çekti. Güçsav, “AB ülkelerinin de anlaşma sebebiyle
üretim kaybı yaşaması sebebiyle, AB’ye olan ihracatımızda da olumsuz bir etki
ortaya çıkması beklenmekteydi. Bu durumda ABD’nin TPP’den çekilmesi Türkiye
adına pozitif olarak yorumlanabilir” dedi.
DEİK
Türkiye-Japonya İş Konseyi Başkanı Muhammet Aksan, ABD’nin TPP’den çekilme
kararının pozitif etki yaratacağını savundu. Çekilme kararının açıklanmasından
sonra Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin dahi Transpasifik Anlaşması’nın 250
milyon tüketiciye sahip olan ABD olmadan anlamsız kalacağını belirttiğini
vurgulayan Aksan, şu cümleleri kullandı: “Şu an için diğer 11 ülkenin anlaşmaya
devam edip etmeyecekleri belli değil. Bu anlaşmaya taraf olan ve toplamda 800
milyon nüfusa sahip olan ülkeler karşılıklı ticaretlerinde muazzam bir gümrük
vergisi indiriminden ya da tamamen gümrük vergisinden muafiyetten yararlanıp
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri tercih etmeyeceklerdi. Türkiye de bu
anlaşmanın sağlayacağı faydalardan yararlanmadığı için taraf ülkelere hizmet ve
mal alım satımı yapamayacaktı. Şimdi ise Türkiye’nin önü açılmış oldu, Türkiye
taraf ülkeler ile olan ticaretini geliştirme fırsatı yakaladı.”
Kaynak:
dunya.com